GÜNCEL

Fuat Uğur : Kelepçe altın bilezik değil

Tarih
15 Kasım 2015
İzlenme
2263 Kişi

14 Kasım 2015

Başörtülü cemaat ablalarının kelepçeli görüntülerini tartışıyoruz birkaç gündür 

Koparılan gürültüye paralel olarak meseleye Başbakan bile müdahil oldu ve sonuçta Manisa Emniyet Müdürü Tayfun Erdal Ceren açığa alındı. Bunun üzerine bir de Manisa Valisi yaptığı tuhaf açıklaması tüy dikti.


Mesele “Başörtülü kadınlara kelepçe takılabilir mi takılamaz mı?” gibi gayri ciddi bir noktaya hapsoldu.


Bu eksende sürdürülen bir tartışmanın fayda sağlamayacağı açık. Çünkü o kadar çok yanlış var ki düzeltmeye neresinden başlayacağını şaşırıyor insan.


Olayın öncelikle çok güzel plânlanmış bir cemaat tezgâhı olduğu, içinde paralelci polislerin bulunduğu anlaşılıyor. Sonuçta başörtülü kadınların bu ülkede yaşadığı travmalar ve halen maruz kaldığı saldırılar dikkate alındığında Ak Parti’yi “kendi silahıyla” vurma fikri hayli iyi düşünülmüş bir proje.


Ama işin arkasındaki çeteyi bulup çıkarmak bizim işimiz değil.


Bu tartışma hukuki çerçevede sürmesi gerektiğine göre yasalara bakalım.


Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 93. Maddesinde kelepçe takılması ile ilgili “yakalanan ve tutuklanan kişilerin nakli” başlığı altındaki hükme göre “Yakalanan ve tutuklanarak bir yerden bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına, kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı durumunda kelepçe takılabilecektir” denmekte. Kanun koyucu, kelepçenin nasıl takılacağını öngörmemiş ve kelepçe takılmasını da kolluğun takdirine bırakmış.


Ankara Barosu avukatlarından Halil Makaracı da hangi hallerde kelepçe takılabileceğini belirttikten sonra şu önemli tespitte bulunuyor:


“Yakalanan bir şahsın herhangi bir yerde polis tarafından bileğine geçirilmiş olan kelepçe ile teşhirine hiç kimsenin hakkı yoktur. Kelepçe, kaçabilir bahanesiyle her yakalanana değil, kanun ve nizama göre buna layık olana takılmalı ve takılanı da mümkün olduğu kadar halka teşhir etmekten çekinmeli. Unutmamalı ki kelepçe altın bilezik değildir”


Bu izahatlar, kelepçenin hangi şartlar altında, kimlere takılacağını, takıldığı takdirde neler yapılması gerektiğini, teşhir etmemenin önemli bir husus olduğunu net biçimde açıklıyor.


O halde öncelikle şu konuda mutabık kalalım:


Kanun kimsenin kılığına kıyafetine, toplumdaki yerine, gelir durumuna ve saygınlığına bakarak uygulanmaz ve kanun adamı farklı muamelede bulunmaz.


“Başörtülü kadına kelepçe vurulmaz” diye bir hüküm, kural ve teamül de yok.


Lâkin, öte yandan hukuk bize bu cemaat ablalarına kelepçe takılmasını gerekli kılacak bir durum olmadığını da çok net biçimde anlatıyor.


O halde neden takılmış? Orası karanlık. İşin içinde paralel çetenin olmasından kuvvetle şüphe duyuyoruz çünkü onlara karşı epey şerbetliyiz. Zaten olayın cereyan ettiği yerde Cemaatçi Cihan Haber Ajansı’nın pusuya yatmış beklemekte olduğunu bilenler açısından yaşananlar hiç de şaşırtıcı değil.


Dünkü yazısında Star gazetesi yazarı Cem Küçük hatırlattı.


Uyduruk bir senaryoyla tutuklattırdıkları Vatan gazetesinin internet sitesi yayın yönetmeni Aylin Duruoğlu’na kelepçe takılırken çok mutlu olmuşlardı. Samanyolu Haber, Aylin Duruoğlu’nun kelepçeli görüntülerini zevkle yayınlamıştı. Zaman gazetesi de 23 Şubat 2010 tarihli haberinde kelepçeli Aylin Duruoğlu’nun fotoğrafının yanında şu başlığı atabilmişti:


“Vatan gazetesi yazarları terör örgütü davası sanığına destek çıktı”


Ne o vakit, ne de paralel çetenin polisleri KCK tutuklamalarında onlarca belediye yöneticisi kadını plastik kelepçelerle sevk ederken hiçbir emniyet müdürünün görevden alınması istenmemişti.


Daha iki yıl önce Soma maden faciasından sonraki duruşmalarda kadın avukatlar kelepçe takılarak spor salonuna tıkılırlarken de kimsenin gıkı çıkmamıştı.


Kısacası hâlâ zarfla uğraşıyoruz mazrufla değil. Biçimle uğraşıyoruz özden uzak.

Yasalar son derece açık. Uygulama için de açık ve berrak zihinler gerekiyor, hepsi bu.

Mesele başörtülü, başı açık ekseninde ele alındığı sürece çuvallamaya devam ederiz.


Eğer bu ülkenin Başbakanı’ndan, valisine kadar tüm yetkililer kelepçe takma olayına “Kanunun hükümlerinden uzak, incitici ve teşhire yönelik olması” nedeniyle tepki gösterselerdi ve emniyet yetkililerine “Şüphelilerin kaçma veya can güvenliği açısından tehlike arz etme durumuna ilişkin somut belirtiler var mıydı da kelepçe taktınız?” diye sorsalardı anlardım.

Ama kelepçelenenlerin başörtüsünden dolayı gösterilen yüzeysel tepki ve paralelin oyununa gelebilme konusunda içine düştüğümüz gaflet, daha alınacak çok mesafe olduğunu bize bir kez daha kanıtladı.

Türkiye

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER