SİYASET

Ali Karahasanoğlu : Kanadoğlu ölmüş, SP taziyede bulunur mu?

Tarih
01 Mart 2023
İzlenme
588 Kişi

Olur mu olur..

Dün vefat eden emekli Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu için Milli Gazete’de taziye ilanı, çıkar mı çıkar..

“Cumhuriyet tarihimizin unutulmaz Yargıtay başsavcılarından Sabih Kanadoğlu’nun vefatı, bizi derin bir teessüre gark etmiştir” şeklinde tam sayfa bir ilan yayınlarlar mı, yayınlarlar..

Bu ay içinde ölen, diğer Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş’ta böyle bir taziye yayınlamadılar ama..

Hatta, 28 Şubat’çı olduğunu hatırlatarak, nispeten eleştirel bir haber yaptılar ama..

28 Şubat’çılığı, 28 Şubat’ta baş aktör olmayı, yan aktör olmayı falan boşverin..

Dün, 28 Şubat’ın ta kendisinin yıldönümünde..

Milli Gazete’yi aldım elime..

Birinci sayfada sadece, Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan’ın, “Bütün antidemokratik müdahaleleri reddediyoruz” başlıklı bir açıklaması.

Bir de iç sayfalarda, Şakir Tarım’ın “28 Şubat sorgulanmalı” başlıklı yazısı..

Hepsi hepsi bu..

Benim görebildiğim bu..

Ne Temel Karamollaoğlu’ndan bir açıklama..

Ne Saadet Partisi genel başkan yardımcılarından bir beyanat..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı boşverdik, bakanların bile küçücük açıklamalarına cevap yetiştiren Saadet Partisi Milletvekili Abdülkadir Karaduman’dan da..

Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya’dan da..

Bir açıklama yok..

Yoksa, dilinize biber sürerler diye mi korktunuz, beyler?

Milli Gazete’de bir başyazı yok..

CHP’li Ekrem İmamoğlu başkanlığındaki İBB size, Akit’e yaptığı gibi ambargo uygular diye mi korktunuz?

28 Şubat’ı hatırlamayacaksanız, hatırlatmayacaksanız, niye varsınız ki?

28 Şubat’çılarla kol kola yürüyecekseniz, niye varsınız ki?

28 Şubat’çıları aklayıp-paklayacaksanız, niye siyaset yapacaksınız, niye gazete çıkartacaksınız ki?

Heyhat ki ne heyhat..

Bugünlere nasıl geldik biz?

Tamam, Necmettin Erbakan hocanın üslubu, nezaket dolu idi..

Eleştirilerini bile, espri ile karışık yapıp, kimseyi kırmamaya gayret ederdi.

Bu nezaketinin arkasında, “Gereksiz tartışmalara girmeyelim. Gereksiz husumetlere sebep olmayalım. Muhataplarımız çok güçlü.. Zalimlikte sınır tanımayan tipler.. Biz de konuşmalarımızla onlara zalimlikte şirretleşmeleri için, malzeme vermeyelim” düşüncesi de var mıdır, emin değilim.. 

Ama bugün geldiğimiz noktada..

Sanki oturdukları yazlık-kışlık evlerin yapımında tek bir ağaca dokunulmamış gibi,  “Üç tane ağaç” için sokaklara çıkıp, iktidarı değiştirmeye kalkanların borusu öttürülmeye çalışılırken..

Sanki tarihte ilk defa orman yangını çıkmış gibi, “Ciğerlerimiz yanıyor” diyerek, orman yangınlarını bile kendilerine malzeme yapıp, sandıktan çıkan iktidarı devirmeye kalkanlar, seslerini yükseltirlerken..

Yıkılan binaların % 98’i AK Parti iktidarı öncesinde yapılanlar olduğu halde, depremi bahane edip, “İstifa edin artık” diyenler, 44 bin insanın ölümüne bile gözlerini kapatıp, ellerini ovuştururlarken..

“Tarihten ibret çıkartmamız gerekir” ilkesi ile..

28 Şubat postmodern darbesini gençlere hatırlatması gereken, o sürecin mağdurlarından Milli Görüş çizgisindeki Saadet Partisi ve Milli Gazete..

Sessizliğe gark oldu ise..

Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan’ın ilk defa Başbakan koltuğuna oturduğu yıl, kendisine yapılan postmodern darbeyi görmezden gelip, sorumluları hakkında iki çift söz etmedi ise..

Sormak hakkımız değil midir?

Talimat nereden?

Erbakan Hoca’nın kimse ile kavga etmeyen üslubunu biraz abartarak, 28 Şubat darbecilerine açılan ceza davasında Saadet Partililerin “şikayetçi olmadıkları”na da şaşırmıştık ama..

Onu da hüsnüniyetle yorumlamıştık..

“Üzüm yemeye bakılıyor. Bağcıyı dövmeye değil” demiştik..

İyi de..

“Vebalin büyüğü AK Pati’de” diyerek, sabah akşam Tayyip Erdoğan’ı dövmeye kalkışıp..

Sıra CHP zihniyetli darbecilere gelince..

Bizim hüsnüniyetli yaklaşımlarımızı da istismar ederek..

28 Şubat 1997’de basılan düğme ile, iki yıl içinde iki partisi için kapatma davası açılan Milli Görüş, sanki o süreçte hiçbir şey olmamış gibi, bize toz pembe haberler sunarsa..

“CHP ile helalleşme”den bahsederse..

 Ki, 28 Şubat’ta yüz binlerce başörtülünün eğitim hakkını, çalışma hakkını elinden alan darbecilerle kol kola yürüyüp, o dönemin faillerinden Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “helalleşme isteği”ne kefil olan abilerimiz..

Tayyip Erdoğan’ın deprem sebebi ile Adıyamanlılara hitabında sarfettiği “Hakkınızı helal ediniz” isteğine..

Şimdi aynı Kemal kılıçdaroğlu’nun, hemen laf yetiştirip, “Halkın hayatına kast etmenin helalliği olmaz” açıklamasına bir şey demiyorlar, diyemiyorlar..

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER