DÜNYA

Alper Tan : Rusya ve İran da kaybedecek!

Tarih
10 Aralık 2015
İzlenme
4669 Kişi

Rusya ve İran, yeni küresel savaşın “kaybedenler” listesine kendi elleriyle şimdiden adlarını yazmaya çalışan iki devlet. Rusya, Mısır tarihinde ilk defa seçimle işbaşına gelmiş Muhammed Mursi’yi Batı ve İsrail destekli bir askeri darbeyle devirmiş olan General Abdülfettah Sisi ile ittifak yaptı. Halkın seçtiği Mursi’yi ve dolayısıyla Mısır halkını dikkate almadığını gösterdi.

Moskova, tıpkı ABD gibi öteden beri, İsrail yönetimleriyle çok yakın ve sıkı ilişkiler geliştirdi. Siyonist İsrail’in Filistinli Müslümanları esir almasına ve sürdürdüğü katliamlara doğrudan veya dolaylı destek verdi.  

Putin, Doğu Akdeniz kıyısındaki Tartus askeri üssünü koruma ve IŞİD’e saldırı gerekçesiyle Diktatör Beşşar Esad’ın yanında yer aldı. Putin’in, arkasına takıldığı Beşşar Esad, Suriye halkının sadece % 15-20’sini temsil ediyor.

Putin’in Moskova’sı İran rejimi ve yönetimi ile ittifak yapıyor. Putin’in müttefiki İran, Irak, Suriye, Körfez ülkeleri ve Yemen’de siyasi ve toplumsal nüfuz alanları oluşturmaya çalışıyor. 1979’dan beri “İslam devrimi” olarak pazarlanan İran rejimi, nereyse hiçbir İslami değeri gözetmeden, İslam’ın temel prensiplerine aykırı biçimde tamamen siyasi bir mücadele yürütüyor. İran, yürüttüğü İslam dışı siyasi mücadelede, Müslümanlara karşı savaşan devletlerle ittifak kurmaktan ve onlarla gizli-açık müşterek hareket etmekten kaçınmıyor.  

Müslüman Azerbaycan’a karşı hem Rusya hem de İran, Ermenistan’ın yanında yer alıyorlar. Bu iki ülke de kendi hedefleri istikametinde Ermenistan’ı bir araç olarak kullanıyorlar.

İran’ın diğer müttefiklerine gelince..

Rusya gibi İran da Suriye’de azınlığın temsilcisi Nusayri Diktatör Beşşar Esad’ın yanında. Esad’a destek olması için İran, resmi ordusunu Suriye’ye soktu. İran yönetimi Suriye’de Müslüman halkı öldüren BAAS rejimini destekliyor. Bu uğurda 10’dan fazlası general rütbesinde, 40’ın üzerinde komutanının ölmesine yol açtı. İran destekli Lübnan Hizbullah’ı, iç savaşın başından beri zaten Esad’ın yanında savaşmaya devam ediyor.   

İran rejimi, Irak’ta, ABD’nin, Saddam Hüseyin’i devirdikten sonra işbaşına getirdiği Nuri Maliki’yi yıllarca destekledi. İran, burada İslam karşıtı Neocon Amerikan politikasıyla paralel hareket etti.

Aynı İran, Irak Kürdistanı’nda dindar Kürtlerin oluşturduğu Mesut Barzani yönetimini devirmek için geçen Ekim ayında Celal Talabani’nin laik KYB’si, Goran hareketi ve Marksist-Leninist PKK ile ortaklaşa darbe girişiminde bulundu.

Tahran, bölgedeki Kürt meselesini barışçıl yollarla çözmek için yıllardır çalışmakta olan Türkiye’ye karşı Marksist terör örgütü PKK üzerinden, meydan okumaya çalışıyor. PKK’yı çözüm sürecini bozması için yönlendiriyor.

İran, yıllarca kendi halkına ve dünyaya, “Büyük Şeytan” olarak gösterdiği ABD ile tavizler vererek oturup anlaştı. Suriye’de, ABD politikaları ile İran politikaları büyük ölçüde örtüşüyor. Suriye’de Diktatör Esad’la beraber kader birliği yapıp Müslüman halkı katleden Tahran yönetimi, zahiren düşman olarak gösterdiği Siyonist İsrail’e fiilen hiç ilişmiyor. İsrail de Filistinli Müslümanları öldürmeye devam ediyor.  

Bütün bunları şunun için yazıyoruz.. Birinci Dünya Savaşı’ndan 100 yıl sonra Ortadoğu ve İslam dünyasının kaderi yeniden çiziliyor. Gidişat açıkça gösteriyor ki, önümüzdeki birkaç sene içinde bölgede, halk tabanı olmayan, Batı çizgisindeki manda yönetimleri devrilecekler. Neticede halkların istediği yönetimler gelecek.

Rusya ve İran.. Bu iki devlet de bölgede, kaybeden, kaybetmekte olan ya da kaybetmesi mukadder olan yönetimlerle ortaklık yapıp onlarla iş tutuyor. Böyle ahmakça bir dış politika ne İran halkının yararına ne de Rus halkının.. Böyle giderse İran halkı, siyasi ve ideolojik hırslarıyla İslam’ın dışına çıkmış kapalı bir rejimin faturasını çok ağır ödeyecek.. Sovyetlerin dağılmasından sonra yeni yeni belini doğrultmaya çalışan Rus halkı ise egosunun ve kişisel hırslarının esiri olan kaprisli ve kompleksli Vlademir Putin’in kibirli inatçılığının bedelini ödemek zorunda kalacak.

Ne İran ne de Rusya yönetimleri, yürüttükleri bu kirli siyasetin karşılıksız kalacağını düşünüyorlarsa çok yanılıyorlar. Herkes soğuk savaş döneminin geride kaldığını, dünyanın siyasi, askeri, ekonomik ve sosyal dengelerinin eskisi gibi olmadığını anlamalı artık.

Kof kabadayılıklarla, içi boş laflarla, tabansız meydan okumalarla, modası geçmiş operasyon girişimleriyle mesafe alınamayacağının görülmesi gerekir.

Rusya ve İran, Ortadoğu’daki modası geçmiş, çürük bastonlara dayanarak yol alamaz, başarı sağlayamaz. Rusya ve İran, bu tezatları en başta kendi ülkelerindeki Müslümanlara anlatamazlar.

Dünya dengeleri ve bölge gerçekleri hızla değişiyor. Bu değişimi okuyamayanlar veya yanlış okuyanlar kaybetmeye mahkumdur. Eski tarz siyasetle başarı sağlansaydı, Haçlı-Siyonist ittifakının IŞİD koalisyonu başarı gösterirdi. Dünyanın en güçlü ülkelerinin ordularından oluşan ve neredeyse 80 ülkenin dahil olduğu askeri koalisyon, saldırılara başladığında IŞİD’ın yaklaşık 25 bin silahlı militanı vardı. CIA raporlarına göre, koalisyonun bir yıl süren bombardımanı neticesinde IŞİD’in silahlı militan sayısının 134 bine çıktığı belirtiliyor.

Tek başına bu veri bile Haçlı-Siyonist ittifakının yürüttüğü kirli politikanın ne kadar boş, başarısız ve fiyasko olduğunu göstermiyor mu? Dünyanın en kabadayı ülkelerinin ordularının oluşturduğu askeri koalisyon, sadece hezimet ve rezalet üretiyor..

Netice olarak sadece ABD, Avrupa ve İsrail değil, Rusya ve İran da kaybedenler listesine kendi elleriyle isimlerini yazdılar.. Yürütülen yanlış politikalar bir noktada geri tepebilir. Bir süre sonra Rusya ve İran’da iç karışıklıklar ve sosyal krizler başlarsa kimse şaşırmasın..

Kanal A Haber
10 Aralık 2015

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER