KÜLTÜR/SANAT

Fuat Uğur : "Tanrıtanımaz adamların kendilerini 'Tanrı' gibi gördüğü ülke"

Tarih
04 Eylül 2015
İzlenme
2080 Kişi

4 Eylül 2015

Stephane Blet’yi tanır mısınız?

Başlıktaki söz ona ait.

İzzet Çapa’nın keman virtüözü Ayla Erduran’la yaptığı ve Hürriyet’in muhtemelen boş bulunup yayınladığı röportajda ismini öğrendim. Arada kaynayıp gitmesin diye gazeteyi bir kenarda beklettim. Çünkü gazetenin internet sitesi onunla ilgili bölümü sansürlemiş. Neden yayınlamadığını da onu tanıyınca anlayacaksınız.

Blet, ünlü bir Fransız piyanist. Üç yaşında başladığı müzik serüveninde başarıdan başarıya koşmuş. Blet hayatını belki de dramatik olarak değiştirecek iki önemli karar almış. Önce bir Müslüman kadınla evlenmiş. Ondan bir oğlu dünyaya gelmiş. İkinci olarak da kendi kendine Türkçe öğrenmiş. Ardından ver elini İstanbul. O kadar sık geliyor ki artık yarı İstanbullu.

Ayla Erduran ile yollarının kesişmesi ise 30 yıl öncesine dayanıyor. “Onun Bach’ı nasıl çaldığını duydum. Tanıştım ve o vakitten beri de kopmadık” diye anlatıyor bu dostluğu.

Şimdi gelelim Stephane Blet’nin birbiri ardına sıraladığı bombalara. Önce Fransa demokrasisi üzerine çarpıcı sözleri:

 

Fransa’da demokrasi ve “özgür basın” yalanı

 

“Bazı Türk arkadaşlarım da Fransız olduğum için 'Demokrasinin kalbinde yaşıyorsun, ne şanslısın' diyorlar ama durum hiç düşündükleri gibi değil. Başımıza 'Avrupa’nın Şeytanı' Sarkozy geldiğinden beri feci durumdayız. O Müslümanları hiç sevmeyen bir adam. Fransa’da demokrasi ölüyor.  Bütün iyi niyetine rağmen Hollande da işi rayına oturtamadı.”

Blet, Hıristiyan-Müslüman kutuplaşmasıyla insanları nasıl birbirine düşürmeye çalıştıklarını, gazetelerin korkunç bir baskı altında olduğunu, kimsenin ağzını açıp bir şey söylemeye cesaret edemediğini anlatıyor. İzzet Çapa’nın “Allah Allah sen ülkeleri karıştırıyor olmayasın?” diye yönelttiği alaycı sorusuna verdiği cevap da şöyle:

 

Gazze senin neyine, ver konserini otur!

 

“Tabii ki karıştırmıyorum. Fransa’daki tüm gazetelerin sahibi tek bir kişi olduğundan devamlı taraflı haberler yapılıyor. İnsanlara nefret aşılanıyor. Bakın 10 sene önce Filistinliler için bir eser besteledim. Verdiğim konserlerden elde edilen gelirle Gazze’ye bir konservatuvar yaptıracaktım ki iptal edildi.”

Peki bu iptal kararını kim verdi dersiniz?

Türkiye’deki Fransız Konsolosluğu’na bağlı Fransız Enstitüsü.

Hani şu Gezi olaylarına lojistik destek verip daha geçen Ramazan’da Gay yürüyüşünde Konsolos düzeyinde boy gösteren Fransız Konsolosluğu.

 

Türkiye’deki müzik mafyaları ve Fazıl Say

 

Stephane Blet 12 Osmanlı rapsodisi besteleyen bir Türkiye dostu. Ancak onun ülkemizde müzik yapmasını istemeyen sadece kendi ülkesinin İslam düşmanı konsolosluğu değil. İslamofobi ile ruh hastası olmuş Türkiye’deki dostları da onlarla ortak. İzzet Çapa bunu biraz eşelediğinde altından Türkiye’deki politikleşmiş bir müzik mafyası ve Fazıl Say çıkıyor.

“Türkiye’deki orkestralarda gerçekten ciddi sorunlar var ve bunların birçoğu, maalesef ki 'Tanrı yoktur' diyen adamların kendilerini 'Tanrı gibi' görüp hareket etmelerinden kaynaklanıyor.  Fazıl Say, benim dünyama ait olabilecek bir isim değil. İyi bir piyanist ama diğer yandan İdil Biret, Hüseyin Sermet, Gülsin Onay gibi çok daha başarılı piyanistler var bu ülkede. Türkiye’deki müzik mafyaları sadece kendi sanatçılarının çok iyi olduğu algısı oluşturup diğer müzisyenlerin önünü kesiyor. Onlardan biri de benim. Konserlerim iptal ettirildi.”

 

Aydın despotizmi ve organik aydınlar

 

Stephane Blet’nin sözleri Türkiye’deki “Aydın” gerçeğine de parmak basıyor. Elitizmin esir aldığı, beynini Batı kolonyalizminin “değerleri”ne emanet eden ve niteliksizliklerini Türkiye’de yaşanan PKK vahşeti konusunda yayınladıkları bildirilerle gündeme getiren bir güruh.

Alev Alatlı ta 1986 yılındaki “Aydın despotizmi” adlı kitabında Türkiye’nin düşünce ve sanat hayatını vesayetleri altında tutmaya çalışan müstebitlere karşı çıkılması gerektiğini yazar. 

Bu bilgiyi bana gönderen Nurhan Fidan Kube dostumuz soruyor:

“30 yıl sonra bu coğrafyada aydın vasfının değiştiğini söyleyebilir miyiz? Peşi sıra kendisini dayatan soru da belki şu; bu ülke, organik aydınlarına ne kadar geçit verdi?”

Türkiye

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER