SİYASET

Ali Karahasanoğlu : Sacid Adalı konuşmak için ne bekliyor?

Tarih
18 Ağustos 2016
İzlenme
2091 Kişi

Sacid Adalı, laikçilerin cirit attığı Anayasa Mahkemesi’ne, Turgut Özal’ın seçtiği ikinci muhafazakar üye.. (Birincisi de Haşim Kılıç idi.)

Sacid Adalı, 28 Şubat sürecinin en tehlikeli döneminde, darbe oldu-olacak denilen günlerde dahi dik durmuş, Refah Partisi kapatılması davasında, Haşim Kılıç ile birlikte “kapatılmamalı” yönünde oy kullanmıştı.

Ardından Fazilet Partisi’ni kapatma davasında, Genelkurmay başkanı tarafından tam da  “28 Şubat’ın 1000 yıl süreceği” ilan edilen günlerde, yine dik durmuş, kapatma aleyhinde oy kullanmıştı..

AK Parti daha yeni kurulduğunda, Tayyip Erdoğan’ın parti kurucusu olamayacağına dair partiye yollanması istenen ihtar kararına da Sacid Adalı onay vermemişti. 

Başörtü yasağı, 2008 yılında AK Parti ve MHP uzlaşması ve 411 milletvekilinin oyu ile kaldırılmak istendi.  Anayasa’da değişiklik yapıldı. CHP’liler Anayasa Mahkemesi’ne koştular.. İptal-yok hükmünde sayılma talebinde bulundular. Sacid Adalı Haşim Kılıç ile birlikte dik durdu talebin reddi yönünde oy kullandı.. Bu kararın da tarihi: 2008 Haziran’ı.

¥

Gelelim başörtü yasağını dolaylı olarak kaldıran Anayasa değişikliğinin iptal edildiği bu kararın bir ay sonrasında, AK Parti’nin kapatılması için açılan davada Sacid Adalı’nın ne yaptığına..

O güne kadar Anayasa Mahkemesi’ndeki davalarda, hep dik duran.. Özgürlük yanlısı oy kullanan.. parti kapatma davalarında, en şedid darbe rüzgarlarının estiği günlerde dahi, “Kapatma kararı doğru değildir” diye tercihini kimseden korkmadan ifade eden Sacid Adalı..

2007 seçimlerinden % 47 oy ile çıkan AK Parti’nin, 2008 yılında muhatap olduğu kapatma davasında, “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu” tezini kabul etmiş ve partinin devlet yardımından yararlanmasını önleyen ceza kararına imza atmıştı.

Hakkını yemeyelim..

O dava kapsamında, partinin kapatılması yönünde oy kullanan laikçilere katılmamıştı..

Belki de onun kritik oyu ile, parti kapatılmaktan kurtulmuştu..

Ama 28 Şubat sürecinde bile başörtüye özgürlük isteyen bu yüksek yargı mensubu, AK Parti’yi laikliğe aykırı uygulamaları sebebi ile odak haline geldiğine karar vermişti.

Acaba ne olmuştu da, o güne kadar parti kapatma davalarında hep dik duran Sacid Adalı, AK Parti’nin kapatılması davasında tavrını değiştirmişti?

O günlerde de, Sacid Adalı’nın bu tavır değişikliğini merak etmiş, ancak yüksek sesle dillendirememiştik.

Sonrasında..

Sacid bey 2010 yılında emekli olduğunda, Turgut Özal Üniversitesi’nin kurucuları arasında yer aldı.. Üniversiteye bağlı Hukuk Fakültesi dekanlığına getirildi. Hatta 17-25 Aralık darbesinden sonraki süreçte, 2015 Aralık ayında, mütevelli heyet başkanı oldu..

Üniversitenin kurulduğu tarihlerde “AK Parti-Gülen grubu” kavgası kızışmamıştı ama.. Hatta Turgut Özal Üniversitesi, AK Parti desteği ile kurulmuş, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden büyük araziler bu üniversiteye tahsis edilmişti ama..

Milat durumundaki 17-25 Aralık’tan sonra dahi, sayın Adalı’nın Gülen’e bağlı üniversitedeki mütevelli heyet başkanlığına getirilmiş olması.. 

Bugün itibari ile de Turgut Özal Üniversitesi’nin, FETÖ’ye ait olduğu gerekçesi ile kapatılan üniversitelerden olması.. “Acaba”ları çoğalttıkça çoğaltıyor..

Şimdi soru şu: 

Sacid Adalı’nın, 1998, 2001, 2002, 2008 (haziran) yıllarında başörtü ve parti kapatma davalarında verdiği kararlardaki dik duruşunu değiştiren 2008 Temmuz’undaki  AK Parti kapatma davasındaki tavrının gerekçesi ne idi?

Bu tavır değişikliğinin Gülen grubu ile bir ilgisi var mıydı?

“O tarihte Gülen grubu, AK Parti ile kanka idiler. Gülen’i niye bu işe karıştırıyorsunuz” itirazında bulunacaklar çıksa da, bence konu araştırılmaya değer..

Doğrudur; o tarihlerde, Gülen grubu medyasında da, AK Parti’nin kapatılması davasının aleyhinde haberler yapılıyordu..

Hatta Gülen grubuna bağlı bazı polisler, “AK Parti’yi kapatılmaktan biz kurtardık” demeçleri bile vermişlerdi..

Ama yine de..

Sacid Adalı’nın sonradan Gülen grubuna bağlı üniversitede dekanlığa geçmesi ile, AK Parti kapatma davasında kullandığı oyu birlikte değerlendirdiğimizde, kafamızda şu soru işareti kalıyor: “FETÖ o tarihlerde bile, istediği kişiye iyi polis, istediği kişiye kötü polis rolü veriyor muydu? Hatta aynı kişiyi, bazen iyi polis, bazen kötü polis kıyafeti giydiriyor muydu?”

Bence haklı bir soru bu..

Bir yandan AK Parti’ye “Beraberiz.. Birlikte mücadele veriyoruz” derken..

Bir yandan da..

“Kendisini güvende hissetmesin. Kendi ayakları üzerinde duramasın. Bize muhtaç olduğunu, her daim hissetsin” mantığı ile.. AK Parti’ye karşı baskıları da, bizzat FETÖ’nün tahrik ettiği, hatta organize ettiği iddiası, hiç de yabana atılacak gibi değil. 

Nitekim Sacid Adalı ile yıllar sonra FETÖ’nün dergisi Aksiyon’da yayınlanan bir röportajda, 2008 Temmuz’undaki AK Parti’nin “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu” kararının izahını “Kapatma ile davanın reddi arasında bir orta yol bulduk” cümlesi ile yaparken, acaba “havuç-sopa politikası”nı bir anlamda itiraf mı ediyordu?

¥

Sacid beye ve hatta Anayasa Mahkemesi’nde kendisi ile birlikte özgürlükçü oyları ile tanınan Haşim Kılıç beye.. 

Değişik tarihlerde..

Bu konuyu sorduk.. (O tarihlerde, Haşim bey’e, malum o ‘bir haller’ henüz olmamıştı..)

Sacid bey cevabında, görüşmek istemediğini..

Haşim bey ise, bu konuyu araştırmanın gereksizliğini ifade ederek, mantıklı bir cevap vermekten kaçındılar.

Bir husus daha var ki..

Bilemiyorum, belki de, Sacid beyin de etki altına alındığı FETÖ tezgahı bir kumpastır.. 

2008’de, tam da AK Parti kapatma davası ile başörtü yasağının kaldırıldığı Anayasa değişikliğinin iptali gündemde iken.

Semra Özal’ın papatyalarından bir bayan; Sacid Adalı’nın ismini kullanarak, bir işadamından rüşvet diyebileceğimiz bir para alıyor.

Sacid Adalı olayı duyar duymaz şikayetçi oluyor, kadın tutuklanıyor. Papatyanın avukatı ise, Ergenekon davalarında ismi bol bol geçen, tutuklanan, yıllarca cezaevinde kalan, bugünlerde ise kahraman olarak kamuoyuna takdim edilen, kemalistlerin MİT Müsteşarlığına getirmek istedikleri M. Levent Göktaş.

Buyursun, olayın tarafları..

İzah getirsinler, bu yaşananlara!

Biz mi kafayı FETÖ ile bozduk..

FETÖ mü, hepimizi, parmağında oynatmış?

YeniAkit
18 Ağustos 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER