Verdiği intiba, dürüst bir emniyet müdürü..

Muhafazakar takılıyor.

Kesinlikle milliyetçi..

Kesinlikle vatanperver..

Ama nedense..

Değişik rüzgarların tesiri altında kalmış olmalı ki..

Son röportajında..

Çizgisini hayli değiştirmiş..

Söylediklerini okuduğunuzda..

“PKK’lı teröristleri Kandil’de ziyaret edip, onlara güzelleme yapan Hasan Cemal mi konuşuyor, yoksa milliyetçi emniyet müdürü Hanefi Avcı mı”, ayırt edemiyorsunuz..

Beni şaşırtan ifadelerini aktarayım..

Bakalım siz de bana hak verecek misiniz..

Ulusalcı takılan OdaTV’ye konuşmuş, Hanefi Avcı..

Şöyle diyor:

“Avrupa diyor ki, fiili eyleme karışan, fiilen suç işleyen insanlar örgüt mensubudur, ben bunu cezalandırırım, PKK’nın eylemci grubunu, silahlı faaliyet göstereni, yeraltına inmiş ama eylemsel hareket edenleri ben cezalandırırım ama sokakta bayrak çeken, PKK lehine konuşanı, onlar gibi birçok şey yapanı da cezalandırmam diyor.”

Bu sözlerden sonra..

Emniyet müdürümüz Türkiye’deki uygulamaya da dokunduruyor:

“Türk hukukunda ise sanki herkesi cezalandıracakmışız gibi bir halimiz var, yanlış bu, netlik yok.”

Dindar kesimde uzun yıllar hayli yaygın olan aşağılık kompleksinden midir..

Yoksa, bir süre cezaevine girmişliğin verdiği sıkıntıdan mı kaynaklanıyor, bilemiyorum..

Ama Hanefi Avcı’nın sözleri, külliyen yanlış..

Yanlışı uzun uzun anlatma yerine..

Basit örnekle Hanefi Bey’e soralım..

“Avrupalılar için yaptığınız tespitte, PKK’lılar yerine DAEŞ’lileri koyun.. El Kaide’cileri koyun.. Ve cevap verin.. Avrupa PKK’ya destek verenlere gösterdiği hoşgörünün aynısını, DAEŞ’li olup da, eline silah almayıp, sadece sokakta eline DAEŞ bayrağı alıp dolaşanlara da uyguluyor mu?”

Burası püf noktası..

Gerçek niyeti ortaya çıkaran, turnusol kağıdı..

Maskeleri anında indiren çok önemli bir test..

PKK’lıların sokak gösterilerine hoşgörü ile yaklaşan, onları demokrasinin bir gereği olarak görüp saygı ile karşılayan Avrupa..

Acaba gerçekten “demokrasinin gereği” olarak mı bu tavrı sergiliyor?

Yoksa, “PKK’lı teröristler Türkiye’ye yönelik eylemlerde bulunuyorlar. Türkiye’nin huzur içinde olması, rakip ülkeler topluluğu olarak Avrupa’nın aleyhinedir. Dolayısı ile Türkiye’ye zarar verecek her şey, bu arada her terörist eylem, bizim işimize gelir. Yeter ki, bize zararı dokunmasın” mantığı ile mi hareket ediyor?

DAEŞ ve El Kaide örneğinde gerçek hemen ortaya çıkıyor.

Eline DAEŞ bayrağı alıp sokakta gösteri yapmayı bir kenara bırakın..

Evinde o bayraklardan bulunanlar bile, anında derdest edilip, aylarca, yıllarca kalacakları cezaevine atılıyor..

El Kaide’ciler için, yine aynısı yapılıyor..

O zaman Hanefi Avcı’nın PKK örneği yanlış..

Avrupa’nın, “terörist eylemlere katılma” ile “terörist eylemlere katılmadan, sokakta gösteri yapma” fiillerini ayırdığı iddiası yanlış..

Avrupa, kendisine zararı dokunan terör örgütü söz konusu olduğunda..

Eline silah alanı da..

Eline bayrak alanı da, anında müeyyideye tâbi tutuyor..

Ama bizim saf dindarlarımıza.. Saf milliyetçilerimize.. Saf muhafazakarlarımıza..

“Teröre bulaşmamış kişileri, teröristlerle aynı kefeye koyamazsınız. Koymamalısınız” mavalanı kabul ettiriyorlar..

Sıradan kişilerin, bu aldatmacaya kanması normal görülebilinir.

Ama yıllarca emniyet müdürlüğü yapmış.. Terör örgütlerinin içini dışını iyi bilen.. Dışardan nasıl desteklendiklerini bire bir bilen bir kişi.. Böyle bir aldatmacaya nasıl kanar, hayret etmemek, elde değil..

•

Hanefi Avcı, aynı röportajında, HDP’li milletvekillerine de sahip çıkıyor..

HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tutuklu yargılanmaları sorulduğunda, şöyle diyor Hanefi Avcı:

“Cezaevinde olmamaları lazım, fikir ve düşünce özgürlüğü noktasından bakmak lazım. Bu insanlar siyasetçi, siyasetçilerin konuşmayla ilgili dokunulmazlıkları vardır.”

Yani şunu mu diyor sayın Avcı:

“HDP’li milletvekilleri, askere küfredecek, polise tokat atacak.. ‘Tükrüğümüzle sizi boğarız.. Sırtımızı PYD’ye, PKK’ya dayıyoruz’ diyecek..

Hanefi Avcı gibi emniyet görevlilerini vuran, şehit eden alçak PKK’lıların ölü gele geçirilmesi halinde..

O teröristlerin cenazelerine katılıp, PKK’lılar için ‘Şehit’ diyecekler..

Ve tüm bunlar, ‘düşünce özgürlüğü’ olarak kabul edilecek..”

Öyle mi, Avcı?

•

14 yaşında evden kaçan Sıla’nın dramını önceki gün yazmıştık..

Babası, Sıla’yı DHKP/C’den kurtarmak için, çalmadık kapı bırakmıyor..

Emniyet de, vazifesini kısmen yapabiliyor..

Sıla’yı örgütten tamamen koparamıyor ama..

Üç defa, o küçük kızı DHKPC’lilerin elinden alıp, ailesine teslim ediyor.

Her seferinde..

Örgüt tekrar o kızı kendisine çekiyor..

Bu cazibe, bu çekim gücü nereden geliyor dersiniz?

Bir çocuk, kendi anne babası ile evinde yaşamak var iken..

İmkansızlıklar içindeki örgüt evlerinde yaşamayı, niye tercih eder ki, acaba?

Hangi çocuk, ailesini bırakıp, tanımadığı insanlarla yaşamak ister ki?..

Hangi çocuk, vurmalı-kırkmalı örgütlerin kucağına, koşa koşa gider ki?

Bu örgütleri çekici yapan..

Siyasetteki uzantılarının, “destekleyici açıklamaları”dır..

Medyadaki uzantılarının, “kahramanlaştıran övgüleri”dir..

HDP milletvekillerinin tutuklanma sürecinin başlamasından bu yana..

Güneydoğu illerimizin valilerinin yaptığı açıklamalara göre, dağa çıkan gençlerin sayısı sıfıra yaklaşmış durumda..

Terör örgütünün hain eylemleri, asgariye doğru bir iniş göstermekte..

Siyasetçileri içeri tıkınca..

Terör örgütü de nefes alamaz duruma düşüyor..

Bu paralelliği, bilmiyor mu Hanefi Avcı?

Bilmemesi mümkün değil..

Ama günlük tartışmalar..

“Sen dedin.. Ben dedim” çekişmeleri..

İnsanlara bu vahim yanlışları yaptırıyor..

Devletin PKK’ya yaklaşımı..

Özellikle önceki yıllarda yanlış yürümüş olabilir..

FETÖ’cülerle mücadelede, bazı yanlış uygulamalara imza atılmış olunabilir..

Ama..

Bunların hiçbirisi, bizi, terörü tahrik edecek söylemleri, demokrasi adı altında hoşgörü ile karşılama noktasına götürmemeli..

Avrupa’nın ikircikli tavrını, görmezlikten gelmeye götürmemeli..

Küçük yanlışları gerekçe gösterip, devleti tümü ile suçlama noktasına, bizi götürmemeli.

YeniAkit
10 Mayıs 2017