GÜNCEL

Cihat Yaycı : Evet, Suriye ile ilişkiler düzeltilmeli ama Türkiye çırak çıkarılmamalıdır

Tarih
05 Aralık 2022
İzlenme
696 Kişi

Suriye ile ilişkilerin karşılıklı çıkarlar çerçevesinde iyileştirilmesi her iki devletin de faydasına olacaktır. Ama önce kısaca ilişkilerin yakın dönem tarihi sürecini hatırlayalım.

Suriye Arap Cumhuriyeti, Türkiye’nin dış politikası ve güvenliği bakımından her zaman önemli bir rol oynamış, ancak Türkiye-Suriye ilişkileri zaman zaman gergin, zaman zaman ise oldukça iyi olmuştur.

Bilindiği üzere Mavi Vatan kavramı sadece denizleri değil ülkemizin sahip olduğu tüm akarsular, nehirler, göller ve barajlar gibi birden fazla su zenginliğimizi kapsamaktadır.

Özellikle 1990’lı yıllardan günümüze kadar olan süreçte Türkiye ve Suriye ilişkilerinin merkezinde bulunan konulardan birinin Mavi Vatan yani su meselesi olduğunu görürüz.

Suriye ile aramızda geçmişi 70’li yıllara kadar dayanan, güvenlik temelli gerilimlerin iç yüzünde de ekseriyetle, Fırat ve Dicle nehirleri ile başta GAP olmak üzere Türkiye’nin baraj varlığını artırmayı taahhüt eden projeleri yer almıştır.

ASALA VE PKK’YA EV SAHİPLİĞİ...

Fırat ve Dicle nehirleri üzerindeki Türk egemenliğinden rahatsız olan Suriye, 70’li yıllarda önce ASALA terör örgütü için 80’li yıllarda ise PKK terör örgütü ve onun lider kadrosu için güvenli bir liman haline gelmiş ve bu yapılara adeta kucak açmıştır.

Terörü su kaynaklarından daha fazla imtiyaz ve pay elde etmek için bir koz olarak kullanan Suriye ile Türkiye arasındaki ilişkiler, 80’li yıllardan 90’lı yılların sonuna kadar neredeyse savaş noktasına kadar uzanan gerginlikler doğurmuştur.

Her ne kadar Fırat sularının yüzde 78’inin Türkiye’deki kaynaklardan, yalnızca yüzde 20’sinin Suriye’deki kaynaklardan beslenerek meydana geldiği bilimsel bir olgu olsa da Suriye özellikle Hatay üzerindeki taleplerini de bu su iddiasıyla birleştirerek 70’li yıllarda ASALA, 80’li yıllarda PKK ve 12 Eylül’ün ardından Türkiye’de yasaklanan terör örgütlerine ve onların militan kadrolarına ülkesini açarak ilişkileri oldukça gergin ve düşmanca bir noktaya getirmiştir.

BARAJLARA SABOTAJLAR…

1980 ve 85 yıllarından itibaren Suriye’deki PKK varlığı Türkiye’yi hedef almaya ve Amanos Dağları üzerinden de ülkemizde terör eylemleri gerçekleştirmeye başlamıştır. Karakaya Barajı’nın dolum döneminde ve ilerleyen yıllarda Atatürk Barajı’nın yapımı sürecinde de Suriye’de eğitim gören PKK militanları buralarda sabotaj eylemleri gerçekleştirmişlerdir.

1987 yılında Suriye ve Türkiye arasında suyun paylaşımını ve ortak güvenliğini öngören bir mutabakat imzalanmış fakat bu mutabakat dahi Suriye’nin PKK terörüne olan desteği kesmemesi sebebiyle başarısız olmuştur.

Türkiye’nin daha sonra benimsediği etkin savunma diplomasisi 1979’dan beri teröre adeta üs olan Suriye üzerinde etki yapmış ve 22 Ekim 1998 Adana Mutabakatı ile Suriye Devleti’nin PKK’ya verdiği destek büyük ölçüde kesilmiş, Şam’da kendisine villa tahsis edilen terörist başı Öcalan ise Suriye’den çıkarılmıştır.

PKK AKREBİ SURİYE’Yİ DE SOKMUŞTUR

İkinci Körfez Savaşı’nın ardından tüm Ortadoğu’da olduğu gibi Suriye’de de dengeler oldukça değişmiştir. PKK terör örgütü, her terör örgütünün yaptığı gibi, kendisini yetiştiren, besleyip büyüten eli de bir akrep gibi sokmuştur.

17 Ekim 2003 tarihinde PKK, Suriye’deki varlığını kuvvetlendirmek ve etki alanını genişletmek amacıyla Partiya Yekitiya Demokrat/Demokratik Birlik Partisi’ni (PYD) kurmuştur. 2003 yılı sonrası gelinen süreçte ise PKK artık Türkiye için ne derece tehlikeli ve bölücü bir terör yapılanmasıysa, Suriye için de aynı derecede bir tehlike ve tehdide dönüşmüştür.

Bu süreçte Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkiler muazzam ilerleme kaydetmiş ve mükemmel denilecek seviyeye erişmişti.

MÜKEMMELEŞEN İLİŞKİLER, BİRLİKTE BAKANLAR KURULU TOPLANTILARI…

13 Ekim 2009’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Vizenin Karşılıklı Olarak Kaldırılmasına Dair Anlaşma” ile vizeler kaldırılmış ve hatta Türk vatandaşları Suriye’ye kimlikle seyahat etmeye başlamıştı.

14 Ekim 2009’da Halep’te Türkiye-Suriye Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi 1. Bakanlar Kurulu toplantısı yani adeta “ortak bakanlar kurulu toplantısı” yapılmıştı.

Toplantı sonrasında iki ülkenin bakanları hep birlikte Halep'ten Öncüpınar'a, Öncüpınar'dan Gaziantep'e gelmiş ve yaklaşık 2 saat süren yolculuk boyunca her bakan kendi mevkidaşı ile bir otomobilde birlikte seyahat etmişlerdi.

 Suriye Devlet Başkanı Yardımcısı Vekili Hasan Türkmani de o gün yaptığı açıklamasında:

- Tarihi bir gün yaşadıklarını, iş birliği konseyinin kurulmasına karar verilmesinden hemen sonra yürürlüğe girmesinden son derece mutlu olduğunu,

- Görüşmelerin ekonomi, güvenlik, savunma, sağlık ve çevre gibi alanlarda iş birliğinin gelişmesine katkıda bulunacağını kaydetmişti.

Zamanın İçişleri Bakanı Beşir Atalay ise, terör örgütüne karşı iş birliği ile ilgili bir soru üzerine:

- 1998 yılında Suriye ile Adana mutabakatı, 2001 yılında da bir anlaşma imzalandığını, iki ülke arasındaki bu sürecin yürümekte olduğunu,

- Suriye tarafının bu konuda çok hassas davrandığını hem bilgi alışverişi hem de terör unsurlarına dönük iş birliğinde Türkiye'ye yardımcı olduğunu,

- Suriye'nin 2003 yılından bu yana Türkiye'ye iade ettiği terör örgütü mensubu sayısının 122 olduğunu, bunların 77'sinin PKK terör örgütü mensubu olduğunu söylemişti.

Suriye İçişleri Bakanı da, “Terörle mücadelede Türkiye ile sürekli iş birliği kanalları bulunduğunu, düzenli şekilde bilgi alışverişinde bulunduklarını” ifade etmişti.

Zamanın Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül de askeri alandaki iş birliğine ilişkin soru üzerine:

- İki ülke arasında imzalanan anlaşmaların her türlü temas ve çalışma için hukuki zemin sağladığını,

- Ekim ayı sonuna doğru temas gruplarının devreye gireceğini ve üç ayrı çalışma yapılacağını belirterek, bu grupların kendi alanlarında çalışma yapacaklarını,

- Savunma sanayi alanında bugüne kadar gelinen noktanın daha ilerisine gidilmesini umduklarını da belirtmişti.

22 Aralık 2009’da iki ülke Ulaştırma Bakanları Gaziantep-Halep demiryolu hattının açılışını yapmışlardı.

23 Aralık 2009’da iki ülke Cumhurbaşkanları Şam’da bir araya gelmişler ve karşılıklı dostça, övgü dolu konuşmalarda bulunmuşlardı. Kısa dönem içerisinde elektrik, petrol ve doğal gaz alanı da dahil olmak üzere 51 anlaşma imzalanmıştı.

SURİYE’NİN KKTC’Yİ FİİLEN TANIMASI; RUMLARI ÇILDIRTAN FERİBOT SEFERLERİ

Hatırlanırsa, Suriye ile ilişkilerimiz iyiyken, Lazkiye ile Gazimağusa arasında feribot seferleri başlamıştı. Yani KKTC’den bir yabancı devlete seferler yapılıyordu.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER