Bakmayın “biri” dediğime..

İsmini açık açık yazacağız..

Irkçı Ümit Özdağ’dan bahsediyoruz..

Hani şu, Zafer Partisi Genel Başkanı olan..

CHP Genel Başkanı için, önce “Türkiye’nin bölünmesine yolaçacak söylemler içinde” diyerek eleştiren.

Akabinde ise, 14-28 Mayıs arasında, üç bakanlık karşılığında, Kemal Kılıçdaroğlu ile özel protokol imzalayan Ümit Özdağ..

Türkiye’nin bölünmesinin, önemli olmadığını, önemli olanın, kendilerine teklif edilen üç bakanlık olduğunu gösteren Ümit Özdağ..

Böylece, Türkiye’nin bölünmemesi konusundaki açıklamasında bile samimi olmadığını ispatlayan Ümit Özdağ.

Esed’in bombardımanından kaçan insanlara bile “boykot” uygulanmasını isteyen..

Onları, Türkiye’ye almamak gerektiğini söyleyen ırkçı Ümit Özdağ..

O Ümit Özdağ..

“Amerika’nın bir şirketi için” diyeceğim ama..

Amerika’dan sözleşme yaparak, bir Katar şirketinin Türkiye’deki şubelerin sahipliğini yaptığını iki gün sonra öğrendiğinde.

Yani boykot edilenin, İsrail’e destek veren bir Amerikan şirket menşeili, ama Türkiye’deki şubeleri açısından Katar şirketi olduğunu öğrendiğinde.

Yani tepede Amerikan şirketi olsa da, Türkiye açısından Katar ortaklı bir şirketin boykot edilmiş olduğunu öğrendiğinde..

“Haa.. Şirketin şubelerinin sahibi Araplar mıymış.. O zaman boykota devam” diyeceğinden emin olduğum Ümit Özdağ, hafta sonu Starbucks Samsun şubesine gidip, gençlere kahve ısmarlamış.. Boykotçulara da “salak” hakaretinde bulunmuş..

Biz, kaynak Amerikan şirketi olduğu için..

O kaynak, İsrail’e açıktan destek verdiği için..

Türkiye’deki şubeler, Arap şirketine de ait olsa..

Biz Arapçı olmadığımız için..

Müslüman olduğumuz için..

Yine o kahve zinciri firmaya boykotu savunuyoruz.. 

Ama Özdağ..

Arap olursa hayır..

Amerika olursa evet diyor..

Ve o kahve şubesine gidip, gençlere kahve ısmarlamış ki, parası önce Katarlı şirkete, ondan da bir kısmı da olsa, Amerika’ya gitsin. Amerika’dan da, İsrail askerlerine gitsin..

“Amerikan şirketi mi, vurun abalıya” anlamında söylemiyorum.

Starbucks; açıktan İsrail askerlerine destek verdiğini deklare eden bir şirket..

Ki, Amerika’daki İsrail protestolarından birisinde, New York Times binasının önündeki göstericiler, Starbucks mağazasının camlarına “ABD’den Filistin’e: İsrail yerleşimci bölgesini feshet” yazılı etiketler yapıştırdı, içerideki müşterilere “Starbucks’ı boykot edin” sloganıyla seslendiler.

İşe bakın ki, Amerika’da bile protesto edilen Starbucks’ı, Ümit Özdağ Türkiye’de sahipleniyor..

Bu sahiplenmenin arkasında, Türkiye’nin milli menfaatleri vardır da, sadece kötü niyetli olmaksızın değerlendirmede bir hata yapılmıştır, “uzatmayalım” der, geçerim..

Ama karşımızdaki kişi, boykotu da ambargoyu da, önemseyen birisi ise..

Boykotun da, ambargonun da, muhataplarının nasıl korkulu rüyası olduğunu bilen birisi ise..

İşine geldiğinde, “boykot ve ambargo” üzerinden kıyametler kopartan bir kimliğe sahip ise..

İşte bizim onurlu “boykot”umuza, “salaklık” diyerek karşımıza çıkanları deşifre etmek de, bizim boynumuzun borcudur..

Merak ettim..

Ümit Özdağ, “Starbucks’ı niye boykot ediyorsunuz ki?” diyerek, o Amerikan menşeili şirketin Türkiye’deki şubeleri ile iş yapılmamasının bir faydası olmadığını iddia ediyor ya.

Eski yıllarda, boykot veya ambargo üzerinden siciline bir bakayım dedim..

Şaşırmadım..

İlk vukuatı, Fransa’nın kanun haline getirmek istediği, “Ermenilere soykırım yapılmamıştır demek suçtur” düzenlemesinde..

Fransa’nın o kanunu çıkarmak istediğinde..

Türkiye’de Fransız malları boykot edilmiş.

Ümit Özdağ da, sazı almış eline..

Şimdi, “Boykot ne? Ekonomik boykot ile ne elde edeceksiniz” mavalı ile Starbucks şubesine gidip, gençlere “Kahvenizi dökmeye değil, ısmarlamaya geldim” diyen Ümit Özdağ..

Acaba Fransa Ermeni sözde soykırımı ile ilgili o yasayı çıkarmak istediğinde de, Fransız mallarını alıp, gençlere hediye mi etmiş diye merak ettim..

Yok, öyle bir niyeti de, ısmarlaması da yok, Özdağ’ın..

2012’deki Ümit Özdağ, diyor ki:

“Türkiye, kısa bir süre önce yapımını kabul ettiği Güney Akım Projesi’nin içinde Fransız firması EDF var. Bu Paris’in ödüllendirilmesidir. Hükümetin şimdi Fransa’ya verebileceği en ağır tepki, Güney Akımı’ndan Fransız firmasının çıkarılmaması durumunda, projeyi yavaşlatacağı, askıya alacağı şeklinde bir politika izleyerek, Fransız menfaatlerine gerçekten zarar verebileceğini göstermek olmalıdır.”

2012 yılında, Fransızlara hadlerini bildirmek için, doğru olarak, bizler gibi ekonomik ambargoyu teklif eden Ümit Özdağ, şimdi ise, “ekonomik ambargo ile bir şey çıkmaz” modunda, Amerika’ya, İsrail’e can suyu olmaya çalışıyor..

Bir başka örnek daha..

Yıl 2017.

Kuzey Irak Federe Kürt Devleti, bağımsızlığını ilan etme amaçlı referandum yapmaya kalkışmış.

Türkiye bu girişimi sert şekilde reddetmiş.. Önlemeye çalışmış..

Vazgeçilmesi için, elinden gelen her tedbiri almış, önerilerini yapmış.

Ki, nitekim sonuçta Barzani’nin dediği değil, Türkiye’nin dediği olmuş. Yapılmış olmasına rağmen, referandum sonucuna göre bağımsızlık ilan edilmemiş.

Ama o süreç içinde, bakın Ümit Özdağ, kendisi bağımsız bir milletvekili olarak, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında ne diyor:

“Türkiye’nin Irak politikasının en önemli sütunları olması gereken PKK ile mücadele, Türkmenler ve Kerkük konuları AKP iktidarı tarafından Barzani ile girilen ticari ilişkilere heba edilmiştir.”

Suçlamayı yapan Özdağ’a soruluyor:

“Kuzey Irak konusunda Türkiye bundan sonra ne tür adımlar atmalı?”

Cevap veriyor Özdağ:

“Bağdat ve Tahran ile birlikte Barzani ekonomik ambargo içerisine itilmeli.”

Şunun şurasında, 5 yıl önce, Barzani’nin Kuzey Irak Federe Devleti’ni bağımsız devlet haline dönüştürme çabasını, “ekonomik ambargo” ile çözmeye çalışan Ümit Özdağ, şimdi ise, Amerikan şirketine destek için, “Ekonomik ambargodan medet umulmaması gerektiği”ni söylüyor..

yazının devamı