Gezi kalkışmasında liselileri kışkırtıp polis taşlattırdılar…

Kobani kalkışmasında liselilere beleş esrar çektirip adam öldürttüler, çocukları linç ettirdiler…

Sur’da liselileri “madde bağımlısı yapıp” döve döve barikat kurdurdular, çukur kazdırttılar, imha ettiler…

Cizre’de liselilerin ağızlarına cesaret hapı, ellerine silah verip vahşileştirerek, asker-polis katili yaptılar…

Nusaybin’de liselilerin uyuşturucu maddelerle “beyinlerini uyuşturup” tıpkı Firavunlar gibi buz gibi havada, aç susuz tünel kazdırttılar.

Ya şimdi?

Saçı başı ağarmış insanlar Gezi’de beceremediklerini…

Kobani’de başaramadıklarını…

Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de muvaffak olamadıklarını…

Liseliler üzerinden sahneleyecek gibi görünüyorlar!

Canlı bomba olarak kullanamadıkları, çukur kazdıramadıkları, cesaret hapı yutturamadıkları gençlerden bir “ayaklanma” devşirmeye çalışıyorlar…

•

FETÖ-PKK militanı olarak kullandıkları gençlerden arta kalanları…

Canlı bomba olan gençlerden arta kalanları…

Bu kez, “yeni bir kalkışmada” harcamayı düşünüyorlar.

İşte tam da bu yüzden, üniversiteli gençleri canlı bomba yapıp patlatan zihniyet, gözünü liselilere dikti…

Tıpkı PKK’nın, gençleri 1, 2, 3… diye kodladığı mezarlara gömdüğü gibi şimdi yine bir kuşağı daha sokaklara döküp “kurban” etmek istiyorlar!

Proje Kılıçdaroğlu, “liselilerle gurur duyduğuna göre”, yerinde duramayan, biraz daha delikanlı bir eylemci kitlesi devşireceğe benziyor.

•

Hani genç nüfusumuzun çokluğu ile güçlü hissediyoruz ya…

Hani Avrupa nüfusu gittikçe ihtiyarlıyor diye şanslı hissediyoruz ya…

“Üst akıl” o nesli kısa yoldan ve ellerini kirletmeden birbirine yedirmeyi planlıyor!

12 Eylül darbesi öncesi icat ettikleri sağ-sol kavgası gibi…

Burada ailelere ciddi vazife düşüyor zira “üst akıl”, Afrika’ya, Ortadoğu’ya uyguladığı “genç nesli gömme projesini” Türkiye’de “yeniden” sahneye koyuyor.

Baksanıza! Bilderberg Toplantısına artık siyasetçilerin yanı sıra akademisyenler de davet ediliyor!

Kılıçdaroğlu, birebir HDP-PKK siyaseti izlediğini artık gizlemiyor.

Mesela…

-Kendi güvenliğini kendilerinin sağlaması…

-Gençleri sokağa kışkırtması…

-İktidara “seçim yoluyla değil”, zorbalıkla varmaya çalışması…

-Dış istihbarat servislerinin “tek kullanımlık proje aparatı” olmaya atlaması…

-Ülke çıkarları uğruna değil, AB projelerini gerçekleştirmek uğruna savaşması…

-Milli irade ölçeklerine göre değil, milli iradeyi hiçe sayan tepeden inme ve kavgacı bir siyasi mücadeleden yana olması…

-İktidara karşı sürekli olarak “sokak eylemleri” sopası sallaması…

-Kan dili kullanması…

-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek için “şeytanla dahi” kol kola girmesi…

Daha hangi birini sayayım, bilmiyorum ki?

Bunu yıllardır söylüyorum…

CHP eşittir HDP!

Bu köşede kaç kere söylendi?

Arayın görün…

Baykal, tam da bu proje için “kaset”le gönderildi…

FETÖ ve ipini elinde tutanlar, Baykal’ın aksine itaatkâr bir proje aparatı olduğu için Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin başına getirdi.

Zira bunların birine “çengel” takması için, sağ-sol-liberal-dindar fark etmez! Milli duruşu olması kafi…

Birini baş tacı etmeleri için de, sağ-sol-liberal-dindar fark etmez! “AB ile ilişkileri niye donduruyorsuuuun? Vururlar kafamızaaa! Çökertirler biziiii!” diye ağlayın yeter!

AK Parti’nin İsrail projelerini eleştirin yeter!

FETÖ_PKK’ya yeşil yakın yeter!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a düşmanlık edin yeter!

Kısacası, “kullanışlı olun” bu memlekette başınız göğe erer!

Akit
17 Haziran 2016