Solcu ahlaksızlığı böyle oluyor.

Dindar mahallede, kimsenin kabul etmediği bir küçük yanlış mı oldu?

Onu alıp, bütün dindarlara mal ediyorlar, üzerinden de algı üstüne algı üretiyorlar.

Karaman'daki bir öğrenci evindeki olay üzerinden, yıllardır bu ülkenin dindar vakıflarını suçladılar, ha suçladılar..

Kendi mahallelerinde,o yanlışların bin tanesi tekrarlanır.

Hiç istiflerini bozmadan..

Yanlışı savunurlar.

Öyle ki, karşınıza geçer, yapılanın bir hak olduğunu öylesine güzel (!) anlatırlar ki.. Gardınızı almamış olursanız, siz bile onların söylemlerine teslim olursunuz..

Somut örnekler vereyim..

Merdan Yanardağ, çıkar size, 50 bin kişinin katili için, "siyasi mahkum" diyebilir..

Siz, herhangi bir cinayet olayında, iyiniyetle, bir daha bu tür cinayetlerin işlenmemesi için, "Ya, o olayda şöyle bir de ayrıntı varmış. Onu da yabana atmayalım. Failin lehine olan şu hususu da incelemekte fayda var" dediğiniz an..

"Katili savunan gazeteci" tanıtımı ile, hedef tahtasına oturtulursunuz..

Bir kişi, evet sadece bir kişinin ölümünden sorumlu olan kişi için böylesine hassasiyet gösterenler.

Ki göstermeliler, çünkü dinimizde de, "bir kişiyi öldüren, tüm insanlığı öldürmüş gibidir" bakış açısı vardır.

Ama bu muhteremler, teröristbaşı Apo için, eli kanlı bir katil değil de, "siyasi mahkum" imiş gibi tanıtım yapmaktan geri durmazlar..

Asker-polis-sivil insan binlerce kişinin katilleri için, "Hak arayan örgüt" demekten de geri durmazlar.

Diyenleri ödüllendirir, milletvekili yaparlar.

Somut örneği, Türkan Elçi'nin CHP'den milletvekili yapılmasıdır..

Olay Apo ile bitmiyor..

Yılmaz Güney'de de aynı kafa geçerli..

DHKPC'li teröristlerde de aynı kafa geçerli..

Yılmaz Güney için hangi söylemi tekrarlıyorlar?

"Yılmaz Güney, çok büyük bir aktör idi."

Eee ne yapalım, aktör ise..

Bir gazinoda, hakimi silahla öldürmesini görmezden mi gelelim..

"Görmezden gelseniz ne olur yani" dercesine, gözümüzün içine bakarlar, hiç utanmazlar..

Adliyede görevi başında Savcı Selim Kiraz, teröristler tarafından şehid edilir..

Cumhuriyet Gazetesinde kocaman bir manşet: "Mecbur bırakıldığımız eylem şekli idi!"

Ahlaksızlığı görüyor musunuz.,

Onların teröristi olunca, nasıl savunuyorlar.

İşlenen cinayetleri nasıl meşrulaştırmaya çalışıyorlar.

Bitti mi, bu ahlaksızların sahtekarlıkları?

Bitmedi, bitmez..

Deniz Gezmiş; onların söylemlerinde hep "kahraman" olarak tanıtılır, anlatılır..

"Üç fidan" diye bahsedilir, iki arkadaşı ile birlikte, idam edilişleri..

Yıllarca, "üç fidan" diyerek, idama çarptırılan teröristlerin suçları meşrulaştırılmak istendiği ve buna savcılar gerekli davaları açarak, hesaplarını sormadıkları için.

Şimdi hedef büyüttüler ve 50 bin kişinin katili için de güzellemelere başlamışlardır..

Merdan Yanardağ'ın cesareti de, önceki yıllarda Deniz Gezmiş'e yapılan övgülerin cezasız kalmasının, Yılmaz Güney'e yapılan desteklerin hesap sorulmamasının, Savcı Selim Kiraz'ın katillerinin propagandasını yapan Cumhuriyet gazetesi sorumlularına gerekli dava açılmamasının sonucudur.

Solcu kafası işte budur..

Kendi mahallesindeki suçluları, "kahraman" olarak tanıtırlar. "teröristi, "gerilla" diye yutturmaya kalkarlar..

Ama farklı gruptaki insanlar için, küçücük bir kusuru bile, büyüte büyüte, devlet sorunu haline getirirler.. 

Bakınız, HÜDAPAR ile ilgili söylemleri..

Bakınız, SADAT'a atılan iftiralar..

Bakınız, dindar vakıflara yaptıkları tahkir edici anlatımlar..

Bir kişi karısını öldürdüğünde.. Ki öldürmesin. Ki öldüren, idam cezasına çarptırılsın..

Kıyameti kopartanlar..

"Kadın cinayetleri cezasız kalıyor" diyerek ahlaksızca algı üretenler..

Kendi adamlarının bir de değil, yüzlerce, binlerce cinayeti sözkonusu olunca, katilleri "kahraman", "siyasi mahkum", "gerilla" olarak tanıtıp, cezadan kurtarmak istiyorlar..

Cezaevlerinde binlerce 70 yaşını aşkın mahkum var iken..

Sanki sadece teröristbaşı Apo, özel olarak ve suçsuz yere 70 yaşında cezaevinde tutuluyor, gibi algı oluşturuyorlar..

yazının devamı