Ne demişti FETÖ elebaşı, hatırlayalım:

“Bir senaryo hazırladılar, hadisenin içinde kendi insanları da vardı. Bizim hizmetten bazılarını da kandırmışlar. Ama kendilerine yakın insanlar esasen içinde bulunuyor. Darbeyi önceden biliyorlardı.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Fetullah Gülen’in bu argümanıyla konuştu:

“İktidar darbeyi biliyordu...”

Konu bir süredir ısıtılıyordu.

Önce Ertuğrul Özkök imalarda bulundu. Ardından CHP’li Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Üyesi Aytun Çıray kapı kapı dolaşıp televizyonlarda benzer teraneyi tekrarladı. Bu arada katıldığı yayınlarda ve verdiği gazete röportajlarında bol bol geçen mart ve nisan aylarında yayınlanan ve artık hepinizin bildiği “Hususiler Ankara’da toplandı” ile “Cemaatçi askerlere son uyarı; tavuk tarda sayılır” başlıklı makalelerimi okuyup durdu.

Ve son iki haftadır bu yazılarım kıymete bindi.

Medya ayağının da devamı geldi.

Mehmet Tezkan yazdı, ona Fetullah’ın posta güvercini olan çaptan düşmüş yazar iki yazıyla eklendi. Son olarak da Soner Yalçın.

Aslında bu propagandanın zemini epeydir hazırlanıyor.

Varmak istedikleri nokta şu:

1-Biliyorduysa neden önlemedi. Neden 247 vatandaş hayatını kaybetti ve binlerce kişi yaralandı?

2-En mühimi de bu yazılardaki bilgilerle iktidar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki illiyet bağı ne?

Tabii bu “tez”in alt okuması şu:

“Neden bu darbe önlendi de on binlerce FETÖ’cümüz işinden gücünden oldu ve cezaevlerine girdi, binlercesi yurt dışına kaçmak zorunda kaldı?”

 

HERKESİ ANLADIM, SONER YALÇIN HARİÇ

 

Neyse bu yazıları kaleme alanların hepsi tamam da ben Soner Yalçın’ı anlamadım.

Galiba yazı konusu bulamamış o gün.

Son üç haftadır erken saatte kalkıp tüm gazeteleri ve yazarları okumak rutin işim hâline geldi TGRT Haber’de Cem Küçük ile birlikte hazırlayıp sunduğumuz Medya Kritik programı nedeniyle.

Fakat nasıl olduysa o gün atlamışım.

Yayın için yola çıktığımda çok sevdiğim bir dostum aradı ve alo bile demeden konuşmaya başladı:

“Şu eski Maocular ve Aydınlık fraksiyonundan gelenler bugün nerede olurlarsa olsunlar, ne iş yaparlarsa yapsınlar durup dururken, aniden fabrika ayarlarına dönüveriyor. Biriyle ilgili iki üç doğru bilgiyi bulup üzerine kötü bir kurgu pulp fiction bina edebiliyorlar. Bu da onun gibi Fuat...”

Neden bahsettiğini ve kimi (veya kimleri) kastettiğini sordum doğal olarak.

“Okumadın mı Soner Yalçın’ın yazısını?”

Okumamıştım. Hay Allah dur bakayım, seni ararım deyip kapattım.

Evet, köşesini bana, hayat hikâyemin yarım yamalak bir bölümüne ve Türkiye gazetesinde FETÖ (cemaat) ile ilgili aylar evvel yazdığım o yazılara ayırmış. Sonunda da sormuş:

“Fuat Uğur'un yazılarının amacı neydi?”

Da da daan!

“Ve gerçekte Fuat Uğur kim?”

Da da daaan!

Gizem gizem üstüne.

Esrarengiz yazar Cemaatin darbe yapacağını nasıl biliyordu? Gerçi kendisi de darbe olacağını yazmıştı ama Fuat Uğur nasıl bu kadarını biliyordu ve böyle acayip bilgiler veriyordu?

 

ŞÜKRİYE TUTKUN’U NASIL TANIDI

 

Peki, Fuat Uğur’un ünlü ses sanatçısı Şükriye Tutkun’u tanımasına ve onun Mihriban adlı şarkısını överek paylaşmasına ne demeli? Yoksa bunda Şükriye Tutkun’un AK Parti grubunu ziyaret etmesinin etkisi mi vardı? Bir de üstüne üstlük onlar 30 yıl evvel birbirlerini Türkiye Komünist Partisi çevrelerinden tanımıyorlar mıymış sana?

Ya Fuat Uğur’un yine 30 yıl evvel Haydar Kutlu ve Nihat Sargın Türkiye’ye geldikten sonra TKP hareketinden kopması? Durmamış Hürriyet’e girmiş muhabir olarak. Sonra da Güneş gazetesi, İnterstar, Kanal 6 vs. vs. Ne hikmetse. Daha çok var da uzun sürer sıralaması.

Acaba neden?

Neyse uzatmayayım, yazıyı bulup okuyun. Epey eğlenceliydi.

Aklımdan geçen şuydu.

Soner Yalçın keşke beni arayıp hayat hikâyemi sorsaydı. Hiç olmazsa ona yalan yanlış verilen bilgiler yerine do��ruları yazardı.

Bir de “Fuat Uğur geçmişini nedense saklar” diye yazmış olması tam tüy dikmiş.

Medyadaki arkadaşlarım daha çok gülmüşler buna. Çünkü benim kadar şeffaf ve sıradan hayatı olan biri için bu sözler fıkra gibi duruyor.

Neyse, samimi söylüyorum. İsterse beni arayabilir ve ona tüm hayatımı anlatırım.

Hani yazısı “Gerçekte Fuat Uğur kim?” diye bitiyor ya, sanki insanda “to be continued” izlenimi uyandırıyor, o yüzden diyorum.

Gerçekte ise Soner Yalçın’ın FETÖ ile mücadelede çok tutarlı ve ilkesel bir tavır koyduğunu görüyor ve takdir ediyorum. Hakikaten FETÖ ile dişe diş kavga veren ve kriptoluğu herkesin bildiği bir sır olan gazetesine rağmen bunu yapabilen bir isim O.

Muhtemelen Fetullah’ın bu darbe çamurunu “Bilseydim ulusalcısına, Kemalistine, milliyetçisine böyle bir şeyi yapmayın diye çağrı yapardım” diyerek kendi ideolojik yakınlık kurduğu kesimlere bulaştırmak istediğini de çok iyi biliyor.

Türkiye
20 Kasım 2016