SİYASET

Ali Karahasanoğlu : “Kızılay kana zam yaptı” ve “Suphi Paşa”!

Tarih
27 Nisan 2023
İzlenme
817 Kişi

“Kızılay kana zam yaptı” diyorlar..

Kendimize soruyoruz. Arkadaşlarımıza soruyoruz. Tanıdığımız kişilerin tümüne soruyoruz..

“Hayatınızda gittiğiniz devlet hastanesinde, hiç kan bedeli veya kan parası ödediniz mi?” diye..

Herkes aynı cevabı veriyor:

“AK Parti öncesinde, kan bulunamadığı oldu.. Siz bulun getirin diyen oldu. Ama ne eskiden, ne şimdi, devlet hastanesinde kimse bizden kan bedeli istemedi” diyor..

Ben eksik araştırma yaptı isem..

Buyrun, bilenler tam araştırmasını yapsın.

86 milyondan, hangi vatandaştan, hangi devlet hastanesi yetkilisi, bugüne kadar kan parası istemiş, söylesinler..

Peki olayın aslı ne?

Kızılay, bir hizmet olarak ve uzmanlaşmış kurum olarak, eski yıllardan bu yana, vatandaşın kan bağışını alıyor..

O kanın tetkiklerini yapıyor..

Kanın bedeli olarak değil, tetkiklerin bedeli olarak, vatandaştan değil, SGK’dan temin ettiği kanın tahlil masrafını alıyor. Ki bu hizmeti sürdürebilsin. Bu çalışmayı devam ettirebilsin..

Aksi halde, o tahlil masraflarını, Kızılay nereden temin edecek?

Veya, tahlil yapmadan, devlete verirse, devlet o tetkikleri yapmadan hastaya verebilecek mi? Verirse doğabilecek sıkıntıları tahmin edebiliyor musunuz?

Devlet hastanesi tetkikleri yaparsa, bedavaya mı getirecek, yoksa Kızılay bu konunun uzmanı olarak, devletten tahsil ediyor olsa da, tahlilleri çok daha ucuza mı mal ediyor..

Buyrun tartışalım..

Bizim yanlışımız var ise, biz yanlışımızı kabul edelim..

Hatta bizde bir yanlış var ise, gelin benim yüzüme tükürün..

Ama, gerçekler böyle ise..

Vatandaşa kan satılmıyor ise..

Devlet ile kamuya yararlı bir dernek arasında, kamu hizmeti görülmesi açısından bir işbirliği var ve burada Kızılay’ın kesinlikle bir para kazanma amacı yok ise..

Ki, zaten kamuya yararlı dernek olduğu için, Kızılay’ın kasasına bir para giriyor olsa bile, öncelikle bu, yapılan harcamaların karşılığı olup, kimsenin de şahsi cebine girmediği kesin ise..

Ben de aksi propaganda yapanların yüzüne tükürmek hakkım var ama..

Böyle bir şey, bir Müslümana yakışmaz diyor, hakkımdan feragat ediyorum..

Karşımızdaki iftiracıların da, en azından bugünden sonra..böyle karalama mahiyetindeki, algı operasyonlarına imza atmamalarını rica ediyorum..

CHP milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi “11 ilde kana ihtiyaç duyulurken, bu yapılan kabul edilemez” şeklindeki açıklamasından dolayı, özür dilemesini, hiçbir depremzededen kan bedeli istenmediğini, kanın satılmadığını, kan tetkiki için Kızılay’ın SGK’dan aldığı bedelin “satış” olarak değerlendirilmesinin, tetkik bedelindeki değişikliğin “zam” diye tanımlanmasının sahtekarlık olduğunu hatırlatıyor, noktayı koyuyorum..

**

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, mahkemenin kuruluş yıldönümü vesilesi ile demiş ki:

“Meşrutiyet döneminde ‘Mahkemeler her türlü müdahelâttan azadedir’ uygulamasını bizzat yaşayarak gören kişilerden biri Namık Kemal’dir. Bunu ona öğretecek olan da, birkaç yıl önce yazdığı mektupta kendisinden ‘nebbâş’ yani ‘mezar soyguncusu’ diye bahsettiği İstinaf Mahkemesi Başkanı Abdüllatif Suphi Paşa’dan başkası değildir. Duruşma yoğun bir ilgi altında gerçekleşmiştir. Yapılan telkinlerin de etkisiyle, başta Namık Kemal olmak üzere hemen herkes mahkûmiyet kararı beklemektedir. Ancak, beklenenin tersine, Namık Kemal’i hürriyetine kavuşturan bir karar verilmiştir. Kızı bu kararı verirken korkup korkmadığını sorduğunda, Mahkeme Başkanı Suphi Paşa tüm zamanların hâkimlerine unutulmaz bir ders niteliğinde olan şu cevabı vermiştir: ‘Yarın hünkârın da, benim de huzuruna çıkacağımız bir hâkim vardır ki, yalnız ondan korkarım!’ ”

Zühtü bey bunu anlatırken, dünkü hünkarın karşılığında bugün Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Tayyip Erdoğan da var..

Erdoğan, dünkü hünkardan ayrı olarak, babasından kendisine geçen bir yetkiyi değil, halkın verdiği yetkiyi kullanıyor..

Ve üç hafta sonra da, halktan yeniden yetki almak üzere, seçime gidiyoruz..

“Buyursun, hünkar olmak isteyen kim var ise, birlikte yarışalım” diyor..

Dolayısı ile Zühtü beyin bir itirazı var ise, bunu Tayyip Erdoğan’a değil..

Tam da..

 Mahkemelere talimat vermeye 14 Mayıs akşamı başlayacaklarını ilan eden Kemal Kılıçdaroğlu ve avanesine yapması gerekiyor..

Öyle ya..

14 Mayıs’ta cezaevlerini boşaltacaklarını söyleyen siyasiler, mahkemelerin bağımsızlığına karışacaklarını ilan etmiş olmuyorlar mı?

Selahattin Demirtaş’ı 14 Mayıs akşamı serbest bırakacaklarını ilan edenler, mahkemeleri paspas yapacaklarını söylemiş olmuyorlar mı?

Gezi isyancılarının seçim sonrasında serbest bırakılacağını söyleyenler, aslında bugünkü mahkeme kararlarını siyasi karar ile ortadan kaldıracaklarını söylemiş olmuyorlar mı?

Diyecek olanlar çıkabilir: “Ali bey sen de çok uyanıksın.. Bugünkü mahkeme kararlarının siyasi olduğu varsayımı ile Selahattin Demirtaş’ın, Gezi isyancılarının serbest bırakılacağı söyleniyor.. Yani, siyasi karar ile tutuklananlar, siyasi bir başka karar ile serbest kalacak!”

Bakın, sizin adınıza, sizin söyleyeceğiniz en uç iddiayı bile, siz daha ifade etmeden, sizin yerinize ben kendim dillendiriyorum..

Ama cevabını da vereyim..

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER