SİYASET

Ekrem Kızıltaş : Derin cehalet.

Tarih
25 Ekim 2016
İzlenme
1469 Kişi
'Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ/PDY) 15 Temmuz 2016 Tarihli Darbe Girişimi İle Bu Terör Örgütünün Faaliyetlerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu', çalışmalarına başladı.

Komisyona gelenler, FETÖ'nün yapısından başlayıp 15 Temmuz'a nasıl gelindiği ve benzeri durumlarla karşılaşılmaması için neler yapılması gerektiği konusunda önemli bilgiler verecekler, bu muhakkak.
Ancak, komisyon üyesi CHP ve HDP'li milletvekillerinin konuya yaklaşımlarındaki sığlık ve topu mümkün olduğunca taca atma gayretleri dikkat çekici. Çeşitli şekillerde konuyu saptırmaktan ve 15 Temmuz'la alakalı kafa karıştırmaya yönelik sözler sarf etmekten geri durmuyorlar çünkü.
7 Şubat ve 17-25 Aralık darbe girişimine farklı açılardan bakmayı benimsedikleri anlaşılan milletvekillerinin, özellikle de 17-25 Aralık sonrası yapılan uyarılara rağmen siyasi sebeplerle bu yapıyla beraber hareket ettiklerini unuttukları anlaşılıyor.
15 Temmuz konusunda birilerince öne sürülen 'senaryo' iddialarına katılmadıklarını ifade eden bazıları, 'ortada gerçekten bir darbe girişimi olduğuna' inandıklarını söylüyor, ancak, güya hinlik yaparak başka birtakım iddiaları gündeme taşımaya çalışıyorlar.
'Cumhurbaşkanının ve Hükümetin, en azından belli bir kanadının darbeden erken zamanda haberdar olduğu ve bunun önlenmesi gerekirken, harekete geçtikten sonra bastırılması yöntemini tercih ettiği' iddiası, bunlardan birisi. 241 şehit, 2 bin 200'e yakın gazi, Cumhurbaşkanı'na suikast girişimi, uçak ve helikopterlerle vurulan kamu binaları gibi yaşananlar hatırlandığında kargaları bile güldürecek bu tür iddialar üzerinden komisyonun faaliyetlerini sulandırmayı amaçlıyorlar belli ki.
Parlamenter sistemin kendisine has özellikleri deyip geçilecek bu husustan daha vahim olanı da bildiklerinden faydalanılmak için çağrılanların söyledikleri ile ilgili. Bundan sonra geleceklerin söyleyecekleri arasında nelerle karşılaşacağımızı bilmiyoruz.
Ama şimdiye kadar gelenlerden bazılarının anlattıkları, ümit kırıcı.
Vaktiyle devletin en tepe noktalarında bulunmuş bazı insanların, milletimiz ve onun inanç değerleri konusundaki cahillikleri çok derin çünkü.

Seadet-i Ebediyye okuyan Nurcular (!)

Genelkurmay eski Başkanı Emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün şu sözleri mesela. "1957 yılında Harp Okulu'na, Ankara'ya geldik. Biz namaz kılıyorduk.
Ve orada Kuleli Askeri Lisesi'nden gelen bir grup da vardı. Bunların ayrı olduğunu gördük, bize yaklaşmıyorlardı.
İlk defa Nurculukla böyle tanıştık.
Ellerinde Seadet-i Ebediyye diye bir kitap vardı, onları okuyorlardı (!). Bize de bunları okumamızı öneriyorlardı." Harp Okulu'na girdiği yıllarda öyle zannetmesi ayrı mesele, ama 2016'da komisyon karşısında bunları söyleyebiliyor Özkök.
Belki daha da dikkat çekici olan şu sözler de ona ait: "Açıkça konuşmak gerekirse, Türk Silahlı Kuvvetleri özellikle bazı dönemlerde artmış bir şekilde dine karşı biraz soğuk davranmıştır. Neden?
Çünkü hep bunun dinden dolayı irticaya kayılacak gibi bir tehlike sezmiştir. Ben de inançlı bir insan olduğumu hiçbir zaman saklamadım. Onun için de başıma çok da sıkıntılar geldi.
Ama bir defa makamımda namaz kılmamışımdır. Kimse de görmemiştir.
Yani o ayrı, o ayrı." Komisyonun çalışmaları sürdükçe daha ilgi çekici şeylerle de karşılaşacağız muhakkak. En azından FETÖ'nün nasıl bir iklimden faydalandığı anlaşılır böylelikle... .

Takvim
25 Ekim 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER