Sınırlarımızın hemen ötesinde yaşananlarda İslam’ın nasıl kullanıldığını görüyoruz.  İslam’ın sembolleri, sözleri, emirleri dünyevi emelleri için hareket eden güruhlarca araç olarak kullanılıyor. Kurdukları sözde devletlere ‘İslam’ diyorlar, yaptıklarının İslam için olduğunu dikte ediyorlar kitlelere…

Bugün bu düşünce ve olgudan hareketle yazmak istedim…

Devletleri  insan psikolojisi ve duyguları üzerinden yönlenen yapılar olarak gördüğüm için de farklı bir girişle derdimi anlatmaya başlayacağım.

Devletleri birçok yönden insanlara benzetirim.

İyi insanlar, çalışkan insanlar, mütevazi insanlar, kıskanç insanlar, olmadığı halde öyleymiş gibi görünen insanlar vardır. Bununla beraber; iyi, kötü, kıskanç ve olmadığı gibi öyleymiş gibi görünen devletlerden tarih kitaplarında bol miktarda bulabilir ve hatta şöyle sağa sola bakarsak etrafımızda bile görebiliriz.

Kim bu devletler?

Olmadığı halde öyleymiş gibi görünen devletler hangileridir, kendilerini ne gibi gösterirler, bunu ne amaçla yaparlar?

Bu kötü örneklerden önce İslam dünyasına altın çağ yaşatan ve bunu yaparken asla İslam’ın adını dünyevi emellerine araç etmeyen devletlere bakalım;

İslâm Devleti’ni en geniş sınırlarına ulaştıran, hadisi şerifleri toplayıp kitap haline getirilerek, tasnifine başlayan Emevleri düşünün,

Abbasiler adıyla yaklaşık 5 asır İslam kültür ve medeniyetine damgasını vuran bir devlet düşünün sınırları Orta Asya’dan Afrika kıyılarına kadar uzansın. Bu topraklarda Allah’ın dinini yaşatsın.

Yaptığı seferler sonucunda Müslümanlığı Hindistan'a kadar ulaştıran ve yakın dönemlerde kurulan Pakistan ve Bangladeş'in temelleri atılmasına vesile olan Gaznelileri düşünün,

Abbasilerden sonra, zararlı inanış ve sapık fırkalarla çarpışan, İslam’ı bitirmek için dalga dalga gelen Haçlı seferlerine karşı koyan Selçukluları düşünün,

Moğolistan’dan başlayarak hiçbir canlı, değer, inanç bırakmamaya yeminli yüzbinlerce insanın katili Moğolları durduran, kutsal emanetlerin koruyucusu Memlüklüleri düşünün,

Bu coğrafyada hataları sevaplarıyla hizmet eden Tâhirîler, Samânîler, Şirvânîler, Saffârîler, Hamdânîler, Mervânîler, Mirdâsîler, Ukâyliler, Zengîler, Karahanlılar, Tolunoğulları, Ihşidîler, İdil Bulgarları, İdrisîler, Murabıtlar, Muvahhidler, Hafsîler, Aglebîleri, Anadolu beyliklerini düşünün,

Osmanlı’yı düşünün…

Bir devlet düşünün daha kurulmadan 60 sene evvel vefat eden Muhyiddin Arabî’nin, “İnneaslaha’d-düveli ba‘de’s-sahâbetied-Devletü’l-Osmaniyye, Ve lâ inkırâza ilâ yevmi’l-hatmi ve’l-kıyâme” (Sahabeden sonra en sâlih devlet Osmanlı Devleti’dir ve kıyametin zuhuruna kadar yıkılmaz) sözüne mazhar olsun,

Mısırlı Şâfiî âlimi İmam Şa’rânî’ye göre “Bugün dinin koruyucusu ve İslâmiyet’in yüzünü ak eden devlet övgüsünü alsın ve Şam ulemâsındanAbdülganî en-Nablüsî’ye göre, “Yeryüzünü sâlih kullarıma miras bırakırım” meâlindekiâyet-i kerimede bahsedilen kişiler oldukları söylensin yazılsın…

Hiçbirinin adında İslam devleti yoktu… Hatta İslam dinimizin Peygamberi Hz. Muhammed bile devletinden İslam ismini uzak tutmuştur.

Örneklerini çok daha arttıracağımız İslam’a hizmet eden bu kadar devletin ortak noktalarından bir tanesi neydi biliyor musunuz? Bu devletlerin hiçbirisinin adında İslam Devleti ibaresi yoktu.

Onlar başta da belirttiğimiz gibi “……mış” gibi gözükmeye çalışmıyorlardı, oluyorlardı, yaşıyorlardı. Onlar İslamın isimlerinde yazmak ile değil yaşamak ile elde edileceğini biliyorlardı. Onlar menfaatleri için İslamı kullanmıyorlar, islam için yaşıyorlar, islam için ölüyorlardı. Bu yüzden hep sevildiler, hep özlendiler.

IŞİD’li İslam devleti yalanı…

Şimdi bu kadar güzel örnekler yazdıktan sonra elim varmıyor da olsa, yüzyıllarca hiçbir inançsız devletle cihat edememiş, cihat edenlerinde arkasından vurmuş, (bakınız Kanuni dönemi ve hatta bakınız son Rusya krizi) bir devleti adında yüzbin kere İslam yazsa bu devletlerden hangisinden sonra yazabilirsiniz.

Asırlardır korunan ve insanlığın ibret aldığı tarihi eserleri bombalamayı, korumasız insanların vahşice boğazını kesmeyi, orada burada intihar bombaları patlatıp suçsuz, masum bir çok insanı öldürmeyi cihat zanneden ve masum insanları kandıran oluşumlara istediği kadar isimlerinde İslam kelimesi geçsin, ben İslam ülkesi diyemiyorum.

Başta da belirttiğim gibi devletler insanlar gibidir. Bir yaşayanlar bir de yazanlar… Hepimizin bildiği gibi yazanlar, yani menfaatleri için öyle gözükenler insan da olsa devlet de olsa herkesi sonsuza kadar kandırmaya güçleri yetmez. Allah buna izin vermez. Tuzakları, oyunları, maskeleri bir gün düşer. Asıl olan kalır taklitler bir bir yok olur.

Allah bize ve devletimize gözükmek için çalışanlardan değil de gerçek yaşayanlardan olmayı nasip etsin.

Ajanshaber.com
18 Aralık 2015