SİYASET

Abdurrahman Erzurum : MODERN İNSANIN DÜZ ÇİZGİ KÖRLÜĞÜ

Tarih
14 Şubat 2017
İzlenme
1892 Kişi
Günümüz insanının gelecek algısını anlatmak için sonsuzluğa giden bir düz çizgi çizsek yanlış yapmış olmayız.

İnsan psikolojisinin yapısından mıdır,

Yoksa uzun süre devam eden tekdüzelik ve durağanlıktan mı..

Yoksa tarih okuma eksikliği mi desek bilemedim.

Adını ne koyarsak koyalım..

Durum bu.

Bizler ve babalarımız, dedelerimizden çok daha rahat ve sorunsuz bir dünyaya göz açtık.

Mesela Allah vermesin, uzun bir süredir savaş yüzü görmedik. Bölgesel afetler dışında büyük bir afet yaşamadık. Salgın hastalıklarla bir şehrin yarısını toplu mezarlara gömmedik.

Bu sorunsuz dönem de bizde hayatı farklı algılamaya neden oldu. Savaşlar, salgınlar, afetler yaşamayan bizler hayatı bitmeyecek gibi düşünmekte ve git gide ölüm düşüncesinden uzaklaşmaktayız. Gittikçe dünyevileşmekte, hiç ölmeyecekmiş hissi ile hayata dört elle sarılmaktayız.

1877–1878 yılları arasında yaşanan 93 Harbi yılı ile Kurtuluş Savaşımızın bittiği 1923 yılına kadar geçen 46 yıllık sürede 30’a yakın savaş yapan ve milyonlarca evladını bu savaşlarda kaybeden bir milletin psikolojisini düşünün biraz.

Diğer yanda, 1923-2016 yılları arasındaki 94 yılda iki sıcak savaş yaşanmış bir kesit. Bunlardan Kore savaşında 721 şehit verilirken, Kıbrıs Barış Harekatında ise 500 şehit verilmiştir. 35 yıldır baş belası olan PKK terör örgütüyle verilen mücadelede ise 10 bine yakın evladımız şehit olmuştur.

50 yılda 30 savaş veren, ölüm, açlık, yokluk gibi kavramları hayatının vazgeçilmez gerçekleri yapan, geleceğe yönelik olarak bir gün ötesine plan yapamayan bir insan psikolojisini günümüz insanı anlayabilir mi?

20 yıllık konut kredileri alabilecek kadar geleceği öngörebilen, açlık, yokluk, sıkıntı bilmeyen, tüm dünyası, internet, sosyal medya, dizi, spor olmuş, beyni uyuşturulmuş, rahat ve zevk peşinde koşan dönemin insanına hangi musibet ders olabilir?

Günümüz insanı hayatında hiçbir problem istememektedir. Tek derdi, dizileri, kredileri, hafta sonu ve tatil planlarıdır.

Günümüz insanının ne acıdır ki dünyevi işlerinde rahat hayat kaygısı olduğu gibi dini algılayışında bile dünya kaygısı yer almaktadır. Din ile ilgili kaygı ve amellerin büyük bölümü dünyaya bakan taraftadır. Dualar, üzüntüler, beklentilerin büyük bölümü dünya ile ilgilidir.

Camilerde kahraman ordularımıza başarı isteğinden tutun, borçlulara eda dertlilere deva ile devam eden dualarımızın kaçta kaçı Allah’ın rızasını içermektedir.

Elbette isteyeceğiz ve yalnız Allah’tan isteyeceğiz benim meramım başka.

Hadi biraz daha ileri gidelim ve ağzımızdaki baklayı çıkaralım..

Uzun bir süredir siyasal islama oy verenlerde bu örneklere çok sayıda rastlayabiliriz. Bence mevcut hükümet, uzun bir süredir başarıyla yürüttüğü anket çalışmalarına bu tür bir araştırma da dahil etmelidir.

Hiçbir karşılık beklemeden ve çekinmeden davasına hizmet edenlerle, makam, ihale, iş beklentisi olanları, tek derdi kredi ve düzenlerinin bozulmaması olanları ayırt etmelidir.

2002 yılından beri alınan oy oranları, bu oranlardaki artış, alınan oylardaki gerçek dava oyları ve konjoktür oyları araştırılmalıdır.

Evet yine bir seçim öncesindeyiz. Yaklaşık 15 yıldır birbirinden önemli seçimler yaşadık. Birçok imtihandan geçtik ve geçmeye de devam ediyoruz. Millet en büyük imtihanını verecek. Gezi olaylarında, FETÖ’nün 17-25 Aralık kumpasında, 1 Kasım seçimlerinde, özerklik eylemlerinde ve en son 15 Temmuz hainliğinde bu millet imtihanları hep başarıyla geçti. Şimdi ise ülkemizi gerçek istikrara kavuşturacak bir kararın eşiğindeyiz. Olayı fani kişiler üzerinden değil, sistemler üzerinden düşünerek yine büyük Türkiye için oyumuzu vereceğiz.

Sonuç olarak son kamuoyu araştırmaları gösteriyor ki, bir sıkıntı çıkmadığı takdirde yine AK Parti yüksek bir oy oranı çıkaracak ve ülkemize başkanlık sistemi gelecektir.

İşte bize göre asıl iş bundan sonra başlamaktadır. Hz. Peygamber’in Tebük seferinden dönüşte ashabına " Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz." dediği gibi, Gazi Mustafa Kemal’in parlak zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür” sözü gibi eğitim ve ahlak seferberliği başlatmalıyız.

Vatanını, milletini seven eğitimcileri çoğaltmalıyız. İnsanımızı uyuşturan, kirleten dizi, film ve yarışmalara alternatif yayınlar geliştirmeliyiz. Bu tür yapımcı ve yapımları desteklemeliyiz. Her gün köşesinde yalan ve nefret kusan yazar ve mahfillerinin yerine doğruyu, güzeli seslendirenleri desteklemeliyiz.

Bunları yaparken, ele geçirme zihniyeti değil, insana ve devlete hizmet etme anlayışını benimsemeliyiz. Hocamızı, yolumuzu, partimizi değil insanımızın mutluluğu ve devletimizin bekasını dert etmeliyiz. Yasak ve baskı ile değil, her türlü olumsuzluğa karşı, iyi ve güzel alternatifini vatandaşımızın tercihine sunmalıyız. Sanatta, sporda, bilimde her dalda iyiyi ve güzeli desteklemeliyiz.Güzel ve örnek günler sonrasında özden koparak, dejenere ola ola bugünlere geldik, bunalımdan çıkan insanlar gibi dip dalgası ile yukarıya doğru, her geçen gün daha iyiye ve güzele gitmeliyiz. Her bir nesil bir öncekinden daha iyi olmalıdır.

Yol, yani çizgi inişli ve çıkışlıdır. Ya iner ya da çıkar.

Bende bunun için evet diyorum.

Benim çizgim, beklentim ve derdim de budur.

seslimakale.com
14 Şubat 2017 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER