Hayat pahalılığını bir kişi bile inkâr etmiyor. Yüksek kiralar herkesin belini büküyor. Fiyatlar herkesin canını yakıyor. Bu saydığım üç maddeye itiraz eden tek bir kişi bile yok...

Zaten şu an bütün mücadele yüksek hayat pahalılığını gidermek için veriliyor. Ancak serbest piyasa ekonomisinin işlediği Türkiye’yi uluslararası arenada zorda bırakmak için bazıları palavra sıkmaya devam ediyor.

Bu palavra sıkanların başında da muhalif ekonomistler geliyor. Aralık 2021’de muhalif gazetelerde, YouTube kanallarında, “Şubat 2022’de Türkiye ekonomisi batacak” diyenler hâlâ ortada geziniyorlar...

Şimdi bu palavracı ekonomistlerin piyasaya sürdükleri başka iddiaları var! Türkiye serbest piyasanın geçerli olduğu bir ülke. Zaten sisteminiz demokrasiyse ekonominiz liberal olmak zorunda. Neymiş, “Türkiye sermayeye el koyacakmış!” Böyle laflara inanmayın. Türkiye’de sermaye kontrolü olmaz. Herkes parasını istediği gibi kullanır.

“Bankalardaki dolarlar Türk lirasına çevrilecekmiş!” Baştan aşağı yalan... İsteyen parasını dolar olarak tutar isteyen Türk lirası olarak. Kimse karışamaz. Devlet milletin dolarını Türk lirasına çevirecekse kur korumalı mevduat neden çıktı o zaman?

“Türkiye borçlarını ödeyemiyormuş!” Bu ara gündemde en çok tutulan iddia bu. Dış borçlarını ödeyemezmiş. Bunu diyenler istiyor ki, Türkiye konkordato ilan etsin. Yani ekonomisi teknik olarak iflas etsin... Türkiye bütün borçlarını ödüyor. İç borçlarını da dış borçlarını da.

“Efendim, Türkiye yakında iflas edecek!” Türkiye’de yüksek hayat pahalılığı var. Ama ülke iflas etmez. Bunu diyenler temennilerini söylüyorlar. “Wishful thinking” yapıyorlar.

Üretim var. İhracat iyi. Evet, maliyetler pahalı. Marketler pahalı. Ev kiraları yüksek. Zaten bu yüksek hayat pahalılığı giderildiğinde sıkıntıların çoğu giderilmiş olur...