Yezidin harcı zulüm

Yiğidin burcu ölüm

Türkiye’nin belasız, düşmansız bir dönemi olur mu dersiniz? Bugüne kadar pek olmamış, bundan sonra da olmaz bana kalırsa.

12 Eylül öncesi terör örgütleri, Asala, PKK derken biri bitiyor diğeri başlıyordu. Şimdi de İŞİD terörü ısıtılıp karşımıza çıkarılmaya çalışılıyor.

Bir süredir PKK terörüne karşı, kentlerde ve kırsalda hiç yakalanmamış derecede başarılar kazanıldı. PKK’yı durup dururken, şehir merkezlerine sokup, intihar saldırılarına zorlayan ve büyük bir ayaklanma için kumar oynayan güç, kaybedince başka bir kozu daha oyuna soktu.

Evet, üst akıl olarak tanımlanan bu güç şimdi de İŞİD kozunu oynamaya başladı.

Bu sene başından bu yanaKilis'in 111 kilometrelik Suriye sınırından 46 roket atışı yapıldı. Kilis’e düşen bu roketler17 kişinin ölmesine ve 61 kişinin yaralanmasına yol açtı.

Bununla beraber 19 Nisan’da Musul-Başika’daki ileri harekât üssümüze bağlı zırhlı unsurlara karşı Kornet tipi (9M133/AT-14 Spriggan) anti tank füzesi ile saldırı gerçekleştirildi.

İŞİD böylece direk olarak silahlı güçlerimizi ve vatandaşlarımızı hedef alan saldırılar düzenlemeye başladı.

Kilis'e düşen roketler, sınırın öte tarafından seyyar kamyon veya kamyonet gibi araçlar üzerinde ateşlenen katyuşa füzeleri yerleşik mevzilerden farklı oldukları için bunların o anda tespit edilerek vurulması zor oluyor.

Buradaki amaç herhalde tek tek öldürerek Türk halkını bitirmek olmadığına göre iç kamuoyunu etkilemek ve mevcut iktidarı zor durumda bırakmak. Son dönemde birçok farklı elden ve değişik konu başlıklarıyla yapılmaya çalışılan proje bu. Bunun bir kolu da Kilis’ten yürütülüyor.

CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, Kilis'teki olaylara ilişkin "Olan masum yurttaşlarımıza, Kilis halkına oluyor. Roketler geliyor, ülkemizi vuruyor, Türkiye bunu sadece seyrediyor"açıklaması zaten söze gerek bırakmadı.

Yapacak bir şey yok! Bunlar daha ısınma turları, daha maç başlamadı. Şimdi de önümüze çıkan bu tehlikeyi uzaklaştırmak zorundayız. Bunun için farklı çözüm önerileri gündemde tartışılıyor.

Bunlardan bir tanesi Kilis'teki IŞİD saldırılarına karşı füze kalkanı projesi. Kilis’in Suriye tarafında bulunan Afrin-Cerablus arasında güvenli bölge kurulacak. Münbiç" olarak bilinen 90 km'lik bölgenin IŞİD unsurlarından tamamen temizlenmesi ve süreç içinde yaşanabilecek olası sızmalara karşı, kara savaşlarının en etkili silahlarından olan ve 92 km'lik menzili bulunan ABD’nin HIMARS (High MobilityArtilleryRocketSystem) füze bataryaları da sınır hattının Türkiye tarafına konuşlandırılacak.

Bu arada bir başka söylenti daha açık açık tartışılmaya başlandı. ABD’nin füzelerinden sonra yine İŞİD ile mücadele kapsamında Türkiye'nin İncirlik Üssünde bulunan Alman Jetleri ve askerleri için tahsis edilmek üzere Türkiye'de Alman hava üssünün kurulacağı iddia ediliyor.

Konu gerçekten ciddi, olayı Almanya'nın önde gelen internet haber sitelerinden Spiegel Online gündeme getirdi.

Zamanlama çok ilginç. İç kamuoyu İŞİD saldırılarından gerginleşmiş durumda. Roketler geliyor hükümet uyuyor. Twitter kovboyları, siyaset cambazları ortamı hazırlıyor zaten.

Bölgede PYD/YPG güçleri İŞİD ile savaşıyor. Bizde savaşıyoruz. Düşmanımın düşmanı dostumdur der miyiz zamanla. Bu da bu saldırıların bir sebebi olmasın? Olmaz diye bir şey yok.

Neyse konumuza dönelim. Bir ülke başka bir ülkede neden üs kurar sizce?

Bunun 3 nedeni olabiliyor: stratejik, politik ve askeri nedenler. Bu konuda, askeri üs deyince ilk akla gelen dünyamızın süper gücü ABD üzerinden sayısal bilgiler verelim.

ABD’nin ülke dışında 70’ten başka üssü var. Bu üslerde, Amerikan askeri sayısı yaklaşık 235 bin. Rotasyon ve bazı özel durumlarda bu sayı daha da artabiliyor.  ABD’nin 18 deniz, 20 hava ve 38’de kara üssü var. İşin garibi de 38 kara üssünün 23 tanesi de Almanya’da bulunuyor.

Peki, Amerika’nın Almanya’da üs kurma nedeni ne? Almanya’yı Sovyet tehdidine karşı korumak.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında iyice hırpalanan Avrupa devletlerine karşı süper güç olarak ortaya çıkan ABD, Marshall Yardım Planı adı altında Avrupa ülkelerine yardım yapıp, karşılığında ise üsler kiraladı.

Şimdi ABD ve Almanya, bizim içinde tehdit haline gelen İŞİD belası için ülkemizde ve sınırımızda askeri güçler oluşturacaklar.

Çözüm bu değil gibi geliyor bana.

Çözümü herhalde yine kendi içimizde ve gücümüzde aramalıyız. Başkalarının silahı, gücü asla bizim iyiliğimize çalışmayacaktır.

Çare yine yerli savunma sanayisinin güçlendirilmesinde yatıyor. Ülkemiz savunma alanında müthiş adımlar atıyor. KORAL’lar,SOM’lar efsane gibi özgüvenimizi yerine getiren birer dev atılımlar. Yerli uçak, milli gemi, denizaltı projeleri sürüyor.

PKK ile yapılan mücadelede son dönemde kazanılan başarıların altında silahından, İHA’sına kadar yerli savunma sistemlerinin kullanılması yatıyor.

Geçtiğimiz 19 Nisan’da Musul-Başika’dakitankımıza karşı Kornet tipi anti tank füzesi ile saldırı gerçekleştirildi. IŞİD füzesine hedef olan M60 tankı Kayseri yapımı zırhı sayesinde zarar görmedi. Bırakın zararı dönüp düşmanı tespit edip yok etti.

Roketsan'da Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir’in açıklamalarına göre, SOM füzelerimiz 250 km uzaklıktaki bir binanın penceresi içinden geçip hedefi vurabiliyor, Roketsan’ın roketleri 28 km uzaklıktaki hedefi 2 metre şaşmadan tahrip edebiliyor ve bunu dünyada yapabilen sadece 5 ülke var.

Sınır ötesi hedefler için Fırtına obüsleri kullanılıyor fakat daha değişik şekillerde müdahale edecek roket sistemlerimiz de mevcut. Bununla beraber ilkel şekilde çalışan, kamyonetlerin arkasında taşınan roket sistemleri için en ideal yöntem bölgeyi gözleyip hareketli tehdidi izleyip anında kaynağında vuracak bir kabiliyete sahip olan silahlı İHA'ları kullanmak.

Bugüne kadar ülkemizde yerli İHA üreticileri TUSAŞ, Vestel ve Bayraktar, geliştirdikleri İHA’ların silahlı versiyonları üzerinde uzun süredir çalışıyorlar.

Vestel’in geliştirdiği “Karayel” adı verilen insansız hava aracının (İHA) silahlı versiyonları için gün sayılıyor. Vestel tarafından üretilen 2 prototipin tanıtımının mayıs ayında yapılması bekleniyor.

TUSAŞ’ın geliştirdiği ANKA tipi İHA’nın silahlı versiyonuna “ANKA-S” ismi verildi. Geliştirme çalışmaları devam eden ANKA-S’nin bu yılsonuna kadar görücüye çıkarılması bekleniyor.

Bayraktar-Kale Kalıp’ın geliştirdiği “TB2 Taktik”in silahlı versiyonunun ilk atış testi 17 Aralık’ta yapıldı. ROKETSAN’ın ürettiği tanksavar füzesini ateşleyen TB2’nin hedefi yüzde 100 isabetle vurduğu açıklandı.

7 yıldır ABD’den almak istememize rağmen Kongre’nin vermediği silahlı İHA konusunda yapılan bu çalışmalarla Türkiye; ABD, Çin, İsrail ve İran’ın ardından kendi silahlı İHA’sını üreten 5’inci ülke oldu. İyi ki vermemişler. Satın almak kolaycılığı yerine üretmek zorunda kalmışız nasılsa.

İHA’larımızın füzeleri de yerli firmalar tarafından üretiliyor artık.

Bayraktar TB2’ye takılan ve Roketsan tarafından geliştirilen milli mühimmat UMTAS öncelikli olarak taarruz helikopteri kullanımı için geliştirilen uzun menzilli bir tanksavar füze sistemi. Yüksek teknolojisiyle tüm zırhlı tehditlere karşı etkili olan 160 mm. çapındaki UMTAS’ın, 8 km. azami ve 500 mt. asgari menzili var.

TÜBİTAK-SAGE de insansız hava araçları için “Bozok” adı verilen hassas lazer güdümlü mini füzeleri geliştirdi. 16 kg ağırlığındaki Bozok füzesinin menzili 6 kilometre.

Uzun lafın kısası, düşmanlar çoğaldıkça çareler de artıyor. Dedim ya bu üst aklın hiç aklı yok. Yıllardır hırpalamaya çalıştığı Türkiye’yi, Gürcistan veya Libya sandı. Başına sardığı her beladan kurtulmaya çalışırken öyle bir dev oluşmasına sebep oldu ki, düşmanını titretiyor. Demek ki üst aklın da bir üst aklı var bu âlemde.

Bu coğrafyada terör olmasa idi, bu kadar güçlü ve dinamik bir askeri ve polis gücümüz olur muydu? Hala sola dönerken ayağımızın kaç derecelik açıyla döneceğine çalışır dururduk. 

Şu meşhur lafı söylemeden edemeyeceğim: “Durun, bunlar daha başlangıç”

Ajanshaber.com
27 Nisan 2016