GÜNCEL

Safvan Allahverdi : YASİN BÖRÜ OLAYINDA FETÖ PARMAĞI!

Tarih
12 Ekim 2016
İzlenme
1186 Kişi
 Yıl Ekim 2014. Selahaddin Demirtaş başkanlığında toplanan HDP parti meclisi, HDP binalarına yapılan saldırılara karşı, partililerden misli ile karşılık vermelerini ister. Böyle bir isteğin nelere mal olabileceğini bile bile yapılan bu çağrı sonucunda 50'den fazla insanın öldüğü 6-8 Ekim olayları meydana gelir. İşte bu olaylar esnasında insan vicdanının kaldıramayacağı, vahşi doğada bile bir hayvanın diğer bir hayvana yapmayacağı şekilde 16 yaşında ki Yasin Börü ve arkadaşları katledilir. Kurban eti dağıtmak için çıkan Yasin Börü (16), Ahmet Dakak (22), Hasan Gökguz (20) ve Yusuf Er gözü dönmüş pkklı grup tarafından balta, satır, bıçak ve silahlarla kovalanır, tek care olarak bir apartmana sığınan Börü ve arkadaşlarını bulundukları apartmanda sıkıştırırlar. Börü ve arkadaşları önce her dairenin kapısını çalar, sonunda 3. Katta bulunan bir dairenin kapıyı açması ile içeri sığınır ve ailelerine ve polise ulaşmaya çalışırlar. Bu esnada gözü dönmüş yaratıklar alt kapıyı kırar ve üçüncü katta ki sığındıkları dairenin kapısını tekmelemeye başlarlar. Börü ve arkadaşlarının sığınmış oldukları daire sahibi önce kapıyı açmaya kalkar fakat Börü ve arkadaşları, daire sahiplerini kapıyı açmama konusunda ikna etmeye, var güçleri ile engellemeye çalışırlar. Dışarda bekleyen yaratıklardan birtanesi üst daireye girer ve iple aşağı, Börü ve arkadaşlarının bulunduğu daireye balkondan giriş yapar ve silahını savunmasız ve çaresiz olan Hasan’a doğrultarak ateşler. Hasan oracıkta yere düşer. O anda daire sahibi anahtarı içeri giren yaratığa verir ve kapıyı açtıkları gibi dışarda bekleyen canavarlar börü ve arkadaşlarını kanları donduracak bir biçimde katlederler. Hepsini en az 15 kere bıçaklamakla kalmaz, üstüne kurşunlarlar. Bununlada yetinmeyip 3. Kattan aşağı kafa üstü atıp, aşağı iner ve taş ve sopalar ile kafalarını ezip, benzin dökerek yakarlar. Bu vahşet esnasında dairenin tualetine saklanan Yusuf Er, bu canavarların gitmelerini beklerken, onu da farkedip, tualetin kapısını kırarak bir çok kez bıçaklarlar. Kafasından ve boynundan bıçaklanan Yusuf, kaçmaya çalıştıkça daha da darbe yer, ölmek üzere iken, bu alçakların içinde yaşlıca olanı öylece bırakılmasını, bunun orada öldürülmemesini, ibreti alem için salınması gerektiğini söyler. Yusuf Er o halde aşağı zorla iner, sokağı geçince yere düşerek bayılır. Daha sonra vicdan sahibi biri tarafından hastaneye götürülür. Yusuf Er vermiş olduğu yaşam mücadelesini kazanır, hayatta kalır. Yapılan bu hayvandan da öte saldırı sonucu, Çocukların cansız bedenleri öyle bir haldedir ki, Börü’nün annesi morgda oğlunu ayağında olan bir ben sayesinde teşhis eder. İşte tam burada can alıcı soruyu soralım. Kaçış, binaya sığınma, daireye geçis, içerde uzun bir müddet bekleme, canilerin içeri girişi derken uzun bir zamanı kapsayan bu dilimde, polis neredeydi? Polis neden ilk aramadan tam 2 saat 27 dakika sonra olay yerine geldi? Yapılması istenen neydi? Şimdi gelin bunun cevabını, orada bulunmuş olan ve konuyu yakından takip eden gazeteci dostum Muhammed Emin Karadağ’dan öğrenelim. Çünkü Börü ve arkadaşlarının binaya girdiği dakikada aramış olduğu polisin bölgeye itikali, o an 155 hat sorumlusu 3.emniyet bölge amiri tarafından bile bile geciktirildi. Zira bölgeye yakın olan 3 ekip, zamanında varsa bu provoke edici vahşet engellenicek, bekledikleri sonuç alınamayacaktı. Aynı amir olaydan bir müddet sonra bir dernek yetkilisine, hüdapara yakınlığı ile bilinen Börü ailesine binaen, hüdaparın neden birşey yapmadığını, intikam alması gerektiğini, bu kadar sessiz kalmasına anlam veremediğini belirtmesi de aslında neyin yapılması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Zaten yapısı gereği çok hassas olan bölgede güya kürt savunucusu pkk ile pkk karşıtı dindar kürtleri temsil eden Hüdapar karşı karşıya getirtilecek ve önlenmesi imkansız bir ateşin kıvılcımı çakılacaktı. Bunun gerçekleşmesi ile ordu şehre girecek, bünyesinde ki fetöcüler sayesinde iki tarafta kırılacak, medya yolu ile de Türkiye Kürtlere soykırım yapıyor ayyukası çıkartılarak bir iç savaş ortamı oluşturulacak, asıl darbe o vakit olacaktı. Bereket ki dersanelerden bu yana ülkeyi yakmakta hiç bir beis görmeyen fetönün bu şeytani planı hüdaparın olaya mümkün olduğunca sağduyu ile bakması sonucu gerçekleşmemişti. Belki de aksi halde olacaklar hüdapara devlet ağzı ile fısıldanmıştı. Bu arada unutmadan söyleyeyim, o amir şuan fetö terör örgütüne üye olmaktan tutuklu. Darısı, gerçekleşmemiş 6-8 Ekim gizli darbesine zemin hazırlayan, sonra da olayların bu noktaya geliceğini bilemezdim diyerek sıyrılmaya çalışan, Selahaddin’in başına..

Seslimakale.com
12 Ekim 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER