Yazımın başlığı size tuhaf gelecek biliyorum. Yıllardır Amerikan istihbaratının aracı olarak Türkiye’de devlet kurumlarına yerleşen Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Gülen’in iade tartışması iki gün içinde tekrar başladığı noktaya döndü.

Amerikan NBC News kanalı, ABD Başkanı Trump’ın, Fetullah Gülen’in iadesi için farklı yolların bulunmasını istediğini yazdı. İddia devlet kurumları tarafından anında yalanlandı. Trump da böyle bir konunun gündemde olmadığını açıkladı. Dolayısıyla, benim için hiç inandırıcı olmayan konu başa dönmüş oldu.

Türkiye’nin toplam yedi iade talepnamesi gönderdiği Gülen ile ilgili dosyalar ABD Adalet Bakanlığı tarafından incelenip yargıya gönderilmedi. Çünkü ABD siyasi kurumları, mevcut delilleri, sanıkların ifadelerine rağmen FETÖ’nün ve elebaşı Gülen’in 15 Temmuz darbe girişimi ile ilişkisini kabul etmiyor. Bu da ABD’yi benim gözümde 15 Temmuz darbe girişiminin suç ortağı yapıyor. Şimdi gelelim attığım tuhaf başlığa…

KARLOV SUİKASTI-FETÖ

19 Aralık 2016 günü Ankara’da bir sergi açılışında Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov, Mevlüt Mert Altuntaş isimli polis memuru tarafından vurularak öldürüldü. Suikastın amacının Türkiye ve Rusya arasında yeni bir çatışma çıkarmayı amaçlayan provokasyon olduğu açıktı. Rus adli makamlarının da yakından takip ettiği soruşturma iki yıl sonra tamamlandı.

Cumhuriyet Savcısı Adem Akıncı tarafından hazırlanan iddianameye göre suikastın bir numaralı şüphelisi Fethulah Gülen. Yaklaşık 600 sayfadan oluşan iddianamede 9'u tutuklu, 28 şüpheli yer alıyor.

İddianamede, suikastın FETÖ tarafından organize edildiği ifade edildi. Örgütün bu suikast ile Türkiye'yi uluslararası alanda zor duruma düşürmeyi ve Türkiye-Rusya ilişkilerini bozmayı amaçladığı belirtildi.

İddianamede, saldırgan Altuntaş ile eski Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu çalışanı olan FETÖ’nün 'mahrem imamı' Şahin Söğüt'ün, suikasttan önce görüştüğünü ortaya koyan önemli bir delile de yer verildi. İddianame açıklanınca detaylarını göreceğiz.

Konu, Putin ve Erdoğan arasındaki görüşmelerde de gündeme gelmişti. Putin de bu olayı “Provokasyon” olarak nitelendirirken, hem Türk-Rus ilişkilerine hem de Suriye'deki barış sürecine zarar vermeyi amaçladığını ifade etmişti.

İddianameyle Karlov suikasti yalnız Türkiye ve Rusya’nın değil Amerika’nın da içinde bulunduğu bir davaya dönüştü.

yazının devamı