13 Nisan 2015

Şimdi, “izlemedim” desem ayıp olacak... İzlemedim gerçekten de... 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “mahşeri kalabalığa” seslenen Kartal mitingini izlemedim. 

İzleyenlerin “gözlemlerini” okudum sadece.

Miting çok kısa sürmüş.

Kılıçdaroğlu da kısacık bir konuşma yaparak kürsüden inmiş.

Ruşen Çakır diyor ki, “Bir seçim mitingi havasında değildi.”

Daha çok, bir reklâm kampanyasının lansman toplantısı gibiymiş.

Hani, reklâmcı Ali Taran’a emanet etmişlerdi ya kendilerini. Bir slogan bulmuştu Ali Taran, trafonun önünde kedi geçirmek gibi orijinal bir de fikir geliştirmişti.

Slogan çok yaratıcı bulunmuş: “Milletçe alkışlıyoruz...” Ruşen Çakır çok beğenmiş... Ben de beğendim. Ruşen dostumuz, “ulus” kavramını çok seven solcuların, hiçbir komplekse kapılmadan“millet” sözcüğünü kullanmalarını ileri bir adım sayıyor. Demek ki CHP gelişiyor ve değişiyor.

Fakat milletçe neyi alkışladıkları muamma...

Kedi trafoya girdi, elektrikler kesildi, karanlıktan yararlanan AK Partililer oyları çaldı...

Bu mu?

Bu konuya esprili bir gönderme mi yapılıyor?

İyi de, elektrikler sadece CHP’ye ve diğer muhalif partilere mi kesiliyor?

Karanlıktan yararlanma becerisine sahip başka insanlar (gözlemciler, sandık müşahitleri, partililer) yok mu? Karanlık basar basmaz sadece AK Partililer suret ve halet değiştiriyor?

Ruşen Çakır dostumuzun miting havasında görmediği lansman toplantısını “bağımsız” gazeteci-akademisyen Koray Çalışkan pek coşkulu bulmuş. Miting alanından bir de fotoğraf paylaşmış. “Coşku”yu gösteren fotoğrafı, ilk, CHP milletvekili adayı Tuncay Özkan yayınlamıştı. Koray da oradan alıp servise koymuş.

Fakat küçük (daha doğrusu büyük) bir sorun var:

Fotoğraf, CHP mitingine ait değil.

Erdoğan’ın mitingine ait... Yani, “mahşeri kalabalık” diye sundukları görüntüleri AK Parti’den araklamışlar.

Başka?

Ruşen Çakır dostumuzdan okuyalım: “Görüldüğü kadarıyla CHP kampanyasını tek başına Kılıçdaroğlu yürütecek. Onun Kartal’da yaptığı konuşmayı temel alacak olursak, CHP’nin bu seçimlerde ideolojik-politik konuları olabildiğince geri plana itip ekonomik konuları öne çıkaracağını; işsizlere, esnafa, emeklilere, toplumun yoksul ve yoksun kesimlerine özel olarak sesleneceğini düşünebiliriz.”

Düşünebilir miyiz?

Bir önceki seçim dönemini cemaatin temin ettiği tapeler ve illegal kayıtlarla geçiren, yeni hiçbir şey söylemeyen Kılıçdaroğlu’nun, gerçekten de ekonomik konuları öne çıkaracağını düşünebilir miyiz?

Düşünebiliriz.

Kılıçdaroğlu’nun çok kısa tutulmuş konuşmasında neler söylediğini ertesi gün gazetelerde okudum. Gerçekten de ekonomik konuları öne çıkaran bir konuşma yapmış.

Mesela, şu türden iddialı laflar etmiş: “Her kuruşun hesabını bilirim. Para nasıl toplanır, nasıl harcanır bu ülkede 10 kişi biliyorsa o 10 kişiden biri benim...” 

Fakat burada da küçük (daha doğrusu büyük) bir sorun var:

Her kuruşun hesabını bilen, “para nasıl toplanır ve harcanır” konularında derin vukuf sahibi Kemal Kılıçdaroğlu SSK Genel Müdürlüğü döneminde kendisine emanet edilmiş kuruşların hesabını hiç bilemedi.

Para toplayamadığı gibi, hasbelkader “toplanmış” paraları da yanlış harcadı ve SSK’yı tarihinin en büyük “görev zararı”na uğrattı.

Daha doğrusu, SSK’yı batırdı.

Kılıçdaroğlu ekonomik konuları öne çıkarıyor ama “milletçe gülüyoruz” şeklinde mukabele göreceğini hiç hesap edemiyor.

Ben Ali Taran’ın yerinde olsam bu sloganı değiştirirdim. “Hiç inandırıcı değilsiniz Kemal Bey, siz tape okumaya devam edin!” derdim.

Star