SİYASET

Alper Tan : Küresel savaş ve Haçlıların truva atı FETÖ!

Tarih
06 Ağustos 2016
İzlenme
3773 Kişi

CIA’in eski yöneticisi, ABD’li Ortadoğu uzmanı Graham Fuller, 19 Şubat 2016'da “Türkiye dış politika karmaşasını nasıl aşar?” diye sordu ve cevabı da kendisi verdi:

“Cevap basit: Erdoğan ve Davutoğlu şu an terk etmiş oldukları on sene önceki başarılı olan prensiplerine geri dönmeliler. Ankara için en baskın ve acil görev bir an önce Suriye’den çıkmaktır. Fakat Erdoğan sorunu ciddi şekilde körüklemiş, Suriye’de savaşan cihatçı radikal unsurları cesaretlendirmiş, mezhep tartışmalarına çomak sokmuş ve Suriye Kürtlerine (PYD’yi kastediyor) kötü davranmıştır. Bütün bunlar Türkiye için gerçekten önemli olan bir dizi ülke ile ilişkilerini bozmuştur: İran, Irak, Rusya, Çin, ABD, AB, Kürt toplulukları ve tabii Suriye.”

ABD casusu Fuller, İslam Ordusu’nun kuruluşundan duyduğu korku ve endişeyi izhar ediyor ve “Bunların yerine Ankara, Suudi Arabistan’la şüpheli, tehlikeli ve geleceği olmayan bir koalisyon oluşturdu. Üstüne, Rusya ile tehlikeli bir şekilde karşı karşıya geldi ve o konuda hali hazırda kaybeden konumunda” diyor.

“Peki, Ankara ne yapmalı?” diye ABD’nin taleplerini şöyle sıralıyor:

“Büyük güçlerle birlikte Suriye’de barışçıl bir çözüm için çalışmalı: ABD, Rusya ve AB ile çalışıp Suudi Arabistan’ın dev bir uluslararası Sünni ordusu eliyle Şam’ı kontrol etme yönündeki absürt vizyonundan uzaklaşmalı.”

İran ile ilişkilerini düzeltmeye çalışmalı. İran’ın bölgedeki rolü her geçen gün artıyor.”

“Suudi Arabistan’la stratejik ilişkiler geliştirmekten vazgeçmeli.”

Rusya ile ilişkileri düzeltmeyi bir öncelik haline getirmeli. NATO’yu Rusya ile yaptığı bu akılsızca didişmede yanında sürüklemeye çalışmamalı.”

“Bölgedeki bütün Kürt unsurları ile (yani PKK-PYD ile) yakın ilişki kurmalıdır.”

“Erdoğan’ın kişisel çıkarları Türkiye’nin ulusal çıkarlarıyla aynı değil. Erdoğan daha önce Atatürk’ün akılcı sözünü başarıyla uygulamıştı” dedikten sonra FETÖ’cü darbecilerin darbe bildirisindeki sloganı hatırlatıyor: “Yurtta sulh, cihanda sulh. Şimdi bu prensiplerden uzaklaştı ve iki barışı da kaybetti” deniliyor.

Graham Fuller'in yazısından 3 gün önce ise 16 Şubat 2016’da ABD Senatosu’ndaki Demokratlardan ve Cumhuriyetçilerden oluşan bir grup temsilci ABD Dışişleri Bakanı Kerry’ye mektup yazarak ABD adına Ankara’ya neler yapılması gerektiğini telkin etmişlerdi.

"Gülen'i desteklediğimizde Türkiye İslamlaşmayacaktır"

Türkiye'nin Suriye’de IŞİD’i desteklediğini ileri süren grup “Erdoğan'a hem Kürtlere saldırılarını kesmeyi” yani PKK’ya yapılan terör operasyonlarını durdurmayı “hem de iç ve dış politikasını tekrar gözden geçirmesini söylememiz gerekiyor, Erdoğan laik Türkiye'yi yavaş yavaş ülkedeki kurumların da yardımıyla radikal İslamcıların limanı haline getiriyor” dediler. Mektuptaki şu paragraf ise FETÖ başı Gülen’e ABD tarafından nasıl bir misyon yüklenildiğini gözler önüne seriyor:

“Türkiye'yi dini radikallikten uzaklaştırmak küresel toplum için hayati önem taşımaktadır. Bu hedefe dinlerarası ve kültürlerarası diyaloğu öne çıkaran ve aynı zamanda ülkenin yönetiminde demokrasiye uymayı öngören Türk ve Müslüman bilim adamı olan Fethullah Gülen'i destekleyerek ulaşılabilir. Dünya toplumu tarafından desteklenen bir Gülen otoritesiTürkiye'yi radikal İslam'dan uzaklaştıracaktır.”

Sonunda, “ABD olarak Türkiye dış politikasını düzeltmenizi ve gereken baskıyı uygulamanızı şiddetle tavsiye ediyoruz” diye bitiriliyor mektup.

“İslam'ı FETÖ ile yıkalım!”

FETÖ-NATO unsurlarının 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Haçlı-Siyonist ittifakının olduğu Avrupa’dan gelen açıklamalarla da gün yüzüne çıkıyor. Erdoğan’a öfke kusan Batı medyası, FETÖ’nün darbeci teröristlerine ise açıkça övgüler diziyor.

İngiliz The Economist bir yıl önce, “İslam’ın içeriden fethedilmesi için Fethullah Gülen’in desteklenmesi gerektiğini” yazmıştı. The Economist, “Hıristiyanlık Martin Luther ile büyük bir değişim geçirdi. Bu, İslam dininde yüzyıllardır yapılamadı. İslam’ı bombalayarak değiştireceklerini, yeniden yapılandırabileceklerini zannedenler yanılıyorlar. İslam’ı değiştirmenin en güzel yolu içten fethetmektir. Batı dünyası bunu da ancak ılımlı din adamı Gülen ile başarabilir. Hıristiyanlık nasıl Martin Luther ile değiştirilmiş ise, İslamiyet dini de içeriden pekala Fethullah Gülen ve Sisi ile değiştirilebilir” ifadelerine yer verdi.

İSRAİL FETÖ’ye MİNNETTAR

Siyonist kalemlerden Alon Goshen-Gottstein İsrail’in Gülen’e çok şey borçlu olduğunu belirttiği bir yazı kaleme aldı. Goshen-Gottstein, Türk Devletinin FETÖ’ye karşı başlattığı tasfiye operasyonuna dikkat çekerek “Bütün Ortadoğu’nun Gülen’e karşı başlatılan girişimlerden büyük endişe duyması gerektiğini” de söyledi.

Siyonist yazar, “Fethullah Gülen, Erdoğan ile en yakın olduğu dönemde bile Mavi Marmara gemisinin gönderilmesine karşı çıktı. İsrail’in egemenlik hakkına vurgu yaparak, Gazze’ye gidecek yardım kampanyası için devlet otoritesiyle işbirliği yapılması gerektiğini söyledi. Bu eleştiri Erdoğan’ı çok sinirlendirmişti. Aslında bu iki liderin arasının bozulmasına yol açan ilk süreçti” ifadelerini kullandı. “Zor zamanda bu duruşundan dolayı İsrail, Gülen’e çok şey borçlu”dedi.

Rus uçağının düşürülmesinden bir gün sonra 25.11.2015'te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, vatandaşlarına "Türkiye'ye gitmeyin" uyarısı yaptı, "Türkiye'de mevcut yönetim ülkeyi İslamlaştırıyor" dedi. Putin, "Sorun sadece dün yaşadığımız trajediyle ilgili değil. Sorun daha derin. Sadece biz değil, tüm dünya Türkiye'deki mevcut yönetiminin birkaç yıldır kasıtlı olarak ülkeyi İslamlaştırma yolunda bir politika izlediğini görüyor" ifadesini kullandı.

Sözün özü şu: Haçlı-Siyonist koalisyonu, Tayyip Erdoğan ve Ak Parti öncülüğünde Türkiye’nin geleneksel misyonuna uygun olarak İslam coğrafyasına ve Müslüman halklara yönelmesinden son derece korkuyor.

Müslümanlara yönelen Türkiye’yi durdurmak için de Truva Atı olarak büyüttükleri FETÖ’ye sınırsız destek veriyorlar. Artık bunu gizleme ihtiyacı da duymuyorlar. Zaten FETÖ başı Gülen de New York Times’e yazdığında “Ben ve adamlarım, Batı'nın uşağıyız” dememiş miydi?

Olayı sadece FETÖ olarak görmeyelim. 15 Temmuz, Türkiye’yi işgal hareketinin minik bir provasıydı. Tehlike zannedilenden daha büyük. Karşımızda Haçlı-Siyonist ittifakı var. Ama Müslümanlarla güç birliği yaparak bu badireyi rahatlıkla aşabiliriz.

Allah bizimle beraber..

Kanal A haber
6 Ağustos 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER