SİYASET

Ergün Diler : 150 yıl sonra

Tarih
04 Mart 2016
İzlenme
10313 Kişi

Osmanlı, Türkler, bu coğrafyanın çocukları, yani bizler, 1850'lerden beri YABANCI kıskacı ile yaşadık.
Operasyonlar hep dışarıdan geldi. Siz bakmayın "Ne dış güçleri!" diyenlere. Onlar ya bilmez ya da bilmek işine gelmez. "Bizim çocuklar başardı!" cümlesini hatırlamak istemez pek çok kişi... İşlerine gelmediği için!
Mesela Özal'ın dış politikasından kim rahatsızdı? Neden öldürüldü?
Adnan Menderes'i ipe gönderen kimdi? Bildiğiniz yerli bir isim mi vardı? Söyleyeceğiniz ismin rahmetli Menderes'le alıp veremediği neydi? Ya da Menderes'in uçağının düşeceğini bilenler kimdi? Mesela Kemal Derviş'i getirenler kimlerdi? Neden ona ihtiyaç duyulmuştu?  
Neyse...
Gelin pek bilinmeyen bir örnekle YABANCILARI anlatalım... Belki direnenler anlar! Dr. Capoleone İtalyan donanmasında yüzbaşıydı. Erkek güzeli olarak biliniyordu. CARBONARİ'ydi.
Yani masondu. Bir de cinsel tercihleri farklıydı. Bu nedenle rütbeleri söküldü.
Ordudan atıldı. İtalya'da kalamayacağını anladı. Kaçak olarak bindiği gemi ile soluğu İstanbul'da aldı. İstanbul'a gelir gelmez Yahudi ve Ermeni doktorlar ile tanıştı. Bir de SARAY'ın kuyumcusu Hıristaki Efendi ile dost oluverdi.
Meyhane sohbetleri ve Hıristaki Efendi'nin el vermesi ile ünü kısa zamanda İstanbul'a yayıldı. Saray'a kadar gitti. Bir süre sonra Dr.Capoleone'nin İstanbul'da ne kadar kudretli DEVLET GÖREVLİSİ varsa hepsini tanıyordu.
Kaptan-ı Derya Halil Paşa vasıtasıyla da SARAY'a girdi. Artık SULTANLAR ona emanetti. 7 bin 500 kuruş maaşı vardı!
Dr. Capoleone, Şehzade Murad'ın şahsi doktoru oldu.
Yakınlık artacak ve geleceğin SULTANINA MASONLUĞU aşılayacaktı. Her gece İstanbul'un meyhanelerinde muhaliflerle oturup sabahlara kadar içiliyordu. Ama Dr.Capoleone yavaş yavaş hızlı gidiyordu!
Çok akıllı olduğu için acele hareket etmiyordu. Güven sağlıyor ve bu yolla SARAY'da huzurla kalıyordu. İtalyan doktor çabalarının karşılığını gördü.
Veliahd Murad'ı 20 Ekim 1872'de gizlice I. PRODOS isimli Yunan Locası'na kayıt ettirdi. Artık şehzade Mason'du!
Namık Kemal ve Ziya Paşa'nın yanı sıra pek çok sadrazam ve rütbeli asker bu locaya kayıtlıydı. Masonlar imparatorluğun başına Murad'ı getirmek istiyordu. Bunun için harekete geçildi. Büyük OSMANLI ateşi ile yanıp tutuşan Abdülaziz bilekleri kesilerek öldürüldü. Yerine Murad geçti. Ancak devletin içindeki bir akım buna direniyordu. Tansiyon Murad'ın kaldıracağı gibi değildi. Onu tahta oturtanlar bekleneni alamıyordu.
Devlet yönetilemez haldeydi. Bir çözüm gerekiyordu. İmparatorluktaki beklenen değişim bu yolla olmayacaktı. Bunu görenler yine harekete geçti. GETİREN GÖTÜRÜRDÜ! Bu kuraldı.
İşte tam bu noktada devreye Dr.Capoleone girdi. 5 Haziran 1876 sabahı ılık suyla dolu banyoyu hazırladı. Genç Sultan'ı alıp buraya getirdi. Sultan'ın şakaklarına 36 adet SÜLÜK dayadı.
36 sülük'ü bir arada gören yoktu! Hepsi Sultan'ın üzerindeydi. Kısa zamanda Sultan Murad'ın sinir sistemi tamamen çöktü. 93 gün süren SULTANLIĞI sona erdi. Artık devlet başsız kalmıştı.
Mithat Paşa sahneye çıktı. "Korkak" ve "pısırık" olarak bildikleri Abdülhamit'i tahta çıkarmak için harekete geçti.
Mithat Paşa aracı göndererek görüşme istedi. Abdülhamit hamleyi bildiği için hemen randevu verdi. Buluşma yeri DOLMABAHÇE'ydi. Abdülhamit böyle istemişti, uygun görmüştü...
Bu buluşmanın üzerinden tam 131 yıl geçiyor ve Erdoğan ile Yaşar Büyükanıt yine Dolmabahçe'de bir araya geliyordu.
Bu görüşmenin de ayrıntılarını bilen yoktu. Ama özel bir görüşme olduğu ortadaydı.
Neyse...
Abdülhamit sunulan teklifi kabul edecekti. Aklında bambaşka bir yol vardı. Ama önce GELMELİYDİ! Geldi de... Sonra kendi oyununu sahneye koydu. Hem içeride hem dışarıda herkesle mücadele etti. Bu arada Dr.Capoleone ortadan kaybolmuştu! Bir süre sonra İtalya'ya döndüğü anlaşıldı.
Artık gelmeyecekti. Belli ki görev tamamlanmıştı. Murad önce getirilmiş, sonra da götürülmüştü. Ama oyunu bozan Abdülhamit Han hesap edilmemişti. Aslında tarih tekerrürden ibaretti! Görenler ve bilenler için!
Sultan Murad'ın başına gelenler 126 yıl sonra Başbakan Ecevit'in başına geliyordu! Osmanlı Sultanı'na uygulanan bilinçli yanlış tedavinin bir benzeri Ecevit'e yapıldı. Hastaneye yürüyerek giren rahmetli Ecevit çıkışta iki kişinin yardımıyla ayakta zor kalabiliyordu. Kimseyi suçlamak istemem ama eşi Rahşan Hanım ve bazı doktorlar uygulanan yöntemi yanlış buluyordu! İktidarın el değiştirmesi gerekiyordu ve birileri bunu kısa yoldan yapmak istiyordu sanki! Kimdi bunlar?
Bilmiyorum! Ama Ecevit 10 gün sonra istenen kontrole gitseydi İŞ GÖREMEZ RAPORU ile iktidardan düşürülecekti.
Bu da yakınlarının iddiası! Benim değil!
Sultan Murad tahttan inince yerine Abdülhamit Han geliyor, rahmetli Ecevit dirense de erken seçimle görevi bırakınca yerine Erdoğan iktidara yürüyordu! Bu da Allah'ın planıydı!
Carbonariler ya da Masonlar doğrudan İngiltere'ye bağlıydı.
Carbonariler YEDİŞER KİŞİLİK HÜCRELERDEN oluşuyordu. İsim yoktu. Herkesin KESİRLİ bir KOD ismi vardı. Mesela bizdeki malum yapıların birbiriyle nasıl haberleştiği hala bilinmez!
Carbonarilerin ideoloğu olan Giuseppe Mazzini hem Avrupa Birliği'nin mimarı olmuş hem de SİYONİSTLER tarafından New York'a heykeli dikilmiştir...
Aslında tarihte karşımıza çıkan ne varsa DERS ALMADIĞIMIZ için başka kılıkta yine geliyordu!
Geleceklerdi de...
Türkiye, Müslümanlar'ın ve Türkler'in bayrağını taşıdıkça saldıracaklardı...
Bunu yapmaya kim kalkarsa ya DİKTATÖR, ya baskıcı, ya özgürlük düşmanı, ya irticacı olacaktı... Aslında bunun kişilerle hiçbir ilgisi yoktu! Kim Türkiye için büyük bir hedef koyarsa bilin ki saldırıya uğrayacaktı... ALTIN KURAL buydu!
150 yıl önce Dr. Capoleone'ler üzerinden geliyorlardı. Yüzde yüz yabancılarla yani. Şimdi buna gerek yok! O kadar çok yerli görünümlü YABANCIYLA yaşıyoruz ki TÜRKÇE konuştukları için, bizim gibi giyindikleri için, bizim gibi yaşadıkları için anlamıyoruz...
Bir de yakınlarımıza geldikleri için fark edemiyoruz...
Bizden KORKTUKLARI için gelecekler. Bizim korkmamıza gerek yok. Bir DEĞER olmasak gelmezlerdi!
Bize düşen, geleni göndermek... Bundan vazgeçmediğimiz sürece sorun yok...
Gelmeyi düşünenler korksun...
Yeter ki el ele olalım...
Tarihi onlar değil de biz yazalım...

NOT: Dr. Capoleone ile aynı zamanda İstanbul'da görev yapan Fransız doktor Desjardins, yıllar sonra yazdığı "Au Pays de L'espionnage" (Casuslar Ülkesinde) isimli kitabında, İtalyan doktoru; Sultan Murad'a suikastla suçlamıştır... Tabii bizde hiç yabancı yoktur! Hiç de gelmemişlerdir! Bu not'ları, MURAT AKAN'ın ÜST AKIL kitabından aldım...

Takvim
4 Mart 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER