SİYASET

Ardan Zentürk : Bayırbucak kaybedildi, neden?

Tarih
02 Şubat 2016
İzlenme
3825 Kişi

Bu yazıyı, pazar günü (önceki gün) erken saatlerde cep telefonuma düşmüş bir SMS üzerine yazıyorum. Mesajın sahibi, değerli dostum, Suriye Türkmen Toplumu Lideri Samir Hafez, şöyle diyor: Bayır Bucak’a artık veda ediyoruz. Yalnız Ruslar’ın 2 Ekim’den bu yana başlattığı saldırılarda 400 gencimizi şehit verdik. 2 yıl önce Keseb beldesindeki çatışmalarda 800’e yakın şehidimiz var. Siz, bu 5 yıl içinde kayıplarımızı bir düşünün. Bayır Bucak’ta 400 bine yakın nüfusumuz vardı. Miladi 723’ten bu yana oradayız. Mihraç Ural denilen katile mi yenilecektik? Evet, 7 düvel, başlarında Rusya olmasaydı ne İran ne de rejimi Bayır’ımıza sok
mazdık...  

İçimde derin hüzün...

Beynimde, 1989-1990 yılının hatıraları...

Türk’ün toprak kaybetmesinin büyük acısını yaşadığım Dağlık Karabağ günlerim. Rahmetli Ebulfez Elçibey ile bölgede elimizde kalan son nokta Akdam’dayız... Ermeni kuvvetleri, Kızılordu tanklarını, dönemin Sovyet generallerine rüşvet vererek almış, üzerimize geliyor...

Bayır Bucak’ta olduğu gibi belki hava saldırıları yok ama, Sovyet yapımı tüm füzeler başımızdan aşağı yağıyor!.. Savaş muhabiri olarak berbat bir tanıklık...

Yalnız Dağlık Karabağ’ı değil, çevresini de Akdam düştüğü anda kaybediyoruz. Akdam’dan Bakü’ye dönerken değerli dostum Fazıl Abbasov ile ağlıyoruz, yüreğimiz kopuyor, onun şivesiyle “mukeddes torpağı” kaybetmiş olmanın zavallı ruhunu yaşıyoruz.

Döndüğümde, rahmetli Turgut Özal çağırıyor, ona söylüyorum, yalnız Rus değil, Amerika ve Fransa’daki diasporaların sağladığı silahlar nedeniyle kaybedildi diye...

Bakıyorum bugün Bayır Bucak’a...

Rus aylardır vuruyor... DAEŞ için geldiğini söyledi sürekli Türkmen öldürüyor... Yalnız savaşçı değil, masum kadın ve çocukları da...

Amerika, Fransa, İngiltere, Almanya... Sesi yüksek çıkabilecek “batılı” güçlerden tek kelime yok! Bayır Bucak, tıpkı Dağlık Karabağ gibi elimizden kaydı gitti... Önlemi olmaz mıydı, eğer devletsek, bir önceki deneyimden kaynaklanan mutlaka bir eylem planımız olmalıydı...

Türkmen Dağı düşerken Mihraç Ural’ın telsizden”votkalarımızı aldık geliyoruz, sakın kadınlarınızı kaçırmayın” sözleri kolay unutulabilir mi, en azından ben ölene kadar unutmam...

Giden toprak kolay geri gelmiyor...

Baktım, son MGK açıklamasında Suriye’deki Türkmen varlığına desteğin sonuna kadar süreceği vurgulanıyor ama, bence artık geç kalınmış bir durum var ortada... Dağlık Karabağ’da yaşadığım deneyim nettir: Türk’ün bir coğrafyada toprağı küresel güçlerin kumpası ile gittiyse, geri gelmiyor. Bu nedenle, 1974 Kıbrıs Harekatı’nın iki sivil kahramanı Bülent Ecevit ile Necmettin Erbakan’ı bir kez daha rahmetle anıyorum.

MİT TIR’ları ihanetçileri...

Bütün bu süreçte, Türkmenler’e silah taşıyan MİT TIR’ları ihanetiyle karşılaşmış olmamız, DAEŞ’in elindeki silahların tamamının Amerikan ve Rus yapımı olmasına karşın, Türkiye’nin aylarca, “DAEŞ’e silah veriyor” yalanıyla alanda felç edilmesi bir tesadüf olabilir mi, hayır.

Görüşümü açık ve net söylüyorum: MİT TIR’ları ihanetine kim karışmışsa, 1.300 yıllık Türk topraklarının boşaltılmasına zemin yaratmıştır, hesabını en ağır şekilde vermelidir.

Sayın Cumhurbaşkanı... Dost acı söyler...

Yaşanılan süreç, bende, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin sağlıklı bilgilendirilmediği yönünde kaygıların doğmasına neden oldu. Çünkü, dün, “Suriye savaşına neden karışıyorsunuz, Türkmenler de kim, orada dökülen kanın sorumlusu sizsiniz” diyen bir lobinin yakın gelecekte, “Türkmen topraklarını koruyamadınız, Cenevre’de onlara bir sandalye bile bulamadınız” kampanyasını başlatacağını izliyorum.

Bu, bende, devletin içinde Erdoğan-Davutoğlu ikilisine dönük, önceki yazılarımda Gladio-C olarak adlandırdığım bir yapılanmanın varlığı şüphesini daha da derinleştiriyor. Yoksa, Türkiye’yi kendisi açısından son derece kritik bir alanda hareketsiz bırakan bir beyin kimyasıyla mı karşı karşıyayız?

Ne dedi Kılıçdaroğlu son grup konuşmasında: Eğer Türkmenleri de masaya (Cenevre) oturturlarsa -oturtmaları gerekiyor- o zaman Suriye sorununun çözümünde kesintisiz destek veririz.

Onca zamandır CHP heyetleri Şam’a gidip-geliyor, Türkmenler için tek kelime etmediler de, şimdi mi aklınıza geldi tarihin mirası...

Kanımca devletin ilgili birimlerinin iki, yüksek iradeye sahip devlet adamı Erdoğan ve Davutoğlu’na yaşanılanlarla ilgili özeleştiri verme zamanıdır.

Biliyoruz...

Sınırımızın dışında yaşanılan her ters gelişme, eninde-sonunda, Ankara’ya pis bir algı operasyonu, berbat bir kumpas olarak yansıyor...

Star
2 Şubat 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER