Öncelikle bir çağrı:

Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Binali Yıldırım ve Çalışma Bakanımız Sayın Soylu:

Meydanlarda kalmasını istediğimiz vatandaşın bir yandan da iş derdi var.

Sabaha kadar nöbet, ondan sonra iş, verim alamazsınız ve dahi özellikle riskli işlerde çalışan vatandaşlarımız kazalara uğrayabilir, Allah korusun.

İyisi mi, (mesela) öğleden akşamüstüne kadar çalışılsın, ya da saatler buna göre ayarlansın, günde 5 saat çalışma şimdilik yeter...

 Turizm için tatilleri 9’ar güne uzatıyoruz da, vatan müdafaası için bir haftalık, on günlük “uygun çalışma programları” yapsak ve bunları resmen ilan etsek ne olur?

¥

Bugünlerde “sokaklardaki!” baskıyı zinde tutmak için çağrılarda bulunmak en önemli görev.

Aman, kimse uyumasın!..

Sabah TRT ortak yayınında “Metastaz yapan kanser ”den bahsetmiştim, Sayın Cumhurbaşkanımız gün boyunca bu misali verdi.

Gerçekten de “kanser hücreleri” vücudu sarmış durumda, biz nezle geçirmedik, kanser hastasıyız!..

“Geçti” nasılsa diye “ilaca” ara verdim mi, gittin!..

Sen gittin, ben gittim bir şey değil, memleket gitti!

 Sokaklardayız!..

KÜLLİYE’NİN BİLGİ KANALLARI TIKANMASIN!

Sayın Yalçın Topçu ile hukukumuzun ne kadar sağlam olduğunu bilirsiniz.

Sayın Erdoğan’ı da Sayın Topçu’yu da çok severim, onları aileden biri gibi görürüm, ağabeylerim gibi, hiç farkları yok.

Epeyce bir zaman oluyor...

Sayın Yalçın Topçu’ya, “Sayın Erdoğan’ın etrafındaki kişiler hakkındaki” bilgilerin yer aldığı bir listenin ulaştığını öğrendiğimizde, sevgimizin tazyikiyle heyecanlanmıştık.

Sonrası...

Sayın Topçu o gün, o listeyi bana vermedi.

“Niye” dedim;

“Gerekli yere göndeririz” dedi.

Haklıydı, üstelemedim.

Sonra...

Bu berbat, rezil, vahim hadiseler, darbe-terör kalkışmaları meydana geldi ya...

Kendisini şehit taziyesinde yakaladım ve listeyi sordum:

“Efendim, ilgili yerlere ulaştırdınız mıydı?”

“Evet, ulaştırdım” dedi.

“Listede bugün gözaltına alınan yaver Ali Yazıcı da var mıydı?” diye üsteledim.

Yine;

“Evet” dedi!..

“O listeyi şimdi bana da vermenizin sakıncası kalmadı herhalde?” dedim.

“Artık yok!” dedi.

Ve liste geldi:

Ali Yazıcı ikinci sırada.

Genelkurmay Başkanı’nın (şu anda darbeden gözaltında bulunan) özel kalem müdürünün ismi dikkat çekiyor.

Muhafız Alayı Komutanı, o da darbe şüphelerinden, listede iyi bir yer bulmuş kendisine!

Genelkurmay Personel Daire Başkanlığı’ndan çok önemli isimler var,  -tabii ki şu anda gözaltındalar-

¥

Böyle bir liste...

Sayın Cumhurbaşkanı’na ulaşmasını kim engelledi?

Sayın Topçu’nun “mekanizması” neydi, hangi yolla gönderdi, onu sormadım.

Gözlerinde çile damarları vardı, adeta kan fışkırıyordu ve eline birçok bilgi ulaşıyorken, Sayın Cumhurbaşkanı ile arasındaki “hattın” kimi vakit kesilmesinden memleketi adına ne kadar üzüldüğü anlaşılıyordu.

Üsteledim.

Ayrıntı vermedi.

¥

Önceki gece de...

Etrafındakileri örgütlemeye çalışıyordu, Sayın Topçu:

“Meydanları bırakmayacağız, Allah’ın bu memlekete büyük bir lütfu olan Sayın Erdoğan’ın şahsında ülkemizi sonuna kadar savunacağız!”

¥

Sayın Yalçın Topçu ve Özel harekâtçılarla birlikteydik gece boyunca, etrafı gezdik.

Özel harekâtın çok önde gelenleriyle arka plân görüşmeleri yaptık.

Dediler ki; “Tehlike geçmiş değil. Bu noktada en önemli işlev sizde!”

“Ne yapabilirim” diye sordum.

“Öncelikle, şu gümrüklerde bulunan ve cisimlerin röntgenini çeken cihazları belli merkezlere niçin yerleştirmezler, bunu sorgula ve çağrıda bulun kardeş!” dediler.

Darbecilerin “başarısızlık sonrasına dair planları” arasında ‘böyle işler’ de varmış, aman dikkat!..

 Bir de...

Sokaklardaki ateşli MHP’li kardeşlerimizle (mesela) HDP’lileri çatıştırma plânlarına dikkat çektiler, buna da dikkat!

Evet...

Tek çareleri sokaklardaki birlik ve bütünlük görüntüsünü zarara uğratmak!..

Bu süreçte gerçek vatanseverlik misallerini ortaya koyan MHP Genel Merkezi’nin gerekli uyarılarda bulunduğunu biliyoruz ama öyle heyecanlı, toy gençler gördüm ki meydanlarda- Allah onlardan razı olsun-, tahriklere kolayca kapılmalarından endişe ettim.

Bu darbeciler her türlü pisliği yapar.

Görevimiz, iki konuda uyarmak:

Bir: 

Sokakların güvenliğine ilişkin ek tedbirler, vatandaşı fazla sıkmadan ama mutlaka alınsın.

İki: 

Sokaklarda bölünme görüntüsünü oluşturmak için ortalığı provoke edecek tiplere karşı uyanık olunsun, sivil sayısı iyice artırılsın.

Sokaklardayız!

YeniAkit
19 Temmuz 2016