ABDULLAH Gül büyük bir mücadelenin ardından Cumhurbaşkanı oldu ama siyasi finali küçük oldu.
Demokrat Parti iktidar oldu, Genel Başkan Celal Bayar Cumhurbaşkanlığı’na geçti. ANAP iktidar oldu, Genel Başkan Turgut Özal Çankaya’ya çıktı.
DYP koalisyon ortağı oldu, Genel Başkan Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı oldu. Türk siyasetinde bunun tek istisnası Recep Tayyip Erdoğan’dı. Kendisi seçilmeyi hak ettiği halde, “Kardeşim Abdullah Gül” dedi. Ama Abdullah Gül, “Kardeşim Erdoğan” diyemedi.
Muhalefette ittifak sağlanamadığı için Cumhurbaşkanı adayı olmadığını açıklaması dahi hazindi. Kendisini sevenlere sırtını döndü ancak kendisini sevmeyenlerin de sevgisini kazanamadı.
Cumhurbaşkanı adayı olduğunda eşi başörtülü diye verilen muhtıraya, düzenlenen Cumhuriyet mitinglerine ve 367 kararına rağmen Erdoğan onun arkasında kapı gibi durdu, Cumhurbaşkanı seçilmesini sağladı ama o Erdoğan’ı tasfiye planının liderliği rolüne soyundu. Ama onu da başaramadı.
Abdullah Gül yakın çevresine, hırsına, AB ve ABD fonlarıyla desteklenen STK’ların projelerine alet olmak yerine, keşke şu kubbede hoş bir seda olarak kalabilseydi.
ARINÇ’IN DÖNÜŞÜ
Abdullah Gül hazin bir final yaparken, Bülent Arınç vefalı bir adam olduğunu gösterdi. Böylece özgül ağırlığını korudu. Erdoğan-Arınçgörüşmesine ilişkin bir ayrıntıyı paylaşmak istiyorum. Çünkü zaman zaman duygusal anlar yaşanıyor. Her iki isim de, “Biz niye böyle uzaklaştık”diyor. Sohbet, “Daha yakın duralım. Yanlışları düzeltelim. Birlikte çalışalım” temennisiyle son buluyor. Erdoğan seçim kampanyasında bazı mitinglere birlikte gideceklerini söylüyor, Arınç bundan memnuniyet duyacağını ifade ediyor. Abdullah Bey’in silueti AK Parti’yi terk ederken, Bülent Arınç güçlü bir dönüş yapıyor.
yazının devamın�� okumak için tıklayınız
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.