Dijital gelecek çoktan geldi… İçinde yaşıyoruz… Analog yaşam konusunda direnenler olsa da salgın sürecinde hayatı kesintisiz idame ettirebilmenin yolunun, iletişimimizde ve iş yaşantımızda dijital dönüşümü tamamlamak olduğunu hep birlikte tecrübe ettik…

Bundan böyle dijital iş yapış biçimleri, teknolojiler ve uygulamalar konusunda şüphesi olan kalmamıştır herhâlde… Herkes bu dönüşümü, yeni dünya düzeninin olmazsa olmazı kabul ediyor…

Yaşamın her anında kendimizi ve bizi çevreleyen koşulları sorgulamamız gerekir… Dijital yaşam bu konuda bir istisna değil… Üstelik yeni tanımaya başladığımız bir alan olduğu için daha da titizlikle yaklaşmalıyız…

Bu çerçevede, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından 23-25 Haziran tarihleri arasından düzenlenecek Ulaştırma ve Altyapıda Dijital Gelecek Zirvesi’ni takip etmek gerek…

Cumhurbaşkanlığı tarafından başlatılan ‘Dijital Farkındalık ve Siber Vatan’ kampanyası ışığında düzenlenen bu toplantılar serisinde, iş dünyası başta olmak üzere her birimizi ilgilendiren ‘mobilite’, ‘erişim’ ve ‘lojistik’ ana başlıkları altında değerlendirmeler yapılacakmış…

Ülkemizde 18 yıldır devam eden ulaştırma ve altyapı hamlelerini dijital geleceğe taşımak için devlet ve özel sektörün bir arada uyum içinde hareket edebilmesi önemli…

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun, Türkiye’nin lider pozisyonunu güçlendirmek ve daha da yükseltmek için özel sektörle kuvvetli bir diyalogun temellerini inşa ettiği anlaşılıyor. Bu vizyonu, zirvenin açılışında Sayın Bakan’dan dinlemek mümkün olacakmış…

Dijital platformların, telekom operatörlerinin ve lojistik firmalarının CEO’larının konuşmacı olarak katıldığı toplantıların moderatörlüğünü Hakan Çelik gibi deneyimli gazeteciler yapıyor… İnternetten canlı yayınlanacak üç günlük programda; hava, kara, deniz yolları ile haberleşme sektörlerinin şu kapsamda masaya yatırılacağı açıklanmış:

* Dijitalleşme uygulamalarında markaların mevcut durumu.

* Yakın gelecekte hayatımıza entegre olacak uygulamalar.

* Dijitalleşmenin ekonomi, verimlilik ve finansal iş modellerinde neden olduğu ve olacağı değişimler.

* İletişim teknolojilerinin ve dijital platformların, müşteriler, çalışanlar ve sivil toplum ile ‘kolektif akıl’ oluşturulmasındaki etkisi.

* Dijital dönüşümün hızını artırma konusunda devlet ve özel sektör iş birliklerinin değerlendirilmesi.

Zirveyi çok önemsiyorum… Çünkü üstyapıyı anlamanın yolu, altyapıyı tanımaktan, sınırlarının ve ülküsünün ne olduğunu bilmekten geçiyor… Madem ki dijital bir çağda ve yeni gelişmelerin eşiğindeyiz, ülkemizin bu alandaki bağımsızlığını ve liderliğini de desteklemek için bunları öğrenmeliyiz…

Yalnız… Her yenilikte olduğu gibi dijital yaşamın da zıt kavramları aynı anda bünyesinde barındıran iki ayrı yüzü var… Bunlara basitçe, ‘iyi ve kötü’ ya da ‘yararlı ve zararlı’ diyebiliriz…

Yeni icatların her zaman tartışmalara yol açtığını hatırlarsınız… Bir kanat, bu icatların müthiş kolaylık sağlayarak hayatlarımızı baştan sona değiştireceğini savunur… Diğerleri ise yozlaşma, değerlerden uzaklaşma gibi zararlardan bahseder…

Aslında herkes haklıdır… Bu sonuçların hepsi her zaman olasılık dahilindedir… Teknolojiye ve dönüşüme “Dur” demek imkânsız olduğuna göre yapılması gereken bu zararların bertaraf edilmesi ya da minimuma indirilmesidir…

En büyük zarar da elimizdeki teknolojiyi tanımadığımız zaman ortaya çıkıyor… Mesela sosyal medya hesaplarımız üzerinden yaptığımız beğeniler, paylaşımlar… Cep telefonlarımıza indirdiğimiz yeni uygulamalar… Bunlar sevimli içerikler, vakit öldürmek için oynadığımız oyunlar da olabilir…

Ancak hepsi bizimle ilgili verileri topluyor… “Aman canım, benim Facebook’taki ‘Yaşlanınca nasıl görüneceksin?’ uygulamasına verdiğim saçma sapan cevapları kim ne yapsın?!” diyor olabilirsiniz… Lütfen demeyin… Böyle zararsız gibi görünen içeriklerle yüz binlerce insana ait milyarlarca veri toplanabiliyor… Sonra da bir araya getirilerek toplumları yönlendirmek için kullanılabiliyor… Abarttığımızı düşünenler, ABD’deki başkanlık seçimlerinin ve Britanya’daki Brexit oylamasının bu yolla nasıl maniple edildiğini anlattığımız Büyük Çaresizliğimiz (20 Ağustos 2019, Yeni Şafak) başlıklı yazımızı okuyabilir…