28 Nisan 2015

Eksik olmasınlar çok akıllı dostlarım var!
Dünyaya küçük bir pencereden bakmayan, sözlere değil de olaylara fokuslanan ve analizleri yerinde olan insanlar...
Dikkat ve istek, etrafımızdaki bütün gelişmeleri anlamaya ve çözmeye yeter de artar bile! Kişiler hiç önemli değil!
KOMPOZİSYON ve o senaryoda kişilere verilen görevlere bakmak gerekir! En büyük eksiğimiz de bu! Hep sözler ve kişilerle gidiyoruz!
Düşman tanımlamasını da buna göre yapıyoruz!
Oysa gerçekte DÜŞMAN oyunu kurandır! O kişileri üstümüze salandır!
Gelin bugün heyecanlı konulara girelim...
Papa, ERMENİ meselesini gündeme getirdi! Oradan başlayalım...
ASALA yani PKK'dan önceki canımızı yakan terör örgütü dünyanın hemen hemen her noktasında TÜRKLER'e saldırıyordu! Los Angeles'tan Tokyo'ya kadar... Çok değerli insanlarımızı şehit ettiler! Pusu kurarak, arkadan vurarak!
Devlet de toplanıp "Bu ASALA ile nasıl mücadele ederiz?" sorusunu masaya yatırdı.
MİT, kabadayı olarak bildiğimiz bir ismi PARİS'e gönderip bir heykelin kafasını uçurmasını istedi! Eylem basitti! Yapan neden yaptığını bilmiyordu! Ama emri veren MİT'ti! Tabii ki Türk İstihbaratı bir heykelin peşinde değildi! Alacağı sonucu hesap ediyordu! Eylemci TÜRK bombayı patlattıktan sonra Fransa karıştı! Ermeniler Türk diplomatları öldürürken sesi çıkmayanlar bir HEYKEL için yaygara yapıyordu! Ama bu Türk istihbaratının işine geliyordu! Çünkü amaç başkaydı! Bombanın patlamasından sonra MİT'in görev verdiği isim koruma altına alınırken Fransız İSTİHBARATININ işin neresinde olduğu TEST edildi!
Saldırı, Türk ve Ermeni sözcükleri yanyana gelince anlaşıldı ki Fransız İstihbaratı Ermeniler'i yani ASALA'yı büyütüyor ve yönetiyordu! Bu anlaşıldıktan sonra MİT gerekli bilgiyi rahmetli Özal'a verdi! En ince ayrıntısına kadar!
Özal da hemen harekete geçti! Fransız büyükelçi üzerinden ültimatom gönderildi!
Kısa bir süre sonra Fransız Devleti, Özal'ın karşısındaydı!
MİT'i yanına alan Özal, Fransızlar'ın bütün kirli çamaşırlarını ortaya döktü! Yüzlerine karşı "savaşacağını" söyledi!
Yani dünyanın her yerinde mücadele edeceğini bir bir anlattı!
Fransızlar ikna olmuştu ki Özal son golü attı: Eğer bu işlerden vazgeçerseniz THY filosu AIRBUS'la tanışır!
Fransızlar mesajı almıştı! Paris hemen kararını verdi! ASALA çöplüğe gitti!
6 ay sonra AIRBUS artık Türk Hava Yolları'ndaydı!
Türkiye'yi durdurmak isteyen güçler bugün de THY üzerinden geliyordu!
Tesadüf mü?
Bilemem! Ama ne zaman ayağa kalktıysak karşımızda bunlar vardı! Yine olacaklardı!
Unutmayın; içimizde bazıları inanmasa da TÜRK DEVLETİ'nin büyüklüğünü en iyi bunlar bilir! Hem de çok iyi... Ermeni meselesi açılmışken devam edelim...
Biliyorsunuz son dönemde AKDENİZ Müslüman mezarlığına dönüştü! Afrika'nın kuzeyinde toplanan binlerce Müslüman çaresizlik içinde umudu suyun öteki tarafında yani Avrupa'da arıyor!
Bu nedenle birilerinin itmesiyle botlara doluşuyor ve ilk büyük dalgada alabora oluyordu!
Yüzlerce, binlerce masum tertemiz insan Akdeniz'in sularında can verirken kimse olayın arka planına bakmıyordu?
Karşıda bu kadar insanı bekleyen bir DEVLET yoktu! Çağıran, davet eden de yoktu! Ama birileri bunca insanı biraraya getirip o küçük botlara bindirmeyi başarıyordu!
Kimdi bunlar?
Ne yapmak istiyordu? SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMINI TANIYAN PAPA'nın ülkesi neden önemli oluvermişti!
Müslümanlar için nasıl oluyordu da umut kapısı haline geliveriyordu?
13 Mart 2013'te VATİKAN, 266. PAPA olarak Arjantinli Jorge Bergoglio'yu seçti!
Buraya kadar her şey normal...
Özellikle son 5-6 yılda AFRİKA'dan kaçıp İtalya'ya, Avrupa'ya geçmek isteyen Müslümanlar Akdeniz'in ortasındaki LAMPEDUSA ADASI'na ulaşmak istedi!
Buraya gelindi mi gerisi kolaydı çünkü! Ama bu yolda binlerce kişi hayatını verdi! PAPA 12 Nisan tarihli ayinde ERMENİ MESELESİNE farklı baktığını duyurdu! Yaşananlara "SOYKIRIM" diyordu!
Bu "SOYKIRIM" diyen PAPA Jorge Bergoglio, seçildikten sonra ilk ziyaretini nereye yapmıştı dersiniz?
Duyamadım!
Evet, yoksulluk ve çatışmalardan kaçmak isteyen göçmenlerin bir çoğuna mezar olan Lampedusa adasına... Neden mi?
İnanın bilemiyorum! Uçaktan, havadan ve Papa'dan söz etmişken devam edelim...
Peidong Wang, Zhijun Chen, Zhihong Cheng ve Li Ying isimli aileler dünyanın en büyük servetinin sahibi olan Rothschildler'e dava açmanın hazırlığında! Belki de açıldı bile... Peki bu aileler KRALİÇE'nin en yakın dostu olan Jacob Rothschild'ten ne istiyordu!
Cevabı HAVADA arayalım...
İsmini saydığımız bu 4 Çinli, 8 Mart 2013'te kaybolan Malezya uçağında bulunuyordu.
Bu 4 isim Freescale Semiconductor firması'nın patent ortaklarıydı!
Peki Freescale Semiconductor şirketi kime aitti?
Evet! Rothschildler'e... Bay Rohtschild bu 4 Çinli ile birlikte bu şirkette 50'den fazla PATENTİ toplamıştı! Hiç bilmediğimiz buluşlar bu şirketin kasasındaydı! 4 Çinli dışında söz sahibi olan tek kişi Rothschild'ti! Aralarında yaptıkları anlaşma ise uçak kazasından daha da ilginçti!
5 kişi "Hayatta kalan son kişi bütün patentlerin sahibi olur!" maddesine çekinmeden imza atmıştı! Hayat bu! Uçak kayboldu, bütün haklar Rohtschild'e geçti! Bu patentlerden biri uçakların düştüğü NOKTAYI anında gösteren bir cihazdı!
Kazadan sonra bu PAZAR tamamen Rothschildler'in oldu.
80 milyar dolarlık satış öngörülüyordu! Tesadüfe bakar mısınız? "Para"yı anlattık durduk! PARANIN gidemediği yere sen de gidemezdin! Ya da tersi! Sen gidemezsen PARAN da gidemezdi!
Türkiye hedeflerini açıkça ilan ettikten sonra içeride ve dışarıda küçük de olsa sıkıntılar baş gösterdi!
Göstermesi de doğaldı!
100 yıllık sistem değişecek, birileri altında kalacaktı!
Evlerinde oturup bekleyecek halleri yoktu! Bunu biliyorduk! En son İngilizler yine rahatsız oldu! ZİRAAT BANKASI bu kez onları çok ama çok kızdırdı!
Çünkü Türkler çok oluyordu! Ziraat kalkıp ETİYOPYA'ya gitti! Şube açmak için! Kimselere izin vermeyen Etiyopya devleti de İngilizler'in hedefi oldu! Afrika'ya gönderdikleri NOTTA "Neden HSBC değil de Ziraat kabul edildi! Bundan emin misiniz?" diye soruldu!
Bakalım Etiyopya karışacak mı!
Takipteyim!

Takvim