SİYASET

Serdar Arseven : “Gazeteciler de mi ayrıştı!”

Tarih
20 Nisan 2016
İzlenme
1221 Kişi

Tuhaf değil mi; Sayın Başbakan’ın programını takip için geldiğimiz Fransa-Strazburg’da bendenizi yakalayan “gurbetçi” işadamı “Recep Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu arasında derin görüş ayrılıkları olup olmadığını” sordu.

“Mesela” dedim;

“Hangi konularda?”

“Mesela” dedi;

“Başkanlık… Sayın Başbakan bu işi istemiyor gibi. Cumhurbaşkanı keskin, Başbakan daha farklı bir yerde duruyor… Öyle gibi. Teröre destek veren akademisyenlerin yargılanmaları konusunda da farklı görüşler mi var?”

Sonra…

Hiç beklemediğim bir atak daha geldi;

“Ak Parti civarındaki gazeteciler de ayrışmış gibi görünüyor!”

Gerçekten böylesine büyük bir ayrışma mı var?

Ben öyle “ciddiye alınabilecek” bir ayrışmanın olduğunu düşünmüyorum.

Herkesin kendince hesabı vardır, geçmişten kalan hesaplaşmaları vardır, insanların karakterleri farklı farklıdır…

Mesele “yöntem konusundaki” bazı ayrışmalar ise, bu sağlıklıdır…

Tektipçilik ile yıllar yılı mücadele ettik, o zihniyeti yıllar yılı suçladık.

Bunu yapan bizler, herkesin aynı şekilde düşünmesi gerektiğini söylersek, kendimizle çelişmi�� oluruz.

Yıkıcı ve bölücü bir nitelik taşımamak, hakaret içermemek, paralel yapı ve diğer şer odaklarına destek mahiyetinde olmamak şartıyla her görüş ifade edilebilmelidir.

Farklı görüşleri dile getirenleri peşinen “yaftalamak” çok yanlış olur.

Namık Kemal’in “Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar” özdeyişi bir gerçeğin ifadesi, fikirlerin çatışmasından hakikat güneşi doğarmış.

Bendeniz gerektiği vakit farklı fikirleri dile getirmiş, tartışılmaz ilan edilenlerin kimi yanlışlarına işaret etmiş olmaktan dolayı defalarca hedefe yerleştirilmiş bir kardeşinizim.

Hiç adam satmadım ve şükür, kula kulluk da etmedim.

Bu süreçte neler gördüm neler…

En büyük ihanetler, “birilerine” veya “birisine” kayıtsız şartsız itaat ediyormuş gibi görünenlerden sadır olmuştur.

Bunlardan biri…

Bir büyüğümüzden bahsederken…

“Benim için Allah bir, Hazreti Peygamber iki… Ve (filanca abi) üçtür! Ben başkasını tanımam” demişti hiç unutmam.

Böyle demişti ve o kişiyi sırtından hançerleyen de bu tip olmuştu; “Benim için Allah bir, Peygamber iki.. O üç” diyen!..

Karşınızda el pençe divan duranlara karşı hep tetikte olun, kolay itaat edenin kolay ihanet etmesi kuvvetle muhtemeldir.

Ben, bana yanlışımı söyleyenlere daha fazla itibar ederim.

Yeter ki samimi olsun, bir de bilmediği konularda ahkâm kesenlerden olmasın!

Bu camia, değerlerini harcamakta pek ısrarlı.

Kim farklı bir ses çıkarsa, hemen “vay” çekiliyor.

Eyyamcılar gaz veriyor, yalakalar fitne üretiyor ve söyleyen söylediğine pişman oluyor.

Bendeniz, Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti’yi kurmasına destek verdiğim için birileri tarafından resmen hain ilan edilmiştim.

Sonra o beni hain ilan edenler, her ortamda bana sataşanlar, bir baktım Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakınında, ne mühim koltuklarda!

Böyle yapmamak lazımmış demek ki; insanlar farklı düşünceler içinde olabilir, farklı yöntemleri benimseyebilir…

Anlamadan, dinlemeden, tefekkür etmeden tepki göstermenin mânâsı da faydası da yok.

Konuya gelecek olursak;

Evet, Sayın Erdoğan ve Sayın Davutoğlu bazı konularda farklı düşünüyor olabilir.

Ama, temel konularda farklı düşünmeleri mümkün değil.

Mesele, neyin nasıl yapılacağında düğümleniyor…

Ne Sayın Erdoğan ne de Sayın Davutoğlu yanlışta ısrar edecek karakterde insanlardır.

İki büyük birikim, iki büyük kabiliyet, iki millet adamı.

Biri Yeni Türkiye’nin tabii lideri, “efsanevî” lideri, diğeri Yeni Türkiye’nin irfan önderi

Bu iki büyük dava adamı, şüphesiz doğruda ittifak edeceklerdir.

İkinci, üçüncü ve diğer halkalardaki insanlardan kimilerinin “kişisel çıkar hesapları” içinde olmaları da tabiidir.

İnsanoğlunun beklentilerinin olması terakkinin gereğidir.

Önemli olan, bu beklentileri yerine getirme arzusunun, vatan sevgisinin önüne geçmemesidir.

Ve kardeşlik hukukunu ayaklar altına alacak kadar keskin bir hale gelmemesidir.

Ben Sayın Erdoğan ve Sayın Davutoğlu ilişkilerinde aşılması çok güç sıkıntılar görmüyorum.

Ömürlerinin sonbaharındaki iki dev adam, gelebilecekleri en yüksek dünyevi makamlara gelmişken, “köşe kapmaca” mı oynayacaklar?

Memleket şer odaklarının hedefine yerleştirilmişken, ufak hesaplar mı yapacaklar?

Aşağıdakilere bakmayın, onlar köşe kapmaca oynar.

Köşe dönmece de oynar.

Oyun çocuğun hakkı!
Yazıyı, Twit alemini sallayan şu tag’ımızla bağlayalım dostlar: #ReisBizimHocaBizim

Yeni Akit
20 Nisan 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER