GÜNCEL

Ali Karahasanoğlu : İstanbul 1 Nolu Baro’da Öcalan’ın avukatları!

Tarih
21 Ekim 2024
İzlenme
569 Kişi

Alın size kamu kurumu niteliğindeki  bir meslek kuruluşundaki tiyatro..

İstanbul 2 Nolu Baro seçiminde katılım % 62.

Yasin Şamlı geçerli oyların % 60’ını alarak, yeniden başkan seçiliyor..

2 Nolu Baro’da bu olurken..

İstanbul 1 Nolu Baro’da ne oluyor?

'Rıza Pehlevi' seçildi dersem, gerisini siz anlayın.

Yok canım, şaka yapmıyorum..

İstanbul 1 Nolu Baro’da, Disiplin Kuruluna seçilen avukatın ismi Rıza Pehlevi Şat imiş..

 Boşverin İbrahim Kaboğlu’nun başkan olmasını.. Disiplin Kurulu’na seçilenler, neler olduğunu gösteriyor..

Disiplin Kurulu’nda bir tanıdık isim daha var..

Yeşinil Yeşilyurt.

Kim bu Yeşinil Yeşilyurt?

Gezi isyanı sırasında, Taksim meydanında bir polis aracını kendisi mi ters çevirdi, yoksa emir verdiği militanlar mı ters çevirdi? Yoksa yoksa, polis aracının ters çevrilmesi ile kendisinin hiç ilgisi yoktu, baktı bir polis aracı lastikleri havada, üzerine de sloganlar yazılmış. Hemen üzerine çıkıp, sol yumruğu ile zafer işareti mi yaptı..

Bilmiyorum.

Ama düşünün, bir polis aracı ters çevrilmiş..

Bu terör değil de nedir?

Terörist eylem değil de nedir?

Bir avukat, o ters çevrilmiş polis aracının üzerine çıkıyor ve sol yumruğunu sıkarak fotoğraf çektiriyor, bunu da sosyal medya hesabından yayınlıyor.. 

O günlerde gayet normal gibi görünen bu suç niteliğindeki fiilin yanlışlığını ifade ederek, akit gazetesi bu fotoğrafı yayınlayınca..

Yeşinil hanım savcılığa koşuyor..

Bizi şikayet ediyor..

Yargılanıyoruz..

Ama kendisinin eylemini de tekrar savcılara hatırlatıyoruz..

Savcılar aylar sonra uyanıyor..

Yeşinil hanım hakkında, tahrip edilmiş polis aracının üzerine çıkıp sol yumruk ile zafer mesajı veren fotoğrafı çektirmesinden dolayı dava açılıyor.

Radikal, çapulcu avukat Yeşinil Yeşilyurt'u kesti!Yeşinil hanım mahkemede ifade veriyor. Ne demesini beklersiniz?

1) Taksim’de yürüyordum.. Büroma gidecektim. Bir duruşma öncesi hazırlık için. Baktım yoldan geçemiyorum, polis aracı ters çevrilmiş.. Kenardan geçemeyince. Üzerine çıkıp, geçebildim. Polis aracının ters çevrilmesine onay vermişliğim yok. Elimin zafer işareti yapılmış şeklini ben hatırlamıyorum.. 

2) Polis aracının teröristler tarafından ters çevrilmiş olduğunun farkında değilim. 1. Dünya savaşından kalma bir aracın, orda sergilendiğini sandım. Herkes üzerine çıkıyordu. Ben de üzerine çıkıp fotoğraf çektirdim..

3) Taksim’de yürürken, iki genç, beni tahrik etti. “Bu ters çevrilmiş aracın üzerine çıkamazsın’ dediler. Ben de onlarla iddialaştığım için, polis aracı olduğunu farketmeksizin üzerine çıktım.. Başardığımı göstermek için de sol yumruğumu sıkarak fotoğraf çektirdim..

Bu savunmaların hepsinde bir masumluk iddiası var.. Bir beraat talebi var..

Yeşinil hanım bu savunmaların hiçbirisini yapmıyor..

Ya ne diyor?

Buyrun birlikte okuyalım:

“Instagram’da paylaştığım bir fotoğraf, Akit tarafından ‘alınıp’ hedef gösterildim. Hiç kimse, benim evimdeki fotoğrafı alamayacağı gibi, sosyal ağlardaki fotoğrafımı da alamaz. Instagram hesabından fotoğrafı da kopyalayamaz.”

Abla..

Suç olan fotoğrafın kendisi değil.

Suç olan; bir kişinin, ters çevrilmiş polis aracının üzerine çıkması..

O polis aracının, teröristler tarafından tahrip edilmiş olması, birisinin de o tahrip edilmeyi onaylama anlamına gelen sol yumruğunu sıkarak havaya kaldırması..

Fotoğraf çekilmemiş olsaydı..

Veya o anı belgeleyen fotoğraf Instagramda paylaşılmamış olsaydı.

Suç işlenmemiş mi olacaktı?

Yeşinil hanım, ters çevrilmiş polis aracının üzerine çıkmamış mı olacaktı?

Sen paylaşmasan da.. Bir başkası seni kameraya almış olabilir..

Hatta fotoğrafa, kamera kaydına da gerek yok..

Yeşinil hanımın o hareketini gören 3-4 kişinin şahitliği ile.. Yine suçun işlenmiş olduğu ispatlanabilecekti..

Ama Yeşinil hanım, o tarihdeki yargının içinde bulunduğu malum durum sebebi ile beraat etmiş..

Şimdi de, İstanbul 1 Nolu Baro’nun Disiplin Kurulu üyesi olmuş..

Kendisinin ne kadar disiplinli bir avukat olduğu, gezi isyanı sırasında ispatlandığı için, bu kurula seçilmiş olmalı.

Ama bakıyorsunuz..

İbrahim Kaboğlu’nun Yönetim Kurulu üyelerinin hemen tamamı, ya Abdullah Öcalan’ın direkt avukatı..

Ya da..

PKK’lı teröristleri mahkemelerde savunanan isimler..

 Lütfen bana, “Biz profesyonel avukatlarız. Savunmasını üstlendiğimiz kişilerle özdeşleştirilmemiz, doğru değildir..” itirazında bulunmayın.

Bu itiraz, tek nefeslik bir balon..

Sorarım, fıss diye sönersiniz:

“Profesyonel avukat iseniz, parasını verseler, IŞİD’li teröristleri de savunur musunuz?”

Örneğin “Gar katliamını yapan teröristleri savunur musunuz?”

Cevaplarının “Asla savunmayız” olacağından eminim..

IŞİD’li teröristleri savunmayacaklarını söyleyenler.

PKK’lı teröristleri savunuyorlarsa..

PKK’lı teröristlerle, IŞİD’li teröristler arasındaki farkı da, bize izah etmeleri gerekir..

Biri de sivilleri öldürüyor. Diğeri de..

Biri de askerleri hedef alıyor. Diğeri de..

O zaman, PKK’lı teröristleri savunup, IŞİD’li teröristleri savunmamanın bir anlamı olmalı..

“IŞİD’li teröristleri de savunsunlar” anlamında söylemiyorum..

“Terörist olan kim var ise, hiçbirisini savunmasınlar”, anlamında bunu söylüyorum.

Üyeler bazındaki değerlendirmemizin sonunda.. 

Girişte 2 Nolu Baro seçimini değerlendirmiştim..

İstanbul 1 Nolu Baro seçim sonucunu da değerlendirelim..

Seçime katılım oranı ne olmuş?

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER