SİYASET

Ersin Çelik : Ben oyumu AK Parti'ye vermeyeceğim

Tarih
07 Haziran 2015
İzlenme
2444 Kişi

7 Haziran 2015

“Oy vermek şirktir" kampanyasını duydunuz mu?

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 'Altılı Çete' dediği; üç muhalefet partisi, cemaat, PKK ve DHKP-C'ye, seçime saatler kala olmaz denilecek bir 'cepheden' daha destek geldi. Başta İstanbul olmak üzere çok sayıdaki şehirde, “Oy kullanma, yaratıcına şirk koşma" yazan, içeriğinde ise ayet ve yasaların karşılaştırıldığı broşürler dağıtıldı.

Sosyal paylaşım sitesi Twitter'da da gündem olan bu sloganın ve onlarca şehirde birden başlatılan çalışmanın altından, IŞİD'e yakınlığı ile bilinen yayın organlarından Tevhid dergisi çıktı.
Broşürü olabildiğince yaymayı vazife edinen mecra ise Odatv oldu. “IŞİD'e göre, AKP'ye oy verenler Allah'a şirk koşuyor" başlığıyla manşetten verilen haberin hedef kitlesi tabii ki CHP seçmeni değildi.

Belli çevreler tarafından sürekli pompalanan IŞİD ve AK Parti ilişkisinin düşürüldüğü seviyeyi bir kenara bırakıp, Tevhid dergisinin anti-seçim çalışmasına dikkat kesilmek gerek.

Derginin açıklamasında, Adana, Ankara, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Sakarya, Şanlıurfa, Manisa, Kahramanmaraş, Van, Denizli, Mardin, Malatya, Trabzon'da yaşayan 1 milyon kişiye kısa mesaj gönderileceği yazıyor. Birçok kişi kendisine gelen 'oy kullanma' mesajını sosyal medya üzerinden paylaşmaya başladı bile. Ayrıca yine aynı duyuruda insanların yoğun olduğu mekanlara, ayetler ile TBMM kanunlarının karşılaştırıldığı afişlerden 30 bin adet yapıştırılacağı, 950 bin adet broşür dağıtılacağı ve 5 milyon kişiye e-mail gönderileceği de belirtiliyor.

Propaganda araçlarına bakılırsa, Ecevit'in un ufak edilen DSP'si, Doğu Perinçek'in Vatan Partisi ya da Emine Ülker Tarhan'ın kurduğu Anadolu Partisi bile böylesine organize bir tanıtım kampanyası yapamadı. Ya da boşuna masraf olacağı için yapmadılar.

'Şirk lobisi'nin bu kampanyayı nereden finanse ettiği ise meçhul. Fakat sanal bağlantıların derinliklerinde, HDP'ye oy isteyenlerin bir süre sonra sandığa gitmeyi şirk sayan paylaşımlar yaptığı görülüyor. Bu grup önceki seçimlerde de benzer çağrılar yapmış fakat hiçbir zaman böylesine 'kullanışlı' olmamışlardı.

Dağıtılan ve duvarlara yapıştırılan broşürlerde, oy vermek Allah'a şirk koşmak olarak lanse edilirken, ülkeyi yöneten siyasiler de 'küfür kanunlarının mimarları' olarak tanımlanıyor.

Türkmen komutanların ısrarlı açıklamalarına rağmen MİT TIR'ları hadisesinden “IŞİD-AK Parti bağlantısı" kuranların, IŞİD tandanslı bu kampanyaya dahi sarılması topyekûn bir acziyetin göstergesi değil mi sizce de?

Gelelim neden AK Parti'ye oy vermeyeceğime...

IŞİD'in omuzlaması ile 'yediye tamamlanan' ve son bir aydır uluslararası medyanın da desteğini alan bu çetenin derdinin AK Parti olmadığı ortada. O zaman benim de derdim AK Parti değil.

Hem artık hangi icraat için sandığa gideceğiz ki? Çöpler mi toplanmıyor, sular mı akmıyor, kaldırımları döşememişler mi? İşçi, memur, emekli deprem yardımları ile mi geçiniyor? Günümüzde artık oy değeri olmayan işler bunlar.

Köprüler yapılmış, otoyollar uzayıp gitmiş, dağlar delik deşip edilip tüneller açılmış, her bölgede ya da ilde bir çılgın projemiz olmuş… Üzerinde bile durmuyoruz artık. Alıştık. Yapılması gerekiyorsa yapılıyor.

Şahsi olarak 28 Şubat'ı her an ensemde yaşadım ve bitti. 3 Kasım 2002'de bugünlerin acısı sandığı ters düz etmişti zaten. 2011'de verdim oyumu. Motivasyonumuz yeni anayasa idi, direkten döndü. Dualarla, gözyaşları ile başlayan çözüm süreci ise şimdilerde provokasyon aracı haline getirildi. 'Dönemin bazı mazlumları'nın silahı oldu!

Bu açılardan bakılınca belki de şu durumda AK Parti kurumsalına ilişkin geçerli nedenim kalmadı. Zaman zaman sorguladığım parti işlevselliğini de bir kenara bıraktım artık. Yarın sandığa gittiğimde o mührü vuracağım birden fazla adres olacak bu nedenle.

'Esselamu aleyküm' denilince akan suların durduğu Arakan varken.. Müslümanlığın vakur olduğunu, her türlü bombardımana rağmen duruşundan milim taviz vermemesi gerektiğini öğrendiğimiz Gazze dururken… Üzerlerinde zalimliğin en aşağılığı test edilirken, 'Myanmar'ı kurtarın' diyen Suriyeli kahramanlar söz konusuyken… İnsanlığı açlık ve sefalet sınavına tabi tutan Somali'li bebekler teker teker ölürken, AK Parti'yi 'parti olarak' düşünemeyiz.

Milliyetçilik çatışmalarından 'ümmet olma' bilincine evrilmeye yüz tutanların da gözü AK Parti'yi görmüyor emin olun. Günlük siyasette olanı biteni tartışmıyorlar bile.

Malum önümüz Ramazan ve her sene bu ayda bir İslam coğrafyası için harekete geçiyoruz, imtihan ediliyoruz. Allah'ın nasibi ve sınavı bitmiyor. Bir yaramızı saramadan ümmetin başka bir yeri kan ağlıyor. Tüm kazanım ve kayıpları, tüm seçim hesaplarını bir kenara bırakıp sadece ve sadece ümmet olmayı başarabilme hikayemizi ve bu hikayenin nasıl bir dönüşümle yazıldığını hatırlasak bize yeter.

Varsa bir derdiniz, kızgınlığınız ve bu sebeplerle sandığa gitmemeyi düşünüyorsanız, 'İslam'a ve insanlığa oy' verin. Mazlumların umudu sağlam dursun, merakla sonuca odakladıkları yüzleri gülüp Gazze'de, Halep'te, Etiyopya'da, Arakan'da, Kudüs'te şükür namazları kılınsın.. Siz de hesabınızı 8 Haziran sabahından itibaren görmeye başlayın.


Yenişafak 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER