Kılıçdaroğlu’nun öz amcasının oğlu, PKK’nın Hamburg sorumlusudur diye yazdım...

Kılıçdaroğlu, PKK’lı Sakine Cansız’ın taziyesine katıldı diye öfkeli yazılar yazdım...

Kılıçdaroğlu, PKK’nın çukur savaşında, teröristlere “arkadaşlar” diye hitap ettiği için yazılarımda ateş püskürdüm...

“Hele PYD terör örgütü değildir” dediği zaman,  “tarafını belli ettin ve sen de artık, Demirtaş gibisin” dedim...

CHP’yi CHP’den çıkartarak, PKK kadrolaşması yaptığına dair iddiaları destekleyen Hüseyin Aygün ve Sezgin Tanrıkulu gibi isimleri CHP’de kadrolaştırdığını ve bunu kesinlikle üst aklın bir projesi olarak yaptığını savundum.

CHP’li milletvekillerinin terörist cenazelerinde ağlayıp sızlamalarına müdahale etmemesini vatana, millete ihanet saydım.

Baykal’a yapılan FETÖ operasyonu yoluyla CHP Genelbaşkanlığı koltuğuna oturduğu için her daim o makamı kaset yoluyla işgal ettiğini düşündüğüm için, Kılıçdaroğlu’nu hiçbir zaman CHP lideri olarak göremedim!

Gezi Kalkışmasını provoke ettiği halde, CHP’li Yalova Belediyesi’nin “yüzlerce ağacı” katletmesine seyirci kalmasını ikiyüzlülük, hatta samimiyetsizlik olarak niteledim.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı kullandığı çirkin ifadeler yüzünden, “kifayetsiz muhteris” adamın çekemememezliğidir dedim.

DHKP-C’li Battal-Gamze İlgezdi›nin Rezidans vurgununun üstünü örtmeye çalıştığı için çok sert bir dille eleştirdim.

Eski Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu’na kullandığı çirkin ifadeler yüzünden, müflis bir siyasi karakter olduğuna hükmettim.

Kasket altına Etro gömlek giymekle solcu olunamayacağını söyledim.

FETÖ-PKK ile dirsek teması olduğunu defalarca dile getirdim.

Pensilvanya Şeytanı Feto’nun kuklası olduğunu böyle dimdik yazdım.

Gandi Kemal değil, Gundi Kemal olduğunu yazdım.

Aklıma geldiği kadarıyla sıraladığım bunca kanaatime rağmen, Kılıçdaroğlu’nun Yenikapı’daki darbe karşıtı mitinge katılmasını takdir ettim. Hatta istihza edenlere de müdahale ettim.

Çünkü...

Terör örgütlerini yakından tanıyan biri olarak, bunun Kılıçdaroğlu’na maliyeti konusunda fikir sahibiydim.

Tıpkı FETÖ projesi Meral Akşener’in, Yenikapı mitingine katılan Devlet Bahçeli’nin milli duruşunu ona zül sayacak kadar çukura ineceği konusunda bilgi sahibi olduğum gibi...

Zira şimdi bu üst aklın kuklası FETÖ-PKK-DAEŞ’in, Milli İrade›den yana saf tutan herkesi hedefe koydukları bir süreçteyiz.

FETÖ-PKK-DAEŞ, yani “üst aklın tek kullanımlık aparatları”, içeriden-dışarıdan vatanımızı işgal etmek için omuz omuza saldırıyorlar!

Kılıçdaroğlu’na da “Yenikapı” yüzünden gözdağı veriliyor. Ölüm tehdidiyle, milli iradenin yanında durmasının önüne geçilmek isteniyor.

Buna fırsat vermeyelim! 

Kılıçdaroğlu, milli iradenin yanında durduğu müddetçe, Yenikapı ruhunu kaybetmediği müddetçe, laf yok...

Yenikapı mitingi önemlidir.

Darbeye karşı milli bir duruşu, kenetlenmeyi, kavgayı, davayı, bir Çanakkale, bir Kurtuluş Savaşı ruhunu temsil etmektedir.

Yenikapı, dünyayı tir tir titreten, İmanlı Çılgın Milletin gövde gösterisidir. 

Şimdi memleketimizde savaş zamanı...

Parti farklılıkları, dünya görüşleri, inançları, ideolojileri ne olursa olsun düşmana karşı sıkılı bir yumruk gibi durma zamanı...

Feto belasını Allah’tan bulacak! Er ya da geç... PKK ve DAEŞ de öyle...

Lakin bizim bu Biden köpeklerine verecek bir karış toprağımız yok!

Bir gecede tankları durdurmayı, darbecilere meydan okumayı başarabildiysek, Suriye’deki hain PYD ve DAEŞ’i de bu ruhla yok edebiliriz.

Allah’ın izni, inayetiyle...

Kılıçdaroğlu diyorduk.

Kılıçdaroğlu’na da, yaralı güvenlik güçlerine de geçmiş olsun!

İşte terör böyle bir illettir...

Ona verdiğin sürece iyisindir.

Amaaaa, en ufak bir ters düşme halinde kurşunu ensene yersin.

Madem vefaları yok, madem hain ve katiller, bundan böyle milletinin yanında daha kararlı durmanı bekleriz Kılıçdaroğlu!

YeniAkit
26 Ağustos 2016