Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadelede en küçük zafiyet göstermeyeceğini herkes bilir. Gül, başında “Adalet” yazan bir bakanlığı yönetiyor.

“Adalet”, haksızlığa uğrayanın hakkını teslim etmek; bir tarafıyla suçsuza beraat, suçluya da hakettiği cezayı vermek demektir. Adalet Bakanlığı’nın ve genel olarak yargının görevi de, o meşhur terazinin denge noktasında durmaktır.

Ama konu, yargıda FETÖ adına o adalet terazinin ayarıyla oynamak isteyenler olunca dikkat kesilmek gerekiyor.

Adalet Bakanı’nın, Cumartesi (5 Ocak) günü gazetecilerle yaptığı toplantıdaki sözleri “FETÖ’den arınma süreci tamamlandı” diye yansıyınca toplantının ses kaydının tamamını dinledim.

Bakanı’nın sözleri şöyle; “FETÖ’nün arınmasından sonra elbette sisteme hızlı bir şekilde hakim ve savcı arkadaşlarımız dahil oldu… Artık arınma hakim ve savcılar FETÖ şeyinden kurtuldu.

“Mehdi” kararı veren ondan sonra kendi gibi düşünmeyen idare ve vergi mahkemelerini bile enstrüman olarak kullanan örgüt 4 bin civarında ayıklandı. Şimdi artık Türk milleti adına karar veren Anayasa hukuk çerçevesinde karar veren hakim savcı sayımız var.

Peki sürekli bu tahribatı da anlatacak değiliz. Şimdi inşaa etme dönemi.” Bakan Gül, bu cümleden önce şunları da söylemiş; “15 Temmuz girişiminden önce hakim ve savcı sayısı 14 bin 785 kişiydi, ihraç edilen 3 bin 908 bu konuda tabii biz hakim ve savcıların hepsine güveniyoruz.

FETÖ kripto bir örgüt her an, varsa da bu konuda Hakim Savcılar Kurulu ile yarın öbür gün 10 hakim savcı ihraç olduğunu duyabiliriz her yerde her kurumdan…”

TSK’da 15 FETÖ’cü varken

Önce rakamları hatırlatayım, 2016 yılında 15 Temmuz öncesi dönemin HSYK yetkilileri yargıda 5 bin FETÖ mensubu olduğunu açıklamışlardı. Bakan Gül ise önceki gün gazetecilerle sohbetinde, 15 Temmuz’dan bugüne kadar 3 bin 908 kişinin ihraç edildiğini açıkladı. Yani hâlâ yargı içinde binden fazla FETÖ mensubu olduğu ortaya çıkıyor.

Zaten, HSK Başkan Vekili Mehmet Yılmaz, üç ay önce “Yargıda FETÖ bitmedi, bitmez” demişti. Gerek ByLock, gerek ankesörlü hat operasyonları, bazı tahliye kararları, bazı zengin FETÖ üyelerinin serbest bırakılması, hatta bazı soruşturmalar veya tutuklamalar bu konuda dikkatli olmak gerektiğini gösteriyor.

Londra Büyükelçiliği’ndeki Adalet Bakanlığı yetkilisinin, Akın İpek’in Türkiye’ye iadesini engelleyecek içerikte, gerçeklerle bağdaşmayan bir yazıyı mahkemeye yollaması bize bir şeyleri anlatmalı.

yazının devamı