ÇOCUK ve AİLE

Kıvanç Tığlı : Ön ergenlikte kaygı bozukluğu ve travma

Tarih
27 Ocak 2015
İzlenme
2220 Kişi

1 Aralık 2014

Değerli okuyucularım, “Ön ergenlik”, “Latant dönemin” bitişiyle, ergenliğin başlaması arasında bir geçiş olarak belirlenen ve ortalama 10-13 yaşlarını kapsayan devredir. Anne ve babalar için çocukları halen küçüktür; oysa onu kucaklamak imkansız hale gelmiştir. Bu dönemde ön-ergeni zorlayacak bir başka alan da ortaokula geçiş ve bununla ilgili kaygılardır. Ne de olsa, ilkokulda tek bir öğretmen varken, ortaokulda birden çok öğretmen ve farklı bir okul ve ders müfredatıyla karşılaşmıştır. 

“Psikanalitik kurama” göre, çoğu genç için ortaokula geçiş, daha geniş ve karmaşık bir yapı içine girmeyi ifade eder; uyaranlar fazlalaşır ders ve hoca sayısı artar. Diğer yandan öğretmenlerin ve ebeveynlerin baskısı artmaktadır. 

“Bürgin” de artık çocuk olmayan ama henüz ergenliğe de girmeyen bu gençlerin durumundaki vurgulayarak, ön-ergeni trapezini bırakıp sıçradıktan sonra kendini havada bulan, karşı tarafa geçmesine izin verecek diğer trapezi ise henüz yakalamamış akrobata benzetmiştir. (Bürgin, 1994)

“Valentin”de bu dönemin başlıca özelliğinin, artık özdeşim modelleri olmaktan çıkan anne babaya karşı yeni bir mesafe arayışı olduğunu söylemiştir. Bu hareket, ön ergende hem büyük ilgi hem de kaygı uyandırır. Sıklıkla çatışma okul ve öğretmenler üzerine yer değiştirir. Bu gençler, hâlâ ebeveynlerinin korumasına ihtiyaç duyarlar, fakat aynı zamanda “kendilerini bulmak” için onlara karşı gelmeleri de gerekir. (Valentin, 1991)

Bunaltı (anksiyete) geçiren bir ön ergen belirsiz bir korku içindedir, sürekli sıkılır. Sık sık solur, terler, göğsü sıkışır, boğazında lokma kalmış gibi bir tıkanma duyar, çarpıntısı vardır. Kolları uyuşabilir, yüreğinde batma, midesinde sıkıntı olabilir. Hasta korkunç bir şey olacakmış gibi tedirgindir.

  Bunaltı çoğunlukla bilinç dışından kaynaklanan bir çatışmanın ürünüdür. Bilinç dışında tutulamayan yasak dürtü ve eğilimlerin bilince çıkmak için zorlaması bunaltı yaratır.
Çocuklukta yaşanan bunaltının en önemli nedeni ana babadan ayrılma, ana babayı yitirme durumlarıdır. Erkek çocuğun anneye yaklaşmak (3-5 yaşları arasında), babanın yerini almak istekleri de ödipal çatışmaya neden olur. Bu duygulardan dolayı babasının öfkesini üstüne çekeceğini, cezalandırılacağını sanır.

   Değerli okuyucular, çocukların güvenlikleri, gösterecekleri performans (özellikle de okul sınavlarında) ve dış görünüşleri konusunda endişelerinin olması, okul ve ön ergenlik döneminde çok sık rastlanan bir durumdur. Bu tip endişelerin kaynağı gerçekliklerdir. Bir danışanım, çok iyi hazırlanmadığı bir matematik sınavında başarısız olacağı endişesini taşıyordu. Bu normal bir durumdur. Oysa iyi hazırlanmış olsa bile, sınav nedeniyle kendini çok gergin hissetse o zaman bu kaygı, normal değildir. Stres oluşturan herhangi bir durum endişelere neden olabilir. Beklenmedik bir boşanma, dede veya anneannenin ölümü, yeni okula başlamak, okulda beklenmedik bir şokla veya travmayla karşılaşmak çocuklarda stres ve anksiyete oluşturur. 

Mert, onbir yaşında, 5. sınıf öğrencisi olan bir erkek çocuktur. Okula gitmek istememe, okuldan içeri girerken başlayan yoğun bir sıkıntı ve kaygı hissi, mutsuz olma, sık sık baş ağrısı çekme, sabahları yoğun bir sıkıntıyla uyanma gibi sorunlarından dolayı danışmanlık merkezine başvurmuştur. Fiziksel görünümü bakımından yaşını gösteren Mert, görüşme sırasında uyumlu ve istekli bir tutum sergilemiştir.

   Mert, iki çocuklu bir ailenin en büyük çocuğudur. Kendisinden üç yaş küçük bir kız kardeşi vardır. Görüşmeye katılmayan kardeşinin ruhsal bir sıkıntısı yoktur. İlkokul 1. sınıfta okumaktadır.

  Mert ile bireysel görüşme seansında kendisine, “Bir insan resmi çiz” testi (Çocukların kişiliğini ve duygusal durumunu anlamada kullanılan bir testtir) uygulanmıştır. Danışanımın, “Bir insan çiz testi” sonuçlarına göre şu yorumlar ortaya çıkmıştır; Depresif özellikler-içe dönük yapılanma-hassas ve kırılgan kişilik–kendine güven eksikliği gibi bulgular saptanmıştır. İlk resimde, karşı cins yani erkek çizmesi beklenirken kız resmi çizmiştir. Bu durumda babanın oğluna yeterince sevgi, ilgi göstermemesi ve baba-oğul paylaşımının soğuk olduğu düşünülmüştür. Hakikaten de anne ile yapılan görüşmede, anne, eşinin çok sinirli ve otoriter birisi olduğunu ve oğlunun ondan çekindiğini belirtmiştir.

   Mert’e bir sonraki görüşmede, “Aile çiz testi” uygulanmıştır. (Aile çiz testi, çocuğun ebeveyni ve aile içinde yer alan diğer bireylerle olan ilişkisi ile çocuğun bakış açısından aile işlevlerini değerlendirme konusunda bilgi verir.) Aile çiz testi sonuçlarına göre; aile içinde en fazla değer verdiği kişi olarak annesini çizmiştir. Aile içinde en fazla çatışma yaşadığı, yakınlaşmakta sorun yaşadığı kişi olarak da babasını sayfaya yerleştirmiştir. Bir de danışanım, babayı sayfanın en arkasında çizmiştir. Bu da bize, babanın aileyle özellikle de oğlu ile bütünlük sağlayamadığını düşündürtmektedir. Danışanım sadece resminde babasının gözlerini küçük nokta şeklinde çizmiştir. Bu durum da, danışanımın babayla yakınlaşmakta, onunla paylaşım içinde bulunmakta zorluklar yaşadığını bize düşündürmektedir. 

Mert’e okulda veya hayatında kendisini rahatsız eden bir olumsuz olayın olup olmadığı soruldu. Mert, bu sene ekim ayında, nöbetçi olduğu sırada beden dersindeki öğrencileri izlerken, birdenbire 6. sınıflardan bir çocuğun gelip ona vurduğunu, kendini savunamadığını ve kendisinin şok olduğunu bu durumun onu çok üzdüğünü anlattı. Ayrıca, 5 hafta önce halasının doğum yaptıktan sonra bebeğinin erken doğduğunu ve bir süre küvözde kaldıktan sonra öldüğünü anlattı. Bunların dışında olumsuz bir travmatik anı anlatmadı. 

Danışanım Mert’e bir sonraki seansta “Kaynak yerleştirme” ve “Güvenli yer” egzersizi uygulandı. Ayrıca sıkıntı ve kaygı geldiğinde neler yapması, nasıl kendini rahatlatacağı öğretildi. Travmatik anısı ile ilgili EMDR travma terapisi çalışıldı. Mert son kontrol seansına geldiğinde çok mutluydu, okulda artık sıkılmadığını, kendini derslerine verebildiğini anlattı. Anne ve babaya oğullarına karşı nasıl davranmaları gerektiği anlatılarak seanslarımıza son verildi. 

Çocuklarımızın rahat pozitif olması duasıyla Allah’a emanet olunuz. 

PSİKOTERAPİST

DNŞ TEL:0 212 503 79 95 -0 506 401 79 91

YeniAkit

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER