- NEDEN BİR: “Seçimin yenilenmesinin haklı ve makul gerekçeleri var” konusunda halkı ikna edemediler.

*

- NEDEN İKİ: Çok az bir farkla kazanmış olan Ekrem İmamoğlu’na koskocaman bir “mağdur” sıfatı armağan ederek büyük farkla kazanmasına katkı sundular.

*

-NEDEN ÜÇ: 31 Mart’ta sandığa gitmeyen seçmenlerinin, “İstanbul’u kaybedemeyiz” diyerek kendilerine oy yağdıracağını zannettiler.

*

- NEDEN DÖRT: Saadet Partisi’yle gereksiz bir “cami polemiği” yaparak Saadet seçmenini kendilerinden uzaklaştırdılar.

*

- NEDEN BEŞ: Son anda Abdullah Öcalan kartına oynayarak... HDP ve Kandil konusundaki sert tutumlarıyla çelişkiye düştüler.

*

- NEDEN ALTI: Durup dururken... “İmamoğlu kazansa bile görevden alınır” tezini ileri sürerek... En büyük hatayı yaptılar.

*

- NEDEN YEDİ: “Kazanamasak da bir daha denemiş oluruz” diyerek... Kaybetmenin kendilerine nelere mal olacağını hesaplayamadılar.

İMAMOĞLU’NUN ZAFER KONUŞMASINA DAİR

- Birleştiriciydi...

- Vakurdu...

- Kucaklayıcıydı...

- Sorumluluk bilinci içindeydi...

- Zafer sarhoşluğundan kilometrelerce uzaktaydı...

*

Kısacası... 31 Mart’tan önceki Ekrem İmamoğlu konuşmalarına benziyordu.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN KAYBETMEYE HAZIRDI

CUMHURBAŞKANI Erdoğan’la yaptığımız televizyon programının en sonunda şu soruyu sormuştum:

*

“Seçim bu... Kazanmak da var kaybetmek de... Kaybederseniz seçimi yenilediğinize pişman olur musunuz?”

*

Cumhurbaşkanı’nın cevabı şu olmuştu:

*

“Biz zaten İstanbul’daki ilçelerin 25’inde iktidarız. Belediye meclisinin büyük çoğunluğu bizde... Belediye başkanlığı semboliktir... Bizim açımızdan büyük sorun olmaz.”

*

Aradaki farkın bu kadar büyük olacağını tahmin ediyor muydu bilmiyorum ama kaybetmeye de hazır görünüyordu Cumhurbaşkanı...

Çünkü “Ne alakası var? Biz kazanacağız. Başka bir seçenek gündem dışı” dememişti.