TARİH

Murat Bardakçı : Prens Philip ve Osman Gazi

Tarih
06 Mayıs 2017
İzlenme
2149 Kişi
BUCKINGHAM Sarayı’nda önceki gece sabaha karşı yapılan bir toplantı, İngilizlerin yüreğini ağzına getirdi.

Sarayın önde gelen isimlerinin böyle abuk subuk saatte biraraya gelmeleri üzerine Kraliçe Elizabeth’e birşeyler olduğu, 91 yaşındaki kadıncağızın tâcına, tahtına ve tabii dünyaya veda ettiği zannedildi ama yapılan açıklama herkesi rahatlattı: Kraliçe’nin 95 yaşındaki kocası Edinburgh Dükü Prens Philip, önümüzdeki sonbahardan itibaren resmî görevlerini bırakmaya karar vermişti.

Adamcağız bu karara varmakta aslında son derece haklı! Tam 70 sene boyunca karısının birkaç adım gerisinde gitmek zorunda kalmanın getirdiği yorgunluğa 95 yaşından sonra hâlâ tahammül edebilmek kolay iş mi?

Prens’in kim olduğundan, yani aile geçmişinden kısaca bahsedeyim:

Philip’in damarlarında az da olsa İngiliz kanı vardır ama aslında halis bir Danimarka ve Yunan melezidir; “standard” denen kendine mahsus bayrağında da Danimarka ile Yunan krallıklarının sembolleri vardır.

SANDUKAYI TEKMELEDİ Mİ?

Yunan Parlamentosu memlekette krallık yapacak adam bulamayınca 1863’te hükümdar ithaline karar vermiş ve Danimarka Kralı Dokuzuncu Christian’ın oğlu George’u davet edip “Birinci Yorgo” olarak tahta çıkarmıştı. Yorgo tam 50 sene hüküm sürdü, tahtta belki daha da uzun müddet kalacaktı ama Selânik’te bir suikaste kurban gitti ve yerini daha sonra tahttan indirilecek olan oğlu Konstantin aldı. Hani bizim İstiklâl Harbi senelerinde Bursa’ya kadar giden ve “Osman, bak ben geldim! Haydi kalk da memleketini kurtar!” deyip sandukayı tekmelediği iddia edilen Konstantin var ya, işte o!

Yorgo’nun bir oğlu daha vardı: Profesyonel asker olan Prens Andrea yahut İngilizler’in söyledikleri şekilde Andrew... Anadolu’yu işgal eden Yunan ordusuna kumanda eden subaylardan idi ama uğranan büyük bozgun üzerine emirleri yerine getirmemekle ve ihanetle suçlandı, tutuklandı, idama mahkûm edildi ama kurşuna dizilmekten karısı Battenberg Prensesi Alice’in İngiltere Kralı nezdinde yaptığı girişimler sayesinde kurtuldu ve sürgüne gönderildi.

Kraliçe Elizabeth’in kocası Prens Philip, işte Bursa’ya kadar gelen bu Prens Andea’nın oğlu idi ve 1921’de Korfu Adası’nda, bir villadaki mutfak masasının üzerinde doğmuştu.

Daha açık şekilde anlatayım: Prens Philip’in dedesi Yunan Kralı Yorgo, amcası bir diğer Yunan Kralı Konstantin, amcasının oğlu kısa bir müddet kral olan Alexander, muhterem pederi Osman Gazi’ye hitaben o mâlûm sözleri sarfeden Prens Andrea, valideleri de doğuştan sağır olan ve sonraları tırlatıp rahibe elbiseleri ile dolaşan Prenses Alice!

AT MERAKLISI KARI-KOCA

Philip, 1947’de İngiltere tahtının vârisi olan Prenses Elizabeth ile evlendi; karısının beş sene sonra, 1952’de tahta geçmesi üzerine “Kraliçe’yi birkaç adım geriden takip etme” vazifesine başladı ve bu vazifeyi tam 65 sene boyunca elhak mükemmel şekilde yerine getirdi.

Prens kabalığı, umursamazlığı ve boşboğazlığı ile bilinir ve bu huylarını altmış küsur sene boyunca defalarca göstermiştir ama İngiliz hanedanını yakından tanıyanların söylediklerine bakarsanız, aile içerisinde en düzgün değerlendirmeleri yapıp en doğru kararları verebilen de odur ve bu yüzden başta karısı Kraliçe olmak üzere hanedanın tamamı önemli işlerde Prens’e akıl danışır ve sözünü de mutlaka dinlerler...

Şimdi düşünün: Görüşlerine önem verildiği ve sözü her zaman dinlenen bir aile büyüğü olacaksınız ama bu özellikleriniz pek bilinmeyecek ve 65 sene boyunca hanımınızı bir gölge gibi takip edeceksiniz, üstelik “charity” dedikleri 800 küsur yardım kuruluşunun başında bulunacaksınız ve hayatınız hep protokol işlerinde geçecek...

Adamcağız gerçi biraz geç bile kalmış olsa da “Yeter yahu” deme fırsatını 95 yaşında buldu ve bu işleri artık bırakacağını ilân etti!

Az bilinen bir ayrıntıyı da vereyim: Kraliçe ile kocası at meraklısıdırlar ve Prens Philllip, İstanbul’a resmî ziyaretlerinin haricinde at satın almak için “Prens” değil, “Mister Philip Mountbatten” ismine çıkartılmış normal İngiliz pasaportu ile birkaç defa gelmiştir.

Bu gelişlerinden birinde İstanbul’da yaşayan bir kuzenini ziyareti sırasında kuzeninin Türkiye’nin önde gelen atçılarından olan kocasından at meselesi yüzünden işittiği lâfları da günün birinde belki yazarım...

Habertürk
6 Mayıs 2017

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER