EKONOMİ

Fuat Uğur : Domates, biber, patlıcan, pitaya ve sonuç Venezuela

Tarih
07 Eylül 2018
İzlenme
1318 Kişi

Acı da olsa kabul etmek zorundayız.

Türkiye’de bir hırsızlık ve fırsatçılık damarı var. Karanlık kuytularda yaşayan ve en hazırlıksız olduğumuz anı kollayıp saldıran yaratıklara benziyorlar. Sanki metamorfozla başkalaşıp normal zamanlarda da aramıza karışabiliyorlar. Ne oluyor ve nasıl oluyor da bunu başarabiliyorlar takdire şayan.

Sıkıntılı bir sürece girdik malum. Bir ekonomik türbülans var ve hepimizin taşın altına elini sokması gerekiyor. Ama bakıyoruz yine, elini taşın altına sokan, daha doğrusu sokmak zorunda kalan, sabit dar gelirli kitleler. Ama onları hedef tüketici kitle olarak seçen kimi şirketler, market zincirleri, aracı-komisyoncular, satıcılar ve tüccarlar hiç de aynı sorumluluğu hissetmedikleri gibi, tıpkı o mağara yaratıkları gibi yeniden başkalaşarak âdeta insanların kanını emmeye başlıyorlar.

 




Sosyal medyada yayılan şu etiketler, gerçeği, ortadaki zihinsel çarpıklığı tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Raftaki ürüne durduk yerde zam üstüne zam yapıyorlar. Satıştaki domates konservesi, fabrika tarafından geçen yılın domatesleriyle yapılıyor biliyorsunuz. Yani yaz aylarında domateslerin en ucuz olduğu zamanlarda ürün satın alınıyor ve fabrikada işlenerek satışa sunuluyor. Fazlası da depolarda bekletiliyor. Bu ürüne zam yapmanın adı tam anlamıyla gasptır. Şimdi kimse tutup da “İyi ama yakıt giderleri var” demesin. Hükûmet zaten yakıtı ÖTV’den indirerek sübvansiyone etmekte.

Sadece domates değil. Diğer sebze ve meyvelerde, deterjanda, tahılda ve benzeri tüm gıda maddelerinde ahlaksızca etiket yenileme yarışına girilmiş durumda.

Dövizin D’sini işiten basıyor zammı ve etiket değiştiriyor.

Türkiye’ye ekonomik yönden saldıran küresel çete, içimizdeki bu hırsızlık-fırsatçılık damarını çok iyi bildiği için, bizi buradan vurmak istiyorlar. Venezuela’ya yaptıkları gibi.

 

OPORTÜNİZM TABANA YAYILMADAN MÜDAHALE

Tamam, Venezuela ekonomiyi iyi yönetemedi ve çok hata yaptı, Türkiye’de bankacılık sistemi güçlü, bütçe denkliği var, toplam dış borç GSMH’nın yüzde 30’u, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 70.

Hepsi iyi de eğer balık başından kokarken müdahale edilmezse bu olay kronikleşir ve yaygınlaşmaya başlar. O zaman da geri döndürülemez bir hâl alır ve bir ülkenin çökertilmesi için ilk etkili aşama başlar.

Kendimden örnek vereyim. Kışın domates almadığımız için konserve domates yapıyoruz. 15-20 gün önce yakın bir köyden kilosu iki liraya aldığımız domates için üretici köylümüz bu kez 5 lira istedi.

İşte buydu söylemek istediğim. Çünkü o marketteki hırsızlığı görüyor “Ben de yapabilirim” diyor. Siz bu çarpıklığa ister ahlaksızlık deyin, ister başka bir şey. Ama bu fırsatçılığın bir kere başladığı yerde durdurulmadığı takdirde bulaşıcı bir hastalık gibi yayılma istidadı var.

Bu lafı biraz faşizmi çağrıştırdığı için pek kullanmayı sevmem ama özellikle böylesi konularda insan ister istemez “Ya devlet başa ya kuzgun leşe” demek istiyor.

 

PEKİ, NE YAPILMALI?

Tek cevabı var. En etkili tedbir ağır yaptırımlardır. Öyle ağır olmalı ki diğerleri de başlarına inecek devlet gürzünün korkusunu enselerinde hissetmeliler.

Ancak bu işin bir diğer cephesinde de TASARRUF VE İLETİŞİM meselesi var. 

Diyoruz ya ithal ürünlerde tasarruf edelim. Lüzumsuz gösterişten ve lüks tüketimden kaçınalım. Ama bunun için öncü olması gerekenler toplumda rol model olarak kabul edilen insanlar ve kurumlar. Ünlü iş adamları, sanatçılar, siyasetçiler ve tabii devlet adamlarıyla onların yönettiği kurumlar.

Eğer tam da bu kritik süreçte vatandaş  inancını kaybederse bunun psikolojik etkisi güçlü olur. 

Yılmaz Özdillerin ve CHP’nin ağzına sakız olmamaya bakmalı. 

Yani TASARRUF için rol model olmak bir yana kamuda çok ciddi tasarruf yapıldığını da halka hissettirmek, bunu da çok iyi bir İLETİŞİM ile yönetmek gerekir. Türkiye bürokrasisinde bir iletişim sorunu var. Olan bitenin arkasından sürüklenen ve zamanında müdahil olamayan bir bürokrasi ve siyaset bu.

Böylesi bir hantallığı aşmak için daha ne kadar beklemeli? 

yazının kaynağı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER