13 Eylül 2015

Medyada yer alan haberlerin arka planını bilmek..

Kimin ne yapmak istediğini, kimin neye boyun eğdiğini anlamak için zorunlu..

Bugün iki somut örnek vereceğim.

Sıradan gibi gördüğünüz iki haberin arka planında neler olduğunu sizlere aktaracağım.

Birincisi, Selahattin Demirtaş’ın “Cizre Bodrum’a uzak değil, bu ateş Bodrum’u da yakar” açıklamasının,  Doğan medya grubunda görmezden gelinmesi.

Düşünebiliyor musunuz.

Türkiye’de haberciliği en profesyonel şekilde yaptığını iddia eden Doğan grubu; bu kadar net, bu kadar somut bir tehdit açıklamasını görmüyor.

Görmezden geliyor!

Niye acaba?

Haberciydiniz hani siz!

Babanızın aleyhine de olsa, “Haber, haberdir” deyip yazardınız hani..

Niye yazamadınız, Selahattin Demirtaş’ın, “Cizre Bodrum’a uzak değil, bu ateş Bodrum’u da yakar” tehdidini..

Hürriyet’te yok.

Radikal’de yok.

Posta’da yok.

Kanal D’de yok.

CNN’de yok..

Yok oğlu yok!

Niye?

•

Şunu da yapabilirdiniz, yani..

“Tehdit” diye vermeyebilirdiniz..

Her zaman yaptığınız gibi..

Savunmaya soyunur..

Mesela “Uyarı” derdiniz..

“Terörist”e, “Gerilla” diyen..

“Terör örgütü”ne, “Özgürlük savaşçısı” diyen sizler için..

O çarpıtmalardan daha büyük bir çarpıtma sayılmaz, “tehdit”e, “Uyarı” demeniz..

Amaaa.

Mesajı aldı iseniz..

Aslında “tehdit” tam da size yönelik ise..

Aranızda artık neler oldu ise..

Politika değişikliği yapacağınızın mesajlarını inceden inceye HDP’ye ulaştırdığınız için olsa gerek..

“Terör örgütü gazetesine döndük. Biraz esnek hareket etmemiz lazım.. Durum kötü.. Seçimi AK Parti kazanırsa, bu yayınları önümüze koyduğunda, harap oluruz” dediğiniz için olsa gerek..

Demirtaş tehdidini yaptı..

•

Delilim ne?

PKK’nın Güneydoğu’daki katliamları henüz önlenemiyor..

Ama büyük illerde PKK şu ana kadar tek olay gerçekleştirebildi.. (Allah fırsat vermesin..)

O tek olay da, Sultanbeyli..

Failleri ise anında etkisiz hale getirildi..

Soru şu: 

Demirtaş, niçin Cizre’yi söyleyip, Bodrum’u tehdit etti?

“Ankara” diyebilirdi. “İzmir” diyebilirdi..

İlla turistik bir yer diyecek ise, “Antalya” diyebilirdi.

“Çeşme” diyebilirdi.

Bir sürü il ve ilçe var.

Niçin Bodrum?

Çünküüü.

Patron orda.

“Bodrum” denildi mi..

Benim aklıma, önce Aydın Doğan gelir.

Sonra Koç vesair.

Demirtaş da mesajını, Aydın Doğan’a vermek istediği için.

Tehdidinin muhatabı, Aydın Doğan olduğu için.

Ardından Koç grubu olduğu için..

“Cizre Bodrum’a uzak değil, bu ateş Bodrum’u da yakar” dedi..

•

Satır arasında verilen mesaja ikinci örneğim..

Yine Doğan grubu üzerinden, Hürriyet üzerinden..

Saadet Partisi’ne, Paralel yapının verdiği mesaj!

Dünkü Hürriyet’te bir haber vardı.

Almanya’da Milli Görüş teşkilatına, kurban paraları ve imamların sigorta primleri üzerinden soruşturma açılmış. İddianameyi, eyalet mahkemesi kabul etmiş.. Duruşma günü yakında verilecekmiş.

Bu haber, sadece Hürriyet’te yayınlanmış olsa idi..

Belki şüphelenmezdim.

Ama Paralel’in adetidir.

Kendi dışındaki medya organlarında haberi yayınlatır.

Sonra kendisi alıntı yapar..

Paralel yapı, hemen alıntı yapıyorsa..

Orda mutlaka bir mesaj vardır..

Nitekim haberin içeriğini, önceki kronolojisini araştırdığımda..

Soruşturmanın taaa 2008’lere kadar gittiğini.. 2012’de tekrar haber yapıldığını.. 2013’te bir daha.. 2014’te bir daha haberleştirildiğini gördüm.. 

Bir soruşturma, Almanya gibi bir yerde.. 7 sene sürer mi?

Ne demek istiyorum?

Dandikten bir soruşturmanın, Türkiye’deki darbeciler-paralelcilerle işbirliği içindeki Alman yetkililer tarafından buzdolabında bekletilirken.. Şantaj için, ara sıra böyle raftan indirildiğini..

Şantajın amacı ne?

Saadet Partisi’nin AK Parti ile ittifak yapmasını engellemek..

Görüşmeler var ya..

Hazırlıklar var ya.. 

Paralel hemen devreye giriyor. Almanya’daki adamları ile, kucağına oturttuğu Hürriyet’teki adamları sayesinde..

“Buzdolabında bekletilen” dandik soruşturmayı, tekrar gündeme taşıyorlar.

Mesaj açık: “AK Parti ile SP ittifak yaparsa, SP’nin Milli Görüş’ü hakkında, yolsuzluk soruşturmasını devreye sokarız!”

İşte bu noktada.. 

Almanya’sıyla.. Pensilvanya’sıyla.. Hürriyet’iyle. Doğan medyasıyla.. CNN’iyle..

Hepsine verilecek toptan cevap, şu olmalı: “Korkmuyoruz sizden. Öleceksek, bir kere ölelim.. Adam gibi ölelim.. Ama bu ülkede, başörtü yasağını kaldıran, İHL’lerin önünü açan siyasi iktidarla.. Gerekirse, sizin tüm iftiralarınızı göğüsleyip, ittifak kuracağız.. Bu yoldan dönen, namerttir! Seçimden sonra, bu iftiralarınızın hesabını sormayan da namerttir!”

Nokta.

YeniAkit