GÜNCEL

Cihad Artan : TERÖR GERÇEĞİ

Tarih
17 Kasım 2015
İzlenme
1030 Kişi

16 Kasım 2015

21. Yüzyılda eski tanımlar, değerler ve yaklaşımlar evrim geçirmişçesine değişmekteydi. Düne dair kabul gören enstrümanlar yerini başka reaksiyonlara bırakmıştı. Farklılaşan katagorizasyonlar neticesinde insanlık, tüm bildiklerini güncellemek zorunda kalıyordu. Yani, ticaretten ekonomiye, teknolojiden sosyolojiye kadar bir çok alanda paradigma değişiminden söz konusuydu. İşte bu değişimlerle beraber zihinlerimiz, yabancı olduğumuz terimlerim istilasına uğramıştı. Tabi birde bunların oluşum ve gelişim süreçleri bütünlemesine değerlendirildiğinde, bu terimlerin her biri kendi alanında bilim dalı haline gelmişti. Nihayetinde yeni dönemde bireysel ve toplumsal başarı, sözü edilen konulara geleneksel bir bakış açısından ziyade özü kaybetmeden zamanın ahengine ayak uydurarak kazanılabilirdi.

 

Bu minvalde olaylara daima matematiksel bir tarzda otomot yaklaşmak yanıltıcı olabilirdi. Böyle toplumlar, bekaları adına kendilerini yenilemek yahut güncellemeye mecburdu. Kendisini bu felsefeden yoksun bırakanlar ise büyük yıkımlara uğrayabilirdi. Zaten bunu tarihi tecrübemizle en iyi bizler bilmekteydik. Amaçların, ilgi alanlarının ve yöntemlerin çeşitliliğinde, olayları gerçekçi kanıtlarıyla ortaya koyarak tüme varıma gitmek (Analitik ve Kritik Felsefe)  elzemdi. Kaldı ki çağımızda hayat şartları her zaman iki kere ikinin dört ettiği sonucunu doğurmamaktaydı. Kısacası kast ettiğimiz husus; yaşadığımız yüzyılda birçok konunun parametre değişikliğine uğradığıydı. O sebepten dolayı değişen şartları iyi bellemek ve geleneksel refleksler yerine olaylara daha bilimsel yaklaşılmalıydı. Tabi bunu yaparken de ak süte bakarken içerisinde ki ak kılı fark edecek olgunlukta olunmalıydı

 

Bu çerçevede Terör konusunu ele alırsak; terörizmin dışımda aslında bugün karşılaştığımız en büyük sorunun, terörün dünya devletleri tarafından kabul edilmiş ortak bir tanımı olmayışıydı. Çünkü zamanımızda bazı devletlerin ekonomik veya politik çıkarları gereği terörizmi bir maşa olarak kullanmaları ve desteklemeleri, bu sorunun boyutlarını uluslararası düzeye çıkarmıştı. Savaş ve diplomasi ile elde edilemeyen sonuçlar, uluslararası terörü beraberinde getirmişti. O nedenledir ki; neyin, ne zaman, kim için terör ve terör örgütü olduğu, büyük bir problem haline dönüşmüştü. Zira aynı kişinin bir tarafta “özgürlük savaşçısı”, diğer tarafta ise en affedilmez suçları işlemiş bir hain olarak nitelendirilmesi, sorunun çözülmesi açısından mücadeleyi zorlaştırmaktaydı.

 

Terörün insanlık adına en tehlikeli yıkımlardan biri olduğu kabul edilmesine rağmen, hala ortak bir tanımın olmayışı ciddi bir eksiklik veya “Sinsi bir oyunun parçası” olarak görülebilirdi. Bu anlaşmazlık, herkesin teröre ideolojik yapısı içinde kendi çıkar penceresinden bakmasından dolayı ikircikli bir tavır sergilenmesine yol açmıştı. Terörist unsurların, demokratik düzenin sağladığı hak ve özgürlük ortamını kullanarak faaliyet göstermesi ve kendilerine karşı konulduğunda ise temel hak ve özgürlüklerinin ihlâl edildiğini iddia ederek destekçi bulmaları da bundandı (tıpkı PKK, KCK ve uzantıları gibi). “Benim teröristim kötü seninkisi iyi” mantığıyla hareket edildiği müddetçe dün yaşanan Ankara ve Paris trajedilerinin tüm dünyada vücut bulması ise içten bile olmayacaktı.

 

Uluslararası arenada Suriye’de geçiş süreci Esed’li mi Esed’siz mi olacak toplantıları beraberinde PKK’nın uzantısı PYD’nin palazlanması, Türkiye’nin güvenli bölge ısrarı, DAEŞ’ e karşı desteklenen ÖSO’nun Rusya tarafından vurulması, Türkmenlerin durumu, DAEŞ’ in kimler tarafından desteklendiği ve İran’ın hangi devletlerin borazanlığını yaptığı tartışmalarını da beraberinde getirmişti. İşte kamuoyunda terörün ortak bir tanım olmaması bu girift durumu peyda etmişti. Fakat burada usul hatasından öte bir kurgu operasyonu yapıldığını, bugün ufak çocuklar bile biliyordu. Anlayacağınız bölgede Siyonist küreselciler, Hristiyan Demokratların karşılıklı hamleleri ve Türk Devlet Aklının derin müdahalelerini izliyorduk. Egemenlerin insan hayatını hiçe sayan menfaat savaşı Türk Devletinin manevi iradesi sayesinde başka bir boyuta taşınıyordu. Artık sınırlarımızda bir PYD kantonu, DAEŞ oldu bittisi ve Esed zulmü meşruiyetini kaybetmişti. Ne Türk Devleti küresel zorlamayla o atmosfere tek başına ne girecek kadar saf ne de kurulan oyunu okuyamayacak kadar cahildi. İlahi nizama dayanan Türkiye, Allah’ın (cc) da yardımıyla dengeleri sarsıyordu.

İngilizlerin Truva atı haline dönüşen İran’da ayaklanan milyonlar, ÖSO’yu vuran Rusya’nın yolcu uçağının Sina’da DAEŞ tarafından düşürülmesiyle Putin’in politika değiştirmesi, İngiliz parlamentosunun DAEŞ’e karşı kurulan koalisyon operasyonlarında yer almama kararı, yine koalisyon içerisinde yer alan Fransa’nın Paris’te DAEŞ eliyle cezalandırılması, ÖSO ve Türkmenleri destekleyen Türkiye’nin paralellerce engellenme stratejisi ve bunun devletçe önlenmesi, PKK’nın amansız hamisi Almanya’nın mülteci meselesi yüzünden elinin kolunun bağlanması bahsettiğimiz küresel satrancın görünen hamleleriydi. Bütün bu hengâme içerinde İsrail’in el altından Esed, DAEŞ, İngiltere ve hatta İran’a sessizce manevra imkânı sağlaması da gözlerden kaçmıyordu.

Hülasa bu bağlamda değişen şartlar “Dünya Halklarının” baskısıyla, bu güne dek bir türlü konsensüs sağlanamayan terörizmin kapsamlı bir bilimsellikle tekrar gözden geçirilmesini kaçınılmaz kılmıştı. Diğer yandan tüm ülkelerin, terörün beslendiği argümanları ellerinden alacak yeni söylemler geliştirmesine de mecbur bırakmıştı. Bunlar sağlandığı takdirde terör üzerine kurulan oyunlar bir nebze akamete uğrayacaktır. Çünkü gelinen noktada dünya insanları (dünya devletleri demiyorum) ancak omuz omuza vererek bu belayı def edebileceğinin farkına varmıştır. Ha unutmadan! Terör yine de bazı ülkeler tarafından yukarda değindiğimiz gibi bir dizayn aracı olarak kullanılmaya devam ederse yazık olacaktır. Ve bu durumda söylenecek tek söz Hz. Peygamberimizin değimiyle “Eden bulur” (men dakka dukka) hakikatidir.

Bizden söylemesi… 

Milat

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER