GÜNCEL

Yıldıray Oğur : Köprünün karşı tarafındakiler

Tarih
17 Ağustos 2017
İzlenme
2753 Kişi
15 Temmuz 2016 günü akşamı Nakkaştepe’deki Boğaziçi Köprüsü manzaralı bir kebapçı... Kameradan çekilen tek kare fotoğrafta beş çift mükellef şekilde donatılmış bir masada kebap yerken görülüyor. Çocuklar için ayrı masa kurulmuş. Fotoğrafın çekildiği saat 19.14, masadaki erkeklerden birinin telefonu çalıyor. Ve o telefon konuşmasından üç dakika sonra erkekler, eşlerini ve çocuklarını orada bırakarak apar topar kalkıp, kebapçıdan ayrılıyorlar.

O masadan kalkan beş kişi birkaç saat sonra, aileleriyle kebap yerken baktıkları köprüde ve az önce içinden arabalarıyla geçtikleri Çengelköy’de 49 insanın öldürülmesinin baş sorumlusu, faili ve azmettiricisi olacaklar.

Darbeye saatler kala aileleriyle kebapçıya gelen o beş kişi ise az ötedeki Kuleli Askeri Lisesi’nin en üst düzey rütbeli komutanlarıydı; Kuleli Askeri Lisesi komutanlığını bir önceki gün törenle teslim eden Kurmay Albay Muammer Aygar. Kuleli Öğrenci Grup Komutanı Albay Mehmet Karabekmez, 2'nci Tabur Komutanı Yarbay Turgay Ödemiş, 3'üncü Tabur Komutanı Yarbay Adnan Uygun ve Birinci Tabur Komutanı Yarbay Erdal Kılınç... Bu rahatlıklarının sebebi ise darbenin sabaha karşı 03.00’de başlayacak olmasıydı.

***

Her şey planlandığı gibi ilerlemekteydi.

Maltepe’deki 2'nci Zırhlı Komutanlığı’ndan dört Mercedes Unimog araç, saat 17.00’de yola çıkmış ve 18.13’de Kuleli Askeri Lisesi’ne ulaşmıştı. Daha sonra tahliye edilen araçlardan birinin şoförü er Adem Öztürksoy o günü şöyle anlattı: “Saat: 17.00 gibi kışladan dört araç çıkış yaptık. İki araç önce çıktı. Diğer iki sonra çıktı. Kuleli Askeri Lisesi'ne vardık. Biz araçların başında kaldık. Neden kaldığımızı bilmiyorduk. Askerlerle oturduk, muhabbet ettik. Niye geldiğimizi merak ettiler. Bizim de bilgimiz yoktu.”

2'nci Zırhlı Tugay’dan Unimog'larla birlikte şoförlerin başında Kuleli’ye gidip ardından tugayına dönen Uzman Çavuş Mustafa Ekici, saat 19.04’te 2'nci Zırhlı Tugay’daki uzman çavuşların kurduğu Genç Uzm Çavuşlar WhatsApp grubuna şöyle yazmıştı: “Arkadaşlar Kuleli Askeri Lisesi’ndeyim. İstanbul’da bütün askerler alarm bekliyor. İş çok karışık, darbe olabilir diyorlar”

Aslında Kuleli Askeri Lisesi bir gün önceki mezuniyet töreniyle kapanmış, öğrencilerin çoğu okuldan ayrılmıştı. Mezuniyet töreniyle birlikte okulun komutanlığını da Kurmay Albay Muammer, Aygar Kurmay Albay Mürsel Çıkrıkçı’ya teslim etmişti. Bin 154 öğrencinin okuduğu okulda 15 Temmuz günü bütünleme sınavlarına katılacak 31 öğrenci dışında kimse yoktu.

Ama 15 Temmuz günü sabah saatlerinde okulun yeni komutanı Albay Çıkrıkçı, eski komutan Aygar’a bir veda kokteyli yapılacağını söyleyerek, İstanbul’daki tüm rütbeli personeli ve öğrencileri okula çağırdı. Bu tuhaf veda kokteyli için Kuleli’ye 9. 10. 11. ve 12. sınıflardan 46 öğrenci geldi. Böylece okuldaki öğrenci sayısı 77 oldu.

Ama Ankara’da beklenmeyen gelişmeler olmuştu. MİT’e bir ihbar gitmiş, MİT Müsteşarı Genelkurmay’a gelmiş ve darbeciler darbe saatini erkene çekmek zorunda kalmışlardı.

***

Saat 19.14’te Nakkaştepe’deki kebapçıdayken gelen telefon üzerine eski komutan Albay Muammer Aygar ve beraberindekiler Kuleli’ye geçtiler. Ve saat 20.00 sıralarında Kuleli’nin alarm zilleri çaldı. Okuldaki tüm rütbeliler, askeri öğrenciler, er ve erat kamuflajlarıyla içtima alanında toplandı. Okulun yeni komutanı Albay Mürsel Çıkrıkçı, tanık erlerin ifadelerine göre içinde “Ordu yönetime el koymuştur, herkes emirlere riayet edecektir, etmeyen rütbeli, asker fark etmez ellerinden silahları alınıp gereği yapılsın”, “Anneleriniz sizi bu gün için doğurdu” cümlelerinin de geçtiği bir konuşma yaptı.

Saat 21.30 sularında Kuleli Askeri Lisesi’nden Yarbay Turgay Ödemiş ve Binbaşı Ahmet Taştan komutasında, iki Unimog araç ve bir itfaiye ile rütbeli, er ve öğrencilerden oluşan 56 asker köprüye doğru yola çıktı. Önce Beylerbeyi’nde trafiği kestiler ve polisleri etkisiz hale getirdiler. Muhtemelen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eniştesi bu sırada Beylerbeyi’nde olan kargaşayı telefon açarak Cumhurbaşkanı’na anlatmıştı.

Saat: 22.00’den itibaren Boğaz Köprüsü’ne vardılar, trafiği durdurdular. Saat 22.14’te artık köprünün kontrolünü tamamen ele geçirmişlerdi.

Yarbay Turgay Ödemiş komutasındaki darbeci askerler, Yarbay Ödemiş ve Binbaşı Ahmet Taştan’ın emriyle saat 23.49’da yere yatıp pozisyon aldı ve yaklaşan kalabalığı durdurmak için ateş açmaya başladılar. Ama o gece köprüde yalnız Kuleli’den gelenler yoktu. Karşılarında artan kalabalığın arasından önce takviye için tanklar geçti.

Saat 23.30’da Maltepe’deki 2'nci Zırhlı Komutanlığı’ndan Üsteğmen Vedat Yıldız komutasında yola çıkan dört tank ve iki ZPT içindeki rütbeli ve erlerden oluşan 41 asker saat 01.00 sularında köprüye vardılar ve Yarbay Turgay Ödemiş’in komutasına girdiler.

Saat: 01.30’da ise Yalova’daki yıllık kamplarından Binbaşı Gazi Odacı komutasında bir adet MAN otobüs içindeki 54 Hava Harp Okulu öğrencisi, Boğaz Köprüsü’nün Anadolu yakası girişindeki otobüs duraklarına ulaştı. Muhtemelen görev yerleri Hava Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Fethi Alpay’ın darbeciler tarafından atandığı İstanbul Valiliğiydi. Ama burada onların takviye için geldiğini gören halk tarafından durduruldular. Otobüs bir polis zırhlısına çarptı. Silahlar sıkıldı. Otobüsün şoförü ve bir öğrenci yaralandı. Halk, otobüsteki Harp Okulu öğrencilerini darbecilerin arasına katılmamaları için ikna etmeye çalıştı, bu sırada darplar da yaşandı. Üç öğrenci halkın arasında kaldı ya da tutuldu. Geri kalanları, havaya ateş eden komutanlarının açtığı yoldan köprüdeki darbecilerin yanına doğru koştular.

***

İşte bir yıl sonra biraz gecikmeli de olsa titiz bir çalışmayla hazırlanan bin 51 sayfalık köprü iddianamesinin 152 sanığı suç mahalline böyle geldi. 7’si tutuksuz yargılanan 151 sanıktan 7’sinin yanında "maktul sanık" yazıyor. Çünkü onlar kalkışma gecesi ve özellikle sabaha karşı darbeciler teslim olurken yaşanan olaylarda hayatını kaybetmiş sanıklar. İddianameden bu 7 kişinin nasıl öldüğüyle ilgili ayrı bir soruşturma yürütüldüğünü öğreniyoruz.

151 sanığın karşı karşıya kaldığı suçlamaların en ağırı o gece köprüde darbeye direnirken 32 sivil vatandaş ve iki polisin (Biri İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın yakın koruması) şehit edilmesi ve 318 vatandaşın da yaralanması. Fakat iddianamede otopsi ve balistik raporları o en temel sorunun cevabını vermiyor: 34 insan, bu 152 askerden hangileri tarafından ve hangi silahlarla şehit edildi?

İddianamede, şehit ve gazilerden çıkarılan mermi çekirdekleri çarpma ve sürtünmeden deforme olduğu için, fazla delil toplanamadığı için raporların çoğu “Silahı tespit edilemeyen olaylar” statüsüne sokularak bitirilmiş.

Savcılara göre “Şüphelilere genel olarak uzun namlulu silahların zimmetsiz verilmesi, olay sonrası yaşanan kargaşa ortamında, hangi şüpheliden hangi silahların ele geçirildiğinin yakalama tutanağına açık ve net olarak yazılmamış olması nedenleri ile, olaylar esnasında hangi şüphelinin hangi silahı kullandığı tam olarak belirlenemedi.”

Emir verenler ve azmettiriciler ise net: Köprüdeki bütün darbeci askerlerin başındaki Kuleli Askeri Lisesi’nden Yarbay Turgay Ödemiş ve bütün tanıkların “askerlerin silahlarını alıp ateş açtığını” ve “delirmiş gibi ateş etme emirleri” verdiğini söylediği Binbaşı Ahmet Taştan. Bunun dışındaki sanıkların o gece silah kullanıp kullanmadıkları ise el svabları, geldikleri birliklerde kullanılan silahların türü, köprüde durdukları yer ve ifadelerine göre belirlenmeye çalışılmış. Bu yapılırken de bazı sorunlar ortaya çıkmış.

Bu sorunlar içindeki en çetin durumda olanlar Yalova’daki rutin askeri kamptan o gece İstanbul’un çeşitli yerlerine taşınan 302 Hava Harp Okulu öğrencisi. İddianamede de onların sorumluluğu, darbeyi önceden bilip bilmedikleri, emir komuta içinde kalmakla durumlarının açıklanıp açıklanamayacağı üzerine ayrıca durulmuş.

Bir sonraki yazıda bunu biraz daha açacağız.

Karar
17 Ağustos 2017

 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

  • YORUMLAR
  • Mustafa

    18 Ağustos 2017
    2 0
    İnsanların bir planı var,Allah'ında bir planı var.Herşeylerin mutlak kadiri olan Allah, elbette ki her şeylerden de haberdardır.Allah dilemedikten sonrada istedikleri planları yapsınlar. Sonuçta, mutlak kudret sahibi olan Allah'ın yüce takdiri tecelli edecek, başta büyük şarlatan ve avenesi şeytancıklar, Mukadderatlarından kaçamıyacaklardır.
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER