EKONOMİ

Cemil Ertem : Doların ve Vatikan’ın sırrı...

Tarih
15 Nisan 2015
İzlenme
2300 Kişi

15 Nisan 2015

ABD 2. Dünya (paylaşım) savaşından galip çıktığında, sistemi yeniden düzenleme görevini de edindi. Avrupa’nın Sovyetlerle paylaşılması ve yeniden inşası da ABD’nin “yeni düzeninin” (new-deal) sınırları içindeydi. Bu süreçte, kıtalar, bölgeler, pazarlar tabii ülkeler paylaşıldı. Azgelişmiş ülkelerin devlet yapıları, siyasetleri ve siyasetçileri dizayn edildi; bu, “toplum mühendisliğini” de aşan çok yönlü, çok boyutlu bir süreçti. Halklar, milletler bölündü, mezhep, din kutuplaşmaları bu sürecin araçları olarak ortaya çıkartıldı. 

Birinci Dünya Savaşı sonrası dağılan imparatorlukların sonucu olarak ortaya çıkartılan ulus-devlet süreçleri, doğu toplumları aleyhine işlemiş, bu toplumlar, beşeri sermayelerini, yüzyıllardır süren bütünlüklerini, renklerini yitirmişlerdi. Emperyalizmin tehcir, katliam politikaları ve kışkırtmalarıyla bölünen ve küçülen doğu toplumları adeta, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulacak Pax-Amerikana’ya hazırlanmıştı.  1945’de Stalin Rusyası’nın ABD emperyalizminin bir alternatifi olarak ortaya çıktığı da en büyük tarihi yalanlardan biridir. 
Stalin Rusyası, sistemin (Pax-Amerikana’nın) bir alternatifi değil, ta kendisi ve tamamlayıcısı idi. 
Soğuk savaşın ve ABD-Sovyet paylaşımının iki önemli aracı vardı. Aslında bunlar için “araç” kelimesi de yetersiz; belki sistemi sağı ve solu ile ayakta tutan iki temel kaldıraç (ayak)diyebiliriz. Bu ayaklar, para sistemi ve düşmanlaştırılmış güdümlü ulus-devletler idi. Para sistemi, ABD’nin egemen rezerv parası dolara dayanan ve dünya ticaretini yalnız ABD’nin senyoraj hakkı üzerinden kurgulayan bir anlayışıya dayanıyordu ve Amerikan Merkez Bankası (Fed), Bretton-Woods’da Keynes’in önerisinin tam tersine olarak bir dünya merkez bankası olarak işlev görüyordu. Bu, aynı zamanda, sistem egemenliğinin Britanya’dan alınarak ABD’ye varilmesi idi. 
İkinci ayak (kaldıraç) ise, içleri boşaltılarak küçültülen ve bir yarı-sömürgeye dönüştürülen ulus-devlet(çik) lerin, ABD dışında her şeye düşmanlaştırılması idi. Birinci Savaş öncesi ve sonrası milletler, halklar birbirinden ayırılıp parçalanırken, Almanların, İngilizlerin kışkırtmasıyla yapılan tehcirler, katliamlar bütün bir yüzyıl boyunca halkların, milletlerin yeniden birbirine düşürülmesi için kullanılan sözüm ona “milliyetçi” bir müessese oldu. 
Azgelişmiş ülkelerin halkları kendilerini kışkırtan emperyalizme (ABD’ye, İngiltere’ye, Alman militarizmine) değil de komşularına düşman oldular. Kendilerini kışkırtanlardan birbirlerini öldürmek için silah aldılar, birbirlerini öldürdüler. 
Tam şimdi, 21. yüzyılın şafağında, bu oyun bozuluyor. Batı, sanayi devriminden beri, (1848 ve sonrasından bile şiddetli ) en büyük krizini yaşıyor. Ama ayakta kalmak için, kendisini tam yüz yıl önce ayağa kaldıran iki çağdışı müesseseye sarılıyor. Birincisi, 20. yüzyıl başında, imparatorlukların parçalanırken, emperyalizmin kışkırtmasıyla ortaya çıkan savaşları, katliamları ideolojik müesseseye dönüştürüyor, daha doğrusu var olan bu ideolojik müesseseleri yeniden hortlatıyor ve 2. Paylaşım Savaşı sonrası Amerikan egemenliğinin en önemli aracı olan doları, daha da kalpazanlaştırarak, Batı’nın krizini yeniden doğuya yıkmaya çalışıyor. Hiç şüpheniz olmasın ki, Papa’ya acemice yaptırılan açıklamanın arkasında bizim bu anlattığımız gerçeklik vardır. 
Peki tam şimdi bunlar söker mi? Öncelikle küresel bir dolar konsolidasyonu oluşturarak yeni bir Doğu Krizi mümkün mü; bu soruyu cevaplayalım: Doların bu şekilde konsolide edildiği iki önemli tarih biliyorum ben. 

Vietnam’dan şimdiye…  

Birincisi, Vietnam savaşı 1971…  ABD’deki savaş sektörlerinin adamı Nixon, 1971 yılında doların altına olan bağımlığını kaldırdığında, şimdiki krizin temellerini attığı gibi, sistemi bugün içinde bulunduğumuz çıkmaza da sokuyordu.  Bu dönem,Türkiye, Latin Amerika gibi gelişmekte olan ülke ve bölgelerde darbeler ve faşist askeri süreçlerle geçildi. Vietnam savaşı dahil olmak üzere, sonraki hikayeyi biliyorsunuz; 1973 krizi, dünyanın güneyinde ve doğusunda iç savaşlar, darbeler, ayaklanmalar ve sürekli kriz hali…Seksenler ve doksanlar… 
 Sonra ikinci tarih 1995 Ters Plaza Anlaşması’dır. Bu tarihte, Clinton ve Fed Başkanı Greenspan, doları, Japon yeni ve Alman markı karşısında revalüe etmiş ve ABD, yine değerli dolar, yüksek faiz, işgal dönemine girmiştir ki, Bush iktidarı ve milyonlarca insanın Ortadoğu ve Afrika’da ölmesinin nedeni budur.  

Papa aslında ne dedi?  

Tam şimdi, Vatikan’a Türkiye düşmanı açıklamalar yaptıranlarla, yüksek dolar üzerinden krizin yolunu Doğu’ya döndürmek isteyenler aynıdır. Ama bugün doları kalpazanlaştırmanın sonuçları kendileri için daha ağır olacak.  
Güçlü dolar, emtia fiyatlarını aşağı çekerek Brezilya gibi üreticilerin zarar etmesine neden oluyor ve şirketlerin dolar ile borçlanmış olduğu diğer gelişmekte olan piyasaları tehdit ediyor. Ancak güçlü dolar, Euro Bölgesi ülkelerine, Euro’yu değersizleştirerek ihracat avantajı sağlıyor mu? Kesinlikle hayır; çünkü, bu süreçte, Euro rezerv para olmaktan çıkıyor ve bu, Euro Bölgesi’nin finans yapısının hızla bozulması anlamına geliyor. Ayrıca dolar bazında değerlenen emtilalardaki hızlı değer kaybı, üretici pozisyonunda olan, Euro Bölgesi dışındaki ülkeleri de krizin eşiğine getiriyor. Ve ihracat Euro bölgesi için de düşüyor. 

Güçlü dolar geçici  

O zaman şunu söyleyebiliriz; gereksiz değerli dolar, sanılanın aksine AB krizini derinleştirecek ama aynı zamanda, Doğu’da yeni bir para sistemi arayışını da hızlandıracak. 
Örneğin bu konuda AA’ya değerlendirmelerde bulunan  Maryland Üniversitesi’nden Profesör Peter Morici, dolardaki güçlenmenin, geçici olduğunu ve uzun vadede başta Çin olmak üzere, gelişmekte olan ülke para birimlerinin doların yerini alacağını söylüyor. Morici, "uzun vadede Yuan uluslararası ticarette daha fazla kullanılacak. Çünkü Çin'deki ekonomik gelişimle beraber yuan ticarette çok daha etkili olacak” diyor. Morici,"küresel ticaretin  çok sayıda para birimiyle çeşitlenmeye başladığını da vurguluyor. 

Yeni Birlikler  

Doların yerini alacak yeni bir para birimi ya da yeni ekonomik birlikler, yerel paralarla ticaret yapılacak güçlü kriling birlikleri gündemde. Şimdi İran-Türkiye ve Rusya’nın oluşturacağı bir kriling birliği bu dolar saldırısına karşı çok ciddi bir çıkış olmaz mı; doları suni bir şekilde yukarı çekerek, kendi çıkarları doğrultusunda dünya ekonomisini konsolide etmek isteyenler hiç ummadıkları cevaplarla karşılaşabilirler ve zararlı çıkarlar biz buradan bu kriz tetikçilerini ve kalpazanları uyaralım. 
Ayrıca içerideki kriz tetikçilerini de şunu söylemek istiyoruz; bu çabalar boşuna, seçimden sonra Türkiye’nin uygulayacağı ekonomi-politikası belli; eski-yeni kim gelirse gelsin artık yağmacı-kriz politikalarını uygulayamayacak. Türkiye Cumhuriyeti (devleti) için bu, artık bir refah sorunu olmaktan ziyade-refahla birlikte- bir ekonomi güvenliği dolayısıyla ulusal güvenlik sorunudur.  

Akşam

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER