GÜNCEL

Ali Karahasanoğlu : Abiler ve ablalar.. Özeleştiri yapsınlar..

Tarih
24 Ekim 2015
İzlenme
2531 Kişi

Fetullah Gülen sempatizanlarına bir çağrım var.

24 Ekim 2015

Bir
özeleştiri yapsınlar..

Taraflar birbirlerini yalancılıkla, samimiyetsizlikle, hainlikle, hatta münafıklıkla suçluyorlar ya..

Bu suçlamaları belki kesin olarak çözmek şu aşamada mümkün olmayabilir..

Ama en azından..

Bireysel olarak yanlış yapmamak için..

Allah’ın huzuruna çıkıldığında, hesabını veremeyeceğiniz bir yanlışa imza atmamak için..

Kendinizi şöyle bir sorgulasanız...

(Gülen grubuna yönelik olarak çağrıda bulunsam da.. Biz de, durduğumuz nokta açısından, varsa bir yanlışımız, tespit etmek için.. Kendi cenahımızdan aynı sorgulamayı tabii ki yapalım.)

Fetullah Gülen değil miydi?

“Cebrail (AS)’ı çok severim, âşık gibi. Burnumun kemikleri sızlar, hiç görmediğim tanımadığım bir melek bu. O bir parti kursa ben ona diyeceğim ki; ‘Sen bir parti kurdun ama müsaadenle ben seni desteklemeyeceğim’..” diyen..

Siyasi partilere bu kadar uzak olduğunu söyleyen bir grup..

Ana muhalefet dahil. Yavru muhalefet dahil. SP ve BBP dahil.. Hepsi, Gülen grubu tarafından desteklenmiyor mu? 

Objektif gözle bakın.

Bir grup..

Sadece ve sadece, kendilerine haksızlık edildiği iddiası ile.. Düne kadar, (haşa) Cebrail Aleyhisselam gelip parti kursa, toplu olarak ona oy vermeyeceklerini söylemiş iken..

Şimdi nasıl bu kadar siyasetle içli-dışlı olabiliyorlar? CHP’yi, MHP’yi, HDP’yi aynı anda dizayn edip, hükümet aleyhtarlığında hepsine birden destek sağlayabiliyorlar? 

Bu tespitten ne çıkıyor?

Gülen grubunda, bir samimiyetsizlik olduğu sonucu..

Haksız mıyım?

Varsayalım haksızım..

İkinci somut örnek..

Fetullah Gülen, ABD’ye, kalp rahatsızlığı sebebi ile gitmemiş miydi?

Kontrollerini yapıp dönmeyecek miydi?

15 yıldır niçin dönmüyor?

Geçtiğimiz ay yaptığı sohbette, hiçbir peygamberin zindana girmek için koşmadığını söyleyip, Türkiye’ye gelmemesini bu gerekçeye bağlamadı mı?

Samimi olalım. Dürüst olalım.

Kalp rahatsızlığının, bir yalan olduğu bu son sohbetle birlikte, ortaya çıkmıyor mu?

Yalan söyleyen, bu yalanı grubundaki yüzlerce kişiye  tekrarlatan bir kişiye, nasıl güveneceğiz?

Dahası var....

Gülen son Cuma günkü sohbetinde, sırf Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı tahkir etmek için..

28 Şubat’ın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e.. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e övgüler düzdü...

Sonra da Tayyip Erdoğan’ı suçladı..

İyi de..

ABD’ye “rahatsızlık bahanesi” ile gidiş tarihi, Demirel ve Ecevit dönemi değil miydi?

Demirel ve Ecevit o övgüleri hakediyor ise..

Gülen, bu ikilinin döneminde, niye Türkiye’den kaçtı?

Burada da bir yalan var..

17 Aralık’ta yaşananlar ekseninde Gülen’in çizgisine bakarsak..

Meşhur bedduada, malum polis müdürleri için “Binde birini tanımam” dememiş miydi, Gülen?

Belki ilk haftalar. İlk aylar.. Olayın sıcaklığı içinde, bazı değerlendirmeler yapılamıyor.. Veya bu tür ifadeler, ayrıntı gibi görülüyor.

Ama 17 Aralık’tan bu yana, nerede ise 2 yıl geçti..

2 yıl boyunca, Gülen grubunun, o polislerden bir tanesi için dahi, “Yanlış yapmış olabilirler. Biz onların avukatı mıyız” tepkisi verdiğini görmediğimize göre..

Hepsine.. Çekincesiz, istisnasız hepsine sahip çıktıklarına ve sahip çıkmaya devam ettiklerine göre..

Avukatları ile.. Haberleri ile.. Desteklerini sürdürdüklerine göre.. 

Burdaki  “tanımama yalanı” da çok net..

Gülen, tanımadığı polis müdürleri için..

Milyonlara vardığını söylediği grubunu tümü ile tehlikeye atacak şekilde.. Elindeki tüm imkanların birer-ikişer kendisinden koptuğunu gördüğü halde.. Televizyonlarına, gazetelerine büyük operasyonlar yapıldığını gördüğü halde.. Sahip çıkmaya devam eder miydi? 

Mümkün değil..

“Üç tane polis için, biz kendimizi niye tehlikeye atıyoruz” der, u dönüşünün yollarını arardı..

Yaşanılanların tek izahı var: “Gülen o polisleri biliyordu. Polislerin tüm girişimleri, zaten bu grubun emir-komutası ile gerçekleştiriliyordu.. Onun için, kendisini feda edecek kadar tavizsiz şekilde, Gülen grubu 17 Aralık’ı savunmaya devam ediyor.. Polislerle irtibatı inkar etme, kendini inkar etme ile eşdeğer olduğu için, ‘Ya oluruz.. Ya ölürüz..’ demeye devam ediyorlar!”

Devlet adamlarının yalan söylediklerine..

En azından, bazı yanlışları dillendirmediklerine şahit olmuşuzdur..

Ama.. Din odaklı bir grupta.. Grubun lideri, böyle günlük siyasi konularda.. 

Yalanların içine, niye batar ki?

Batarsa..

Tabandaki mümin insanlar.. 

Abiler.. Ablalar..

Kimi yerde PKK’lılara.. Kimi yerlerde CHP’lilere.. Nasıl oy verebilirler?

Bugünler de geçecek..

Yarın Allah’ın huzuruna çıkıldığında, “Hocamız, AK Parti ile kavgaya tutuştu.. Biz de mecbur kaldık, eli kanlı katillere oy verdik” nasıl diyecekler?

YeniAkit

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER