Bir küçük demet vereyim..

“Oy kullanmaya giderken yanınıza almayı unutmayınız!” manşetinin üstüne, bir beyin fotoğrafı konulmuş..

Sandıktan çıkacak neticeyi tahmin ettikleri için, halkı beyinsiz olmakla suçluyor..

Siz akıllısınız..

Halk aptal, öyle mi?..

Sizden zeka fışkırıyor, savcılar bir şey bilmiyor öyle mi?..

Öyle Sözcü’ye.. Böyle soruşturma olur..

“Basın susturuluyor” diye propagandalar yapılır..

İyi de..

Sizler halkı beyinsiz olmakla suçlarken..

Halkı susturmak isterken..

Halkı ezmek isterken..

Aklınız neredeydi?

Bir başka manşetleri.. 11 Ağustos 2014 tarihli.. Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmış, Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmuş..

Sözcü manşette bir saksı fotoğrafı yayınlayıp, “Saksı bir başbakan aranıyor” diyor..

Sen herkese hakaret et.. Seçim kazanana saldır..

Devletin anayasal organlarının tepesindeki isimlere “Saksı” de..

Sonra da..

“Basın özgürlüğü kısıtlanıyor” diye ciyakla..

“Başbakan’a ‘Saksı’ demek, basın özgürlüğü müdür?”

“Evet” diyene benim de cevabım: “Başbakana ‘Saksı’ diyen, sonucuna katlanır..”

2011 yılından bir başka manşetleri..

Birinci sayfadan, Mustafa Kemal eksenli bir fotoroman yapmışlar..

Eşi şehit olmuş bir kadına, fotoromanda söylettileri cümleler şunlar: “BDP’li vekiller devletten maaş alıp PKK cenazesine gidiyorlar. İçimiz sızlıyor bu yaşananlara!” 

Aynı fotoromanda, şehit cenazesine katılan bir kişiye isyan sözcükleri söyletiliyor: “İktidar terörün kökünü kazıyacağına onlarla pazarlık yapıyor Atam.”

Aynı sayfada, Mustafa Kemal’e de şu cevabı verdirtiyorlar: “Asker sivil bir araya gelmeli. Bu iş bir an önce çözülmeli. Terör müzakereyle değil mücadeleyle yenilir. Taviz verilmemeli. Terörist neredeyse gidip başı ezilmeli.”

Aynı algı operasyonunu, 2013’te çözüm süreci devam ederken de sürdürüyorlar: 

“Tayyip Apo’yu baş tacı yaptı”

“Kapalı kapılar arkasındaki pazarlıkları PKK açıklıyor: Tayyip’in 2015 hediyesi PKK’ya göre, Apo serbest kalacak.”

2017’deyiz.. Apo serbest merbest değil.. Bu ayrı bir konu..

Ama..

2011’den bu yana.. Mustafa Kemal’e hayali sözler de sarfettirerek. Şehit eşlerini istismar ederek Tayyip Erdoğan’ı suçlayan, “PKK ile anlaşma yapıyor” diyen Sözcü..

1 Kasım 2015’te ne yaptı?

Emin Çölaşan’ından tutun.. Bekir Coşkun’una kadar.. Tam kadro olarak..

“HDP’ye oy verin.. Barajı aşsınlar..” propagandası yaptılar..

Bir yanda sırf kan akmasın diye, çözüm süreci başlatan Tayyip Erdoğan.

Diğer tarafta ise..

Sırf Tayyip Erdoğan tekrar seçilmesin diye, PKK’nın uzantılarına oy verilmesini isteyen, Mustafa Kemal istismarcıları.. Şehit istismarcıları..

Bir başka manşetleri..

TBMM’de oylama yapılacağı gün.. “Doğru yoldan ayrılmayacak.. Namusuna ve şerefine toz kondurmayacak 53’ü iktidar partisi AKP’den olmak üzere toplam 276 sağduyulu milletvekiline ihtiyaç var.”

Ne zeka ürünü bir manşet değil mi?

Siz bu manşeti zeka ürünü görüp gazetenize koyar, milletvekillerinin belli yönde oy kullanmamaları halinde namussuz olacakları intibaını verirseniz..

Bir yiğit savcı da çıkar..

Size böyle “Hoop dedik” hatırlatması yapıverir..

Bunların hepsi, hakaret suçuna girer.. Belki bazıları, halkı kin ve nefrete tahrik suçuna girer.. 

“Örgüt nerede” diyecek saf arkadaşlar çıkabilir..

Onlara da kapak olacak, üç somut örnek vereyim..

17 Aralık darbe girişiminin, meşru hükümeti devirme amaçlı, FETÖ terör örgütünün bir operasyonu olduğunu, adları kadar iyi bildikleri halde..

Zekeriya Öz’ü manşet yapıp..

Ona şunları söylettiler:

“Başbakan ‘Soruşturmayı durdur, yoksa senin için kötü olur’ mesajı yolladı.”

“Hedefe konulan Savcı Öz, şu sözlerle kendini savundu” diyerek tam bir sayfa, şu an Almanya’ya sığınan Zekeriya Öz’ün palavraları..

Teröristbaşı Murat Karayılan’la röportaj yapıp, onun sözlerini birinci sayfadan vermek ne ise, Zekeriya Öz’ün sözlerini birinci sayfadan vermek de odur..

Bunu yaptılar..

Dahası var..

Bunların hepsine..

Zekamızla alay edercesine.. 

“Gazetecilik faaliyeti” diyenler olabilir.

Peki, 1 Ocak 2016 tarihli gazetenin birinci sayfasından bir bulmaca yayınlayıp..

O bulmaca içinde, “ÖLRECEP” diye yazmak..

Bir adım daha ilerisi..

O bulmacanın içine, Tayyip Erdoğan’a galiz küfür içeren bir ifadenin konulması..

Ne demektir?

“Bizim arkamız sağlam.. Askeriyede 150’den fazla generalimiz var.. En son ihtimal, onlar devreye girecek. Nasıl olsa bizi kurtarırlar” düşüncesinden başka, hangi mantık, bir ülkenin cumhurbaşkanına, bir gazetenin birinci sayfasından, tevili mümkün olmayacak bir galiz küfür ettirebilir?

Ve son vukuat..

15 Temmuz günü..

Akşam saatlerine yakın bir zaman diliminde..

Sözcü’nün internet sitesinde..

Tayyip Erdoğan’ın yerinin bulunduğuna dair haber görüntülü bir operasyon..

Bununla birlikte..

Sözcü kendi ipini çekmiştir..

Dünkü noktaya, kendi isteği ile gelmiştir..

Kendi isteği ile düşene biz ne diyelim?

•

Her şeye rağmen..

Sözcü gazetesinin iğrenç gazetecilik anlayışına rağmen..

Gazetemize yaptıkları onlarca hakarete rağmen..

Kendilerine ceza davası da, tazminat davası da açmadık.

Ama kendileri..

Hani basın özgürlüğüne inanıyorlar ya..

Hani şimdi ayaklarına basılınca, ciyaklıyorlar ya..

Bize karşı, ceza davası açtılar.. Tazminat davası açtılar.. Daha Yargıtay karar vermeden, aldıkları bir kararı, iki defa icraya verdiler.. En önemlisi, Basın İlan Kurumu’na şikayet edip, “Akit’in resmi ilanlarını kesin” dediler..

Şimdi ne oldu?

Ektiklerini biçiyorlar..

Basın özgürlüğüne inanmadıklarını, Akit’e yönelik açtıkları davalarla ispatladılar.

Kenhdilerine yönelik eleştirilere tahammül edemediklerini ispatladılar..

Siz sıradan sivil insanlar iken, eleştiriye katlanamıyorsanız..

Karşınızdaki devletin, milyonlarca oy alan devlet yetkililerinin, sizin galiz küfürlerinize katlanacağını mı sandınız..

Sizin, terör örgütleri ile işbirliği yapıp, meşru hükümeti devirme girişiminize seyirci kalınacağını mı sandınız?

Devlet sabretti..

Şimdi hesabını soruyor..

Hiç itiraz etmeyin!

Akit
20 Mayıs 2017