MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de TBMM’de PKK/DEM’lilerin elini sıkmasıyla başlayan gelişmeler gerçekte var olmayan bir açılım tartışmasına dönüştü.
Bilip bilmeyen ya da çok şey biliyormuş gibi yapanlar yeni bir açılımdan söz etmeye başladı. Hatta İmralı’daki PKK’lı cani Öcalan ile devlet görevlilerinin görüşmeler yaptığı, Kandil’deki teröristlere “silah bırakın” diye haber gönderdiği yalanını yazan ve söyleyenler, bunun üzerinden yorumlar yapanlar bile çıktı.
KANLI AÇILIM SÜRECİ
Oysa 2013-2015 yıllara arasında yaşanan “açılım süreci” aslında daha başında ölü doğdu, PKK terör örgütünün silah bırakmayacağı belliydi. Demirtaş dahil PKK/HDP’lilerin sadece seçilen ama karar süreçlerinde PKK’ya karşı ağırlığı bulunmayan birer “piyon” oldukları da görüldü.
Kolpacı siyasetçi, devlete her türlü hakaret ve küfür ederken PKK’ya söz geçiremediği gibi onların talimatıyla 6-8 Ekim 2014 ayaklanmasının fitilini ateşledi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki iller başta olmak üzere 35 il, 96 ilçe ve 131 yerleşim yerinde barikatlar kurulup yollar kesildi. 2 polisimiz şehit oldu, 35 kişi hayatını kaybetti 761 kişi yaralandı.
ÖZERKLİK İLAN ETTİLER
Terör örgütü PKK/KCK yönetiminin talimatıyla 8 Ağustos 2015 ve 10 Ekim 2015 arasında 5 il merkezinde ve 11 ile bağlı 21 ilçede özerlik ilan ettiler. Bu sırada PKK’lı teröristler ve yardım edenler Diyarbakır, Mardin, Muş hatta Elazığ’da açtıkları hendek ve çukurlara yönelik 14 Aralık 2015 ile 2 Mart 2016 arasında yürütülen operasyonlarda 800’e yakın şehidimizin canına mal oldu.
Bu acı geçmişi unutanlar yine “açılım” lafını ağızlarına dolamaya başladılar.
Bu tartışmayı MHP lideri Bahçeli’nin el sıkmasına bağlayanlar çıkıyor. Oysa Devlet Bahçeli, PKK/DEM’lilerin elini sıkmasının çerçevesini son grup konuşmasında şöyle çizdi:
BAHÇELİ’NİN AÇIKLAMASI
“Türkiye Cumhuriyeti’nin âli menfaatleri uğruna her vasatta temel ve ortak değerler etrafında el ele tutuşmaya, elimi uzatmaya varım ve hazırım. Ancak bu elin yanlışa yorumlanmasını, açılan kollarımın, gülümseyen yüzümün ihanetin saklanacağı kisve olarak tevilini asla affetmem, buna da cihan yıkılsa razı gelmem. Bu hususta DEM Parti’nin aklını başına alması, uzattığım eli sabote etmek amacıyla tahrik ortamını kamçılamaktan uzak durması herkesin hayrınadır.”
Devlet Bahçeli’nin PKK/DEM’lilere el uzatırken onları siyaset zeminine çekmekte olduğu açık, ancak PKK/DEM’lilerin bunu yapacak, asıl sahipleri olan PKK’lı teröristlerin sözünden bir santim çıkamayacaklarını bildiğine eminim. Denedi ama olmadı, olamaz da...
PKK/DEM’İN İRADESİ İMRALI’DA
Nitekim konuşmasında, “DEM Parti’nin iradesini İmralı’ya rehin bırakması siyasetin doğasıyla ve ahlakıyla bağdaşmayan, hür ve bağımsız siyasetçi yapısıyla uyuşmayan ilkelliktir.” sözleri girişimin başarısız olduğunu gösteriyor.
PKK/DEM’in iradesinin yalnızca İmralı’da değil asıl Kandil’deki teröristlerin iki dudağının ağzında olduğunu herkes biliyor. PKK/DEM’e el uzatmasının yeni bir açılım tartışmasına yol açtığını gören Bahçeli buna da şu sözlerle sert tepki gösterdi:
“Devlet terör örgütüyle pazarlığa tutuşmaz, müzakere etmez, sonuna kadar, kıran kırana mücadele eder. Bölücü terör örgütü PKK’nın önünde üç seçenek vardır. Bu üç seçenek yıllardan beri savunduğumuz görüşlerdir.
1 - Terör eylemlerine koşulsuz olarak derhal son vermek,
2- Silahlarıyla dağdan inip Türkiye Cumhuriyeti devletine teslim olmak,
3- Türk adaletinin vereceği hükme razı olarak cezalarını çekmek olacaktır.
8 Kasım 2011 tarihinde İzmir’de yaptığım bir konuşmada aynen değindiğim üzere, ‘Bunun dışındaki her yöntem, devletin teröre teslim olması ve teröristlerin önünde diz çökmesi anlamına gelecektir ve çok açık söylüyorum ki; makamı ve mevkii ne olursa olsun bunu yapmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.’”
EFKAN ALA: AÇILIM YOK
Nitekim, AK Parti Genel Başkan Vekili ve Bursa Milletvekili Efkan Ala da, çözüm süreci ya da açılım gibi tartışmanın olmadığını açıklamış; “Sorun da farklı, sorunlara bulunacak çare de farklı. Her seferinde aynı şeyi yapmak durumunda değiliz. Bugün 24 saat Kürtçe kanal yayın yapıyor. Bunlar aşıldı. O süreçlerin belli yerinde Ortadoğu tarumar oldu. Türkiye, o reformlarını yapmamış olsaydı Irak ve Suriye’ye döndürmek isteyen projelere yenilirdi” dedi.
Özellikle devlet içinde kanser hücresi gibi yerleşmiş olan FETÖ unsurlarının sabotaj ve provokasyonlarına rağmen toplumsal ve ekonomik maliyeti hayli yüksek olan açılım sürecinden geriye kalan tek şey, çözüm konusunda PKK ve onun siyasi kolu HDP’nin değil devletin daha samimi olduğunu göstermiş olmasıydı. Belli bir kesim hariç bugün PKK bölgede etki alanını kaybetmiş, PKK-HDP-DEM beklediğinden düşük destek görüyorsa bu sürecin sonucudur.
SORUNUN ADI TERÖR
Bu süreç sonunda sorunun “Kürt sorunu” değil bölücü talepleriyle “Terör örgütü PKK sorunu” olduğunu anlaşıldı. Gerek terör örgütü PKK yöneticileri gerek PKK/DEM kanadı, AK Parti ya da MHP’nin yeni bir açılım ya da çözüm süreci peşinde olmadığını anladı.
PKK/DEM’İN UMUDU CHP
PKK/DEM’li Tuncer Bakırhan, işbirliği yaptıkları CHP’ye çağrıda bulunarak “CHP, Kürt sorunu hakkında ne düşünüyor? Buyurun siz ne düşüyorsunuz? Bu sorunu nasıl çözeceksiniz? Açıklayın biz de görmüş olalım ”dedi. Çünkü PKK/DEM’in talepleri tamamen PKK terör örgütünün talepleriyle aynı. Yani, PKK, elebaşının ve hapisteki PKK’lıların serbest kalması, Özerklik, Anayasa’dan Türk tanımının, ilk 3 maddenin değiştirilmesi, anadilde eğitim gibi talepler.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.