SİYASET

Ali Karahasanoğlu : Derdiniz yolsuzluk ise, M.B.’yi niye sormadınız?

Tarih
27 Kasım 2014
İzlenme
2415 Kişi

27 Kasım 2014

Bazı internet siteleri ortak karar almışlar..

TBMM Soruşturma Komisyonu’nun talebi üzerine mahkemenin verdiği 17 Aralık darbe sürecine bahane yapılan yolsuzluk iddiaları ile ilgili haberlere getirilen “yayın yasağı” kararına uymayacaklarmış!

Paşa keyifleri bilir, uymazlarsa, cezasına katlanırlar.

Ama biliyorum, şimdi erkeklik gösterisi yapıp, “Yasağa uymayacağız” diyen soytarılar, yarın da salya sümük ağlayıp, “Bize ceza verildi” diyecekler..

Yayın yasağının yanında mıyım?

Şahsi olarak hayır.

Ben kural olarak “yayın yasağı” diye bir şey kabul etmiyorum.

Hani haber olursa olsun, “yayın yasağı” koymak gereksizdir, lüzumsuzdur..

Ama bana sorsanız, “Bu zibidilerin yaptıkları haberleri sen yapar mısın?” diye..

“Hayır” derim..

Niye “hayır” diyeceğimi de, tek bir hatırlatma ile gerekçelendireyim....

Gerekçem şu:

“17 Aralık darbe operasyonunun baş aktörü kimdi? Zaman gazetesi ve Samanyoluhaber tv.. Peki, dün bazı gazete ve internet sitelerinin aldığı ‘Yayın yasağına uymayacağız kararı’nda, bu gazete ve tv var mı? Yok.. Today’s Zaman’ı eklemişler, ‘O yeter’ demişler.. Peki Zaman ve Samanyoluhaber, yasağa uymayacaklar arasında niye yok?”

İşte düğüm burada..

Kendisini riske atmadan, başkalarının sırtından geçinme, hep menfaat peşinde koşmanın deşifresi burada..

“Kirli ittifak”ların gerçek yüzü burada!..

İftiraları başlatan ve dinamo rolü gören bu ikili çok iyi biliyor ki, AK Parti üst yönetimi tarafından onaylanan tek bir yolsuzluk olayı yok.. 

Flu olaylarla, bir algı oluşturmak istediler..

Küçük küçük, birkaç malzeme de buldular..

Ama onların istedikleri, en tepedeki ismi devirmekti..

Onunla ilgili tek bir belge bulamadıkları için..

Devirme girişimi başarısızlıkla sonuçlandı..

Şimdi, kıyıda-köşede kalan internet siteleri ile, şantaja boyun eğen solak yayın organları ile; oluşturmak istedikleri algıyı, gündemde tutmaya çalışıyorlar..

Kendilerini riske etmeden..

Erkekçe meydana çıkıp, yiğitçe savaşmadan..

Başkalarının sırtına binerek..

İftiralar tescillendiğinde, “Biz yayın yasağına karşı çıkmadık ki.. Bakın biz yayın yasağına uymuşuz” diyebilecek delilleri oluşturarak..

“Yasağa uymayacağız” diyen arkadaşlar, gerçekten bir yolsuzluğun üstünün örtülmemesi için mi çalışıyor?

Hayır..

Eğer bir yolsuzluk varsa.. O yolsuzlukların gerçek faillerinin cezalandırılmasında, bugün takipçi gibi görünenler yarın bu suçlamaları unuturlar da, biz unutmayız..

Bizim duruşumuz belli.

Biz, yolsuzluklara, kökten karşıyız..

“Senin adamın, benim adamım” şeklinde ayrım yapmadan..

Kanaltürk’ün; çekilmemiş Atatürk belgeseli için CHP’den 3 trilyon lira almasını da unutmayız..

Yayınlanmamış reklamlar için; 7 trilyon lirayı Kanaltürk’e aktaran Koç’un yalanını da unutturmayız..

17 Aralık olayında da, kenara yazdığımız, ciddi iddialar tabii ki var..

700 bin liralık saatin hediye edildiği iddiası bir kenara.. Türkiye şartlarında o değerde bir saatin kola takılmasına bile, eyvallah etmeyiz, ettirmeyiz..

Ama kusura da bakmasınlar..

Kimsenin piyonu değiliz.. Kimsenin uşağı değiliz. Kimsenin oyununa gelmeyiz.. AK Parti içine sokmak için binbir çaba sarfedip, sonra da kendilerinin partiye soktukları adamlar üzerinden, partinin üst yönetimindeki dindar insanları devirme operasyonunda maşa olmayız.. 

Yeri geldiğinde, zamanı geldiğinde..

Yolsuzluk yapan tespit edildiğinde..

Bugün ortalıkta dolaşanların hepsi, ceza verilmemesi için aracı olurlar da..

O gün, tek başımıza da kalsak, biz veririz “Yanlış yapana ceza verilmeli” mücadelesini..

 •

Peki, ya onlar?

Yolsuzluğun failine göre, bugüne kadar hep yanar dönerlik yapmadılar mı?

Somut ve yakın tarihten örnek vereyim..

Önceki gün Yenişafak gazetesinde, 2010 yılı KPSS imtihanında bir ünlü gazetecinin yakınlarının tüm soruları cevapladığı bildiriliyordu. Gazetecinin ismi de, “M.B.” olarak kodlanıyordu.

Baktım gazetelere, baktım internet sitelerine. Bir tanesi bile, o ünlü(!) gazetecinin kim olduğunu yazmadı. Yazamadı.

Sadece akit, arşiv sayfasında sordu: “O gazeteci Mehmet Baransu mu?” diye..

Şimdi tekrar soralım..

KPSS’de yakınları ful çeken gazeteci, acaba Mehmet Baransu mu?

O arkadaşın tivitlerini, günlerdir takip ediyorum.

“Bakalım iddialar hakkında ne diyecek?” merakı ile..

“Kim bu gazeteci” diye sormasını boşverin..

Direkt kendisinin suçlanmasına karşı bile tek kelime etmedi..

O etmediği gibi, “Yayın yasağına karşıyız. Yayın yasağına uymayacağız” diye meydan okuyan internet siteleri, gazeteler de, KPSS hırsızlığı için tek kelime yazamadı..

Hani sizler, yolsuzluklara karşıydınız?

Niye yazamıyorsunuz, KPSS yolsuzluğunu?

Kendi ayağınıza kurşun sıkacağınızı çaktığınız için mi?

Binlerce, onbinlerce memurun hakkını yiyen, soruları çalanlar için, somut bir hırsızlık olayının failleri için tek kelime edemeyenler..

Maval okumasınlar..

Yolsuzluğun, y’sini yazamazlar, onlar! 

Yeniakit

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER