GÜNCEL

Fuat Uğur : “Sözcü’nün FETÖ’cülüğü” hakkındaki soruşturma

Tarih
25 Ağustos 2017
İzlenme
988 Kişi
 Malum FETÖ denen melun örgüt binbir kılıkta karşımıza çıkıyor. Yalan makinesine döndürülmüş haşhaşileri kılıktan kılığa girebiliyor, her türlü artistliği yapabiliyorlar. Duruşmalardaki hâllerini görüyor ve insanın nasıl bu kadar alçalabildiğini, şeref ve mertlikten yoksunluğun hangi boyutlara varabileceğini, hatta ahlaki açıdan diplerden daha derin çukurlar olduğunu idrak edebiliyoruz onlar sayesinde.

Düşünün ki “Sürekli yalan söyleyin, inkâr edin, gerektiğinde bana en galiz sözlerle küfredin, bizimle ilgili haberler yapın ve ipliğimizi pazara çıkaran bilgiler paylaşın, hiç önemi yok. Yeter ki kendinizi saklayın” diyen bir figür var karşımızda; Fetullah Gülen. Bu sebeple kimseyi güvenle savunabilme konforumuz kalmadı. Düşünmek gerekir ki bu hayli zor bir durum insan ilişkilerimiz açısından.

Lafı getirmek istediğim yer, başlıkta var zaten, oraya geliyorum.

Sözcü gazetesinin “FETÖ’cülüğü” hakkında bir soruşturma var. Gazete birkaç gündür de yayın yapıyor. Misal bilirkişi seçilen Ömer Faruk Gerçek adlı kişinin yerel gazeteci olduğundan giriyor, Atatürk düşmanı ve AK Parti-Tayyip Erdoğan yanlısı olduğundan çıkıyor. Bu konuda Ömer Faruk Gerçek’e ait pek çok Tweet de yayınlıyor.

İlkesel bakımdan insanların fikirlerinin adil ve hakkaniyetli davranmaya, tarafsızlığa etkisinin olmaması gerekir. Çünkü yapılan işe bakmak esas olmalı. Ama yine de eğer bilirkişilik formasyonu ve kâlifikasyon söz konusu ediliyorsa o başka, konuşulmalı ve tartışılmalı tabii.

Neyse, mesele bunun da ötesinde.

Sözcü gazetesi hakkında başlatılan soruşturmada tanık olarak ifade vermek üzere ben de çağrıldım. Gittim ifademi verdim.

Aslında çok anlamlı bulmadım ama yasal zorunluluk sonuçta.

Sözcü ile kavgam biliniyor ve bu konudaki yazılarım da ortada. Asparagasın Duayeni diye tanımladığım başyazarı Rahmi Turan’ın seks gazetesi çıkarmak dâhil cemaziyelevvelini yazdım ve geçen haftalarda kullandığı karikatürün tipik bir FETÖ manipülasyonuyla alçak bir mesaj verdiğini ifade ettim. MİT tırları ve Dışişleri Bakanlığının FETÖ tarafından dinlenmesi konularında yaptıkları haberlerin ve benzerlerinin de aynı FETÖ yöntemleriyle ele alındığını belirttim bir diğer yazımda.

Fikrim bu.

Peki, bu yazdıklarım Sözcü gazetesini FETÖ’cü yapar mı? Yani tutup, yazarları dâhil çıkaranlara FETÖ’cüdür diyebilir miyim? Hayır. Ben sadece bir yazarım, fikrimi ifade ederim ve bana resmen sorulursa da yazdıklarımı dillendiririm. Çünkü benim elimde hiçbir somut kanıt yok. Burada sadece bir parantezi sahibi Burak Akbay için açabilirim. Burak Akbay’ın “FETÖ’cülüğü” konusunda Fehmi Koru’nun yıllar evvel ortaya attığı “Sözcü’yü Cemaat çıkarıyor” iddiasının ardından malum Hüseyin Gülerce ve Cem Küçük de savcılıkta ifade verdi tanık olarak. Burak Akbay yurt dışında ve kaçak.

Neden Türkiye’ye dönmüyor, ayrı bir soru işareti.

İşin bir veçhesi bu ama aynı noktadan yola çıkarak bir uyarım var:

Cumhuriyet gazetesi ile ya da Büyükada’daki insan hakları dernekleri platformu toplantısı ile ilgili açılan davalarda ortaya çıkan handikapların benzerleriyle karşılaşmamak için, herhangi bir konuda soruşturma yürütülüyorsa üzerinde çok ciddi çalışılmalı, somut deliller varsa ve bu deliller eğer bir sonuca götürebilecek gibi görünüyorsa mesele mahkemeye intikal ettirilmelidir. Yani ortada “Biz onunla bununla konuşalım, kupür derleyelim. Kervan yolda düzülür, dava açalım, sonuçta hâkim karar verecektir” düşüncesi varsa bu bana doğru gelmiyor. Özellikle basına yönelik olarak açılan ve sonuçsuz kalan davaların nasıl itibar erozyonuna yol açtığı ortada. Hem hukuken hem de ülkemiz adına.

Dediğim gibi FETÖ karşımıza binbir kılıkla geliyor ve her türlü propaganda mekanizmasını işleterek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dünyada Kaddafileştirilmesi için ellerinden geleni yapıyor. Onların değirmenine su taşıyacak hiçbir şeye fırsat vermemek gerek.

Ben ne polisim ne de savcı. Bildiğimi yazıyorum ve onun dışında bir bilgiye sahip değilim. Ne Sözcü bir FETÖ projesidir diyebilirim ne de tersini. Bunu devlet mekanizmaları ve hukuk bilmek durumunda. Soruşturma da usule uygun ve hakkaniyetle yürütülmeli.

Yalnızca bunu söyleyebilirim.

 

“Büyükada’nın ajanları ve savunma argümanları” yazısına düzeltme

 

Salı günkü yazımda bir hata oldu. “Katılımcılardan Taner Kılıç…” diye başlayan bölüm nedeniyle Taner Kılıç’ın bu toplantıda bulunduğu algısı ortaya çıktı. Oysa Taner Kılıç, o toplantıdan bir ay önce İzmir’de bir soruşturma kapsamında telefonunda ByLock bulunduğu iddiasıyla gözaltına alındı ve tutuklandı. Taner Kılıç’ın avukatları belirlenen bilirkişi raporuyla telefonda ByLock olmadığının kanıtlandığını söylediler. Taner Kılıç, esasında katılımcılardan İdil Eser ile telefon görüşmesi yapmakla da suçlanıyor. Ama Taner Kılıç söz konusu derneğin yönetim kurulu başkanı, İdil Eser ise medya direktörü.

Düzeltir özür dilerim.
Türkiye
25 Ağustos 2017


YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER