SİYASET

Ali Karahasanoğlu : PKK ile oturup neyi konuşacağız?

Tarih
30 Temmuz 2015
İzlenme
2141 Kişi

30 Temmuz 2015

2.5 yıldır üstü kapalı tartışıyorduk..

“Çözüm süreci.. Çözüm süreci..”

Ne hükümet tarafı, açık açık adını koyuyordu.

Ne de PKK..

Ne medyada, “çözüm süreci”nin anlamı gerçek boyutu ile tartışılıyordu.

Ne de, çözüm sürecine kökten karşı çıkan milliyetçi kesimde..

Bir kesim sürekli, “Çözüm süreci ile ülke satılıyor” diyor..

Bir kesim “Çözüm süreci ile Kürtler aldatılıyor” diyor..

Hatta bunun alt versiyonları ile, her kafadan bir ses çıktığı da oluyordu..

Ben açık açık söyleyeyim..

Kürtçe televizyon kanalı.. Sadece TRT’deki değil.. Özel kanallarda da isteyenlerin Kürtçe yayın yapabilmeleri..

Okullara seçimlik olarak Kürtçe dersi konulması...

Kürtçe köy isimlerinin, tekrar orjinal haline dönüştürülmesi ile birlikte..

Devletin, Kürtlere vereceği “temel hak ve özgürlükler” tamamlanmıştı..

Zaten Kürtlerin de, sırf tartışma olsun diye ilaveten istedikleri, “Kürtçe anadilde eğitim” idi ki..

Kendi çocuklarını İngilizce eğitim veren kolejlere yollayanların bu isteği... “Şov malzemesi”nden başka bir şey değildi..

“Kürtçe analdilde eğitim”i, yine de hak olarak öne süren çıkarsa, ona tek sorum var:

“Seçimlik Kürtçe şu an serbest.. Bu dersi kaç kişi aldı? Kaç kişi aldı ki, okullardaki tüm eğitim sistemini altüst edecek.. İlaveten Lazca, Çerkezce, Arapça, Farsça vesair onlarca dilde okul açılmasını ve kurulması da mümkün olmayan bir altayıpıyı gerektirecek böyle bir isteği, ‘temel hak’ gibi gösteriyorsunuz?”

Benim kanaatim, tıkanan nokta; “analdilde eğtim” değildi..

Eski yıllardaki, faili meçhulleri, köylümüze dışkı yedirmeleri, karakollarda yaşanan işkenceleri hatırladığımızda..

Diğer vatandaşların da, Kürtlerin de, “temel hak ve özgürlükler” açısından isteyebileceği tüm haklar zaten verilmişti..

Tıkanan nokta, “dağdaki suç işlemiş teröristlerin ne olacakları, bu kapsamda teröristbaşı Apo’nun ne olacağı” konusu idi..

Evet, üstü kapalı tartıştığımız, herkesin farklı anlam verdiği “çözüm süreci” aslında bu noktada tıkanmış, ilerleyemiyordu..

Herkes çözüm sürecine farklı anlam verse de..

Aslında kritik konu bu idi..

“Satıldık” diyen de.. 

“Ne olmuş ki, çözüm süreci ile ne verildi ki?” diyen de..

Tıkanılan “teröristler dağdan hangi şartlarla indirilecek” konusunu tartışamıyordu..

İşte tam bu konuda..

Hükümet haklı olarak, “PKK’nın tümü ile silahı bırakması” şartının yerine getirilmesini istiyor.

PKK ise.. Paralelin de tahrikleri ile, “Biz silahı bıraktıktan sonra.. Dağdaki adamlarımızın cezalarında bir indirim sağlanmazsa, tekrar nasıl silahlanacağız” sorusu ile..

“Silah bırakmayı” sürekli erteliyordu.

İşte adını koyamadığımız tartışma buydu..

Çözüm sürecinin gelip tıkandığı, bir adım ileri gidemediği nokta buydu..

Bugün gelinen noktada, PKK’lılara sormak gerekir:

Silahı bırakmadınız da.. Bugün, düne göre daha iyi konumda mısınız?”

Hayır..

Bir defa değil, bin defa hayır..

Dün, gizli gizli.. PKK’lılara tümü ile af istiyordunuz..

Şimdi dağdaki o PKK’lıların cesetlerini topluyorsunuz..

Daha mı iyi oldu şimdi?

Silahı bıraksaydınız..

Hayatta kalma ihtimaliniz vardı..

Şimdi ne oldu?

Devleti, Kandil’i bombalamaya, niye mecbur ettiniz?

Niye devletin askerine, polisine silah çektiniz?

Niye, hem silah çekip, hem de şimdi; “Biz yapmadık, bizden bağımsız gruplar o cinayetleri işlediler” diye kendinizin de inanmadığı, kimsenin inanmadığı savunmalara soyundunuz?

11 güvenlik görevlimizi şehit ettikten sonra, niye “Oturup konuşabiliriz” diyorsunuz?

2.5 yıldır “oturup konuşmadığınız” şeyleri..

11 insanın kanına girdikten sonra mı konuşacaksınız?

Hükümet, elini taşın altına koymuş iken..

Vicdansızca tüm saldırıları göğüslerken..

Silahı bırakıp.. Ardından da ne konuşacaksanız, konuşmak var iken..

Israrla silah bırakmayıp...

Bir de üstelik..

Eşinin, çocuğunun yanında alçakça şehit ettiğiniz binbaşı, toprağa verildikten sonra mı, konuşacaksınız?

Kusura bakmayın beyler..

“Beyler” dediğimize bakmayın..

“Teröristler” demek, daha uygun düşer..

Bu dakikadan sonra, katillerle hiç kimse konuşmaz..

Konuşamaz..

Aslında çıkış yolu tek..

PKK, özellikle son süreçte şehit ettiği tüm sivil, korucu, asker ve polislerin katillerini, azmettirenleri yargıya teslim etmeli..

Ardından, silahı bırakmalı..

Sonra da devletin takdirini beklemelidir..

Şu veya bu pazarlığa girmeden..

“Oturup konuşabilirdik” şeklindeki gayrı samimi geri dönüşleri yapmadan..

Dürüstçe “İşte silahı bıraktık. Ölmek de istemiyoruz, öldürmek de istemiyoruz” demelidir.

Bunu demediği müddetçe, ölen herkesin katili, PKK’ yönetimidir.. Kandil’dir..

Velev ki, ölenler Kandil’de de olsalar!

YeniAkit

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER