GÜNCEL

Ahmet Hakan : Dizi, iftar, alkol, saygı, laiklik falan

Tarih
27 Mart 2023
İzlenme
1587 Kişi

BİR dizi var televizyonların birinde.

Muhafazakâr / seküler çelişkisini işliyormuş.

*

Etrafımda çok geyiği yapılıyor bu dizinin.

İskandinav polisiyelerinden başımı kaldırıp bir türlü izleme fırsatı bulamadım.

*

Geçenlerde bu diziden bir iftar sahnesi yansıdı sosyal medyaya.

*

Şöyle bir sahne:

*

Bir restoranda dört kişi oturuyor. İkisi kadın, ikisi erkek. Erkeklerden biri muhafazakâr. Aralarında şöyle bir tartışma oluyor: Muhafazakâr adam, restoranda iftara saygı gösterilmesi gerektiğini, alkollü içki servisi yapılmaması gerektiğini söylüyor. Seküler kadın ise Türkiye’nin laik bir ülke olduğunu, isteyenin oruç tutabileceğini, isteyenin de içki içebileceğini söylüyor. “Rahatsız olan gider, orucunu evinde açar” diye de raconu kesiyor.

*

Bu sahneyi sorun edenlerin çıktığını görüyorum.

Özellikle muhafazakâr kesimlerin bazı isimleri, bu sahneye tepki gösteriyorlar.

*

Allah başka dert, keder vermesin.

*

Oysa ortada dert edilecek, kederlenecek, öfkelenecek pek bir şey yok.

*

Türkiye, sadece iki ana renkten oluşan bir ülke değil ki.

Grinin elli bin tonu var bu ülkede.

*

Muhafazakâr insanımız, tek tip değildir.

*

Kimi muhafazakâr, iftarını açtığı restoranda ne içildiğine dönüp de bakmaz bile. Kimi muhafazakâr ise yemeklerde alkol sosu kullanıldığı için o restoranda pişen yemekten bile uzak durur.

*

Kimi muhafazakâr, hiç kimseden oruca saygı gösterilmesini beklemez, buna gerek duymaz. Kimi muhafazakâr ise sürekli “Oruca saygı gösteriliyor mu acaba?” diye saygı dedektifliği yapar.

*

Sekülerlerimiz de homojen değildir.

*

Kimi seküler, “oruç” ve “saygı” kelimelerinin yan yana getirilmesine bile gıcık olur. Kimi seküler ise sırf insani bir hissiyatla oruçlu karşısında gösterişsiz bir saygı geliştirir.

*

Kimi seküler, “Rahatsızsan git evinde tut orucunu” diye atarlanır. Kimi seküler ise, “Aramızda oruç tutan var, kendimizi ona göre ayarlayalım” diyerek gayet insani bir incelik sergiler.

*

Dizideki o sahne...

Türkiye’de yaşanan bin türlü tartışmanın sadece bir taneciğini temsil edebilir.

Geride her biri bambaşka telden çalan 999 türlü tartışma kalır.

*

Yani demem o ki...

Türkiye, bir dizi sahnesine indirgenemeyecek / sığmayacak kadar muazzam renklilikte, müthiş çeşitlilikte bir ülkedir.

 

MUHARREM İNCE’YLE İLGİLİ İDDİAYA GİRDİM

BİR muhabbet sırasında şöyle bir tez attım ortaya:

*

“Muharrem İnce, yüz bin imzayı topladı. Ama adaylıktan çekilecek. Kemal Kılıçdaroğlu ile anlaşacak. Yüz bin imzayı toplaması, Kemal Kılıçdaroğlu ile yapacağı anlaşmada elini yüksek tutmak içindi.”

*

Dinleyenlerden biri “Var mısın takım elbisesine iddiaya?” dedi.

*

Hiç âdetim olmadığı halde, sırf tezime güvendiğimi göstermek için...

“Varım be varım” diye haykırdım.

*

Ama sonra da aldı mı beni kaygı?

“Ya kaybedersem?” falan diye kara kara düşünmeye başladım.

Sonra da “Aman ne olacak yani... Alırım Kiğılı’dan bir takım elbise” diyerek kendimi rahatlattım.

HALKIN UMUDU 

BİR sanatçı, Muharrem İnce’ye fırça atıyor.

*

“Halkın umudunu boşa çıkarmaya ne hakkın var? Tam kazanmaya bu kadar yaklaşmışken sen halkın umudunu boşa çıkarmaya çalışıyorsun” falan türü paylaşımlar yaparak atıyor fırçasını sanatçımız.

*

Sanatçının politikada bu denli taraf olmasına, kendine göre bir yol tutturan siyasetçiye fırça atmasına falan bir şey demeyeceğim.

Ben sadece “halkın umudu” konusunda bir şey söyleyeceğim:

*

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER