Artık şu beş noktada toplum olarak bir anlaşmaya varsak çok iyi olacak:
BİR: “Külliye” denilen bina, Tayyip Erdoğan’ın tapulu malı değildir. Beğen, beğenme... Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı makamıdır... Artık “Külliye’ye gitti / Külliye’ye gitmedi” üzerinden siyaset yapmaya son vermek gerekir.
*
İKİ: “30 Ağustos Resepsiyonu” denilen tören, Tayyip Erdoğan’ın doğum günü kutlaması değildir. Bu milletin yeniden var oluşunun kutlanmasıdır. Resepsiyona katılmak ya da katılmamak üzerinden siyaset yapmaya da son verilmelidir.
ÜÇ: Muhalif bir parti liderinin 30 Ağustos Resepsiyonu’na katılması, o parti liderini muhaliflikten çıkarmaz. Bu nedenle “Meral Akşener Külliye’ye gitti, demek ki AK Parti’ye yanaşıyor” falan türü analizler kasmanın hiçbir karşılığı yoktur.
*
DÖRT: Hem Külliye’de düzenlenen 30 Ağustos Resepsiyonu’na katılmak, hem de iktidarın yanlışlarını en yüksek sesle haykırmak mümkündür... Akşener’in Külliye’ye gitmesi, Akşener’in bundan sonra muhalefet etmeyeceğinin kanıtı olamaz.
*
BEŞ: Birbirlerinin politikalarına kökten karşı olup birbirlerini çok sert eleştirmiş siyasetçiler, her zaman birbirleriyle insani teması sürdürmelidir. Siyasette oluşan “bahar havasından” rahatsız olmak, ancak ve ancak hastalıkl�� bir tutum olabilir.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.