ELON MUSK

Putin’e mesaj yazıyor. “Gel” diyor. “Teke tek dövüşelim” diyor. “Var mısın?” diyor. Sonra da dil çıkaran çılgın emoji’lerle süslüyor bu teklifini. Bebekler ölüyormuş, yüz binler mülteci oluyormuş. Umurunda değil. Eğleniyor ağamız.

KADİROV

Şaklabanlığı ve müptezelliği bu savaşta iyice ortaya çıktı. Kim Putin’e laf ederse, Putin’den önce bu çıkıyor ortaya. Elon Musk’a “Putin abim seni döver” diye laf sokuyor. Ölümler, gözyaşları umurunda değil. Neşe saçıyor ağamız.

MACRON

Mustafa Sarıgül kadar olmasa da bayağı bir delirdi. Sürekli makam odasında fotoğraf çektiriyor. Poz yapıyor, Clark çekiyor. Bazen Napolyon’a özeniyor, bazen Zelenski’ye... Hiçbir şey umurunda değil. Poz peşinde ağamız.

MÜLTECİNİN ANCAK UKRAYNALISINI SEVMEK

SABAH kahvesi için mahalle kahvesine gitmiştim.

Yan masadan şöyle bir cümle işittim:

*

“Şekerim Ukraynalı mülteciler, Suriyeli mülteciler gibi değil ki... Bunlar hiç değilse medeni.”

*

Genelleme yapmaktan pek hoşlanmam.

Ama bu konuda yapacağım:

*

Mahalle kahvesinde yan masadan işittiğim o cümle...

Aramızdaki en mülteci düşmanlarının bile...

Dip duygularının ifadesidir.

AĞAÇ OLAYININ CHP’Yİ BİTİRME İHTİMALİ SIFIR

ÇIRAĞAN Caddesi’ndeki ağaçlar, beni her zaman etkilemiştir. Devasa boyutlarına, görmüş geçirmişliklerine, bilgece duruşlarına, tarihten seslenişlerine hep hayran kalmışımdır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu ağaçlardan bazılarını, “Bunlar kanser, bunlar hasta, kesmek zorundayız” falan diyerek kesti. Gerçekten kesilmek zorunda mıydı bu ağaçlar, yoksa varlıkları korunabilir miydi? Tartışmaları devam ediyor. Mesela Orman Mühendisleri Odası, “Bu bir katliamdır” diyor.

*

Ben bu tartışmalara değil de olayın başka bir yönüne dikkat çekeceğim:

*

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin milletvekillerine “Bu konuyu gündemde tutun. Bu konu CHP’yi bitirir” demiş.

*

Hiç sanmıyorum bu konunun CHP’yi bitireceğini.

Bu konu, o konu, şu konu... Hiçbir konu, CHP’yi ya da herhangi bir partiyi bitirmez, bitiremez.

*

Çünkü Türkiye’de siyasi kutuplaşma, iyiden iyiye hastalıklı bir boyut kazandı.

Herkes kendi tarafına öyle bir yapışmış durumda ki... Yanlışlar bile hunharca, göz göre göre, alenen ve resmen kucaklanıyor.

*

Yani demem o ki... İstanbul’un bütün ağaçlarını kesseler bile CHP’ye bir şeycik olmaz.

AKŞENER, ‘RUSYA’YA SAVAŞ AÇIN’ DEMEKTEN VAZGEÇTİ

AKŞENER, Türkiye’nin Ukrayna politikasını kıyasıya eleştiriyordu.

“Biz de Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara katılalım” diyordu. “Denge politikası”ndan hiç hoşlanmıyordu. “Bana NATO’cu derler” diye bir kaygı taşımıyordu.

Baktım: Partisinin dünkü grup konuşmasında bu tezlerinin hiçbirine milim yer vermemiş.

*

Merak ediyorum:

Parti içinden acaba kim...

“Abla! Tüm dünyanın Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya politikasına övgüler yağdırdığı bir dönemde, senin Türkiye’nin politikasını eleştirmen biraz tuhaf kaçıyor” diye uyarıda bulundu?

JAMES BOND’UN SON FİLMİNİ İZLERKEN

Özlemle, hasretle açtım son James Bond’u.

İlk üç beş dakikasında “Vay be! Özlemişiz yahu” dedim.

Jenerik girene kadarki kısmı için “Süper” dedim.

Film ilerledikçe “E hanin bunun aksiyonu” diye huzursuzlanmaya başladım.

“Motosiklet sahneleri fena değil” diye izlemeye devam ettim.

Kötü adam için “İyi ama çok felsefi takılıyor abi” dedim.

Son bir saat kala filme olan ilgimi kaybeder gibi oldum.

Son yarım saat kala elime telefonu aldım. O derece koptum yani.

Son 15 dakika kala öyle ağlak bir film haline geldi ki... Nefret ettim.

Son 10 dakikada sardırarak izledim.

Film bittiğinde hükmümü verdim: Açık ara en kötü James Bond.

Ve şimdi Daniel Craig’den “vasat herif” tweet’i bekliyorum.

IVIR ZIVIR MERAKLARI

Evlenme rekoru kimde? Gönül Yazar’da mı? Seda Sayan’da mı?

*

Özgür Demirtaş’la Ersan Şen arasında polemik çıksa kim kazanır?

*

Açgözlülük türküsü söyleyen Mahsun Kırmızıgül, aldatma türküsü de söyler mi?

yazının devamı