Ne tuhaf, eskiden böyle çocuklara "şımarık" ve "arsız" denirdi, şimdi artık "özgüvenli" deniyor...
Ne yapalım, kırık şişeyle gırtlak kestikleri yeşilliğe de Demokrasi Parkı demiyorlar mı?
Var ya hani, Z kuşağı.
Alfabeyi tükettiler, 2000 doğumlular Z kuşağı oluyorlarsa, örneğin 2020 doğumlulara ileride ne isim takılacak?
Bu çocukların ortak özellikleri genellikle cahil olmaları, politikayla ilgilenmemeleri, bir de aşırı özgüven...
Bizde yoktu. Evde ayrı ezildiğimiz, okulda ayrı ezildiğimiz için.
Bizim aldığımız eğitim ve öğretim, kişiliğimizi silmek, soru sormayan, başkaldırmayan robotlar yetiştirmek üzerine kuruluydu.
Nitekim bugün bile, saçı sakalı ağarmış koca bebekler "biz neyi nerede yanlış yaptık" sorusunu sormaktan aciz değil midirler?
Sorana da küfür kafir.

***

Lakin, korkunç bir "iletişim bombardımanı" altında yetişen, sırayla öğrenen değil de her şeyi hep birden karşısında bulan ve kafası fena halde karışan bu Z kuşağı, pervasızlıkta sınır tanımıyor.
Maske takmıyorlar mesela.
"Virüs morukları öldürüyormuş, bize bir şey olmaz" yanılgısı içindeler.
"Taşıyıcı" olmak ve başkalarının hayatını tehlikeye atmak da umurlarında değil.
Polis gören yolunu değiştiriyor ya da cebinden apar topar çıkarıp takıyormuş, polis geçip gidince hemen tekrar cebine sokmak üzere...
Kimisi de dikleniyor: "Takmıyorum, takmayacağım, var mı ötesi?"
Ötesi var, 3 bin 150 papel.
"Yasak ne zaman geldi? Benim haberim yok! Çok bir cezası yoksa takmayı düşünmüyorum" diyen de çıktı.
Yani şöyle elli lira falan olsa baba parası cezayı karşılayacak da...
Kimisi de "nasıl olsa tahsil edemezler" rahatlığı içinde.
Öyle ya, kimse cebinde üç bin küsur lirayla sokağa çıkmaz, nasıl olsa ileride ödenecek, belki de af maf çıkacak, hiç ödenmeyecek...
Hapis cezası şart. Hem de sonradan teslim olmaca değil, hemen oradan alınıp götürülmece...